PAZAR gününe pek bir şey kalmadı. Bugünü saymadığımız zaman geriye, yarın ve yarından sonraki gün kalıyor. Neden bahsettiğimi tahmin etmişinizdir, elbette İstanbul'da yenilenecek olan seçimler. Deyim yerinde ise 'istanbul seçimleri' bizleri beklediğimizden, tahmin ettiğimizden de fazla gerdi, gerildik. Halbuki Yozgat'ın yeni yönetimini belirlemek üzere sandığı giderken bile bu kadar gerelmemiştik...
Haftanın ilk gününden itibaren Türkiye seçimin sonuçlarını tartışmaya devam edecektir. Kimin kazandığı önemli değil. Önemli olan bir tartışma ortamı yaratılmış olmasıdır. Yozgat bunun neresinde olur? Umarım hiçbir yerinde olmaz. 1 Nisan sabahından itibaren geçen süreçte, belirttiğim tarihten önce gündeme taşınmaya çalışılan konuların adından bile söz edilmedi. Gaçen zaman diliminin bir bölümü 'tebrik' ziyaretleri ile geriye kalan kısmı da 'İstanbul seçimleriyle' dolduruldu. Artık normale dönmemiz gerekmez mi?...
Belediyenin yeterli bütçesi farkı mı? Yok mu? bilemem. Seçilmiş olanlar bunu göze alarak seçim sathına girdiğine göre, şimdi yapamadıkları/yapamayacakları için kılıf aramasına gerek yok. Bir çok belediye, üstelik görevi kendi partisinin başkanından devralmasına karşın 'borçlu belediye aldık!' edebiyatı yapıyor. Daha önce dile getirdiğim için, fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. İlan edilen rakamların karşılığı yoksa yargının devreye girmesi gerekir. Karşılığı varsa, o zaman 'ben yapamayacağım!' anlamı çıkar...
İşe tarihi Çapanoğlu Büyük Cami Çevre Düzenlemesi ile başlanılabilir. Para olmayabilir ama en azından görüntü kirliliğini ortadan kaldırmaya yönelik adamlar atılması gerekir. Mevcut hali  çirkin, baharında ortalarına geldik, sezon bitiyor...