Dünya nimetleri ile yaşayıp, bu nimetler üzerinde bir yarışın girdabına düşünce dini ritüelleri unutuveriyoruz çoğu zaman!
Bir handa yolcu olmanın hakikati yerine kazanmanın telaşı bazen öyle hatalar yaptırıyor ki, telafisi kimi zaman mümkünsüzleşiyor.
İflah olmaz dert gibi sarıp sarmalıyor her yanımızı.
Allah muhafaza beyin denilen düşünce dünyası da hastalandığında idrak zafiyeti beraberinde yoksunluğu da getiriyor. 

* * *  

“Ey iman edenler! Allah’a itâat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere/yöneticilere de itâat edin! Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu -sizin için- daha hayırlıdır ve sonuç bakımından da daha güzeldir.”(Nisa, 4/59).
Yanlış anlaşılmasın kimselere nutuk çekmek değil niyetim.
Hele hele dini akıldanalik hiç değil.
Zira bu alanda sınırlarını bilen biriyimdir.
İnsan olarak zaman zaman da olsa gaflet halinde hatırlayamadıklarımızı, bunlardan bir tanesi de bensem de hatırlamak ve hatırlatmak gayem.
Bozok Üniversitesi’nin rektörünü belirleme sürecinde yaşananları fikir dünyama izah etmede şu sıralar inanın fazlasıyla zorlanıyorum.
Bazen yaşadıklarım, yaşananlar, gördüklerim, ortaya çıkan bilgi ve görüntü kirliliği, özellikle son günlerde kamuoyuna yansıyanlar noktasına kendi içimde öylesine ikileme düştüm ki, yorumları hangi minvalden kaleme alacağımı şaştım.
Hatta seçim süreci tam manasıyla sonuçlanıncaya kadar susma hakkımı kullanmaktı niyetim.
Fakat öylesine şeytani senaryolar üretiliyor ki, susan dilin şeytani gafletinde kaybolmayı kendi adıma zûl saydım.

* * * 

İnci Varinli…
Ve son olarak Tamer Uçar…
Bundan sonraki süreçte görünen en yakın isim Salih Karacabey (gibi).
Allah kimi hayırlı kıldı ise o olsun!
Mesele kimin değil, sürecin Yozgat’a yansıttıkları.
Daha önce de defalarca kez dilim döndüğünce ifade etmeye çalıştım.
Ne İnci Varinli ne de Tamer Uçar, ‘kötü bir yönetici’ olalım, ya da ‘hata yapalım’ gayesi ve niyeti ile göreve gelmediler.
İnci Varinli döneminde yaşanan olayların bu gün üniversiteyi getirdiği durum ortada.
Sayın Varinli ister miydi ekibindeki isimlerin yargı safhasına varacak ithamlarla muhatap olmasını.
Ki, o dönemden sonra üniversite içerisinde ciddi bir özgüven bunalımı yaşandı, kurumsallaşma süreci baltalandı, Yozgatlı’nın üniversiteyi bakış açısı yerleyeksan oldu.
Varinli gitti şimdi Tamer Uçar oturuyor o koltukta ve muhtemelen son dönemleri.
Uçar dönemi ile ilgili yaşananları söylememe gerek yok.
Mühim olan hata/hatalar sonrası yapılanları görmek, idrak noktasında zafiyet sürecini devam ettirmemek.
Bu anlamda Varinli ve Uçar dönemini, yargılayacaksak eğer sadece yönetici koltuğunda oturanları değil, ekibi ve dış etkenleri de topyekün değerlendirmek gerekiyor.
Zira meseleye yönetici cephesinden bakarsanız, çıkarın idam sehpasına, vurun tekmeyi olsun bitsin…
Zira gelenin gideni arattığı süreçleri çok iyi analiz etmek gerekir.

* * * 
Yine, yeni bir sürece girdi Bozok Üniversitesi.
Seçim sathı mahallinde, ta en başından bu tarafa ortaya atılan iddialar, söylemler, adayların fikir terazisindeki yeri, etraflarındaki cenahın duruşu ve daha pek çok unsur…
Tüm bunları değerlendirdiğiniz vakit süreci sancılı hale getiren, kimi zaman çıkmaz sokaklara iten unsurun harici etkenlerden kaynaklandığını görüyoruz.
Bu gün seçim sürecinde tek başına görüntü vermeyi tercih eden adaylar da oldu.
Ekip halinde çalışanlar da…
Kimine göre tek başına görüntü yalnızlığı temsil etse de etraftaki grupların sempatisi kadar antipati oluşturabileceği gerçeğini de unutmamak gerekirdi.
Kimine göre etraftaki kalabalık cenah gücü de temsil ediyor.
Sizi yönlendirenler istikamet noktasında daha çok akıl oyunları üzerinden siyaset üretiyor, bunu da hakkaniyet ölçülüri dışına çıkarak yapıyorsa yalnız görüntü vermeniz ya da kalabalık gruplar arasında bir yönetici adayı görüntüsü ile kamuoyunun huzuruna çıkmanızın hiçbir anlamı yok.
Bu gün gelinen noktayı değerlendirecek olursak; her geçen zaman diliminde ipler geriliyor, süreç sancılı bir hale geliyor, her geçen zaman yeni ve akla izana sığmayan iddialar gündeme geliyor/getirtiliyor!
Olmadık akıldanelikler üretiliyor.
Rektörlük seçimi süreci siyasetle karıştırılıyor…
Acaba neden?

* * * 

Bu vakitten sonra ‘nedenleri’ buradan yüksek sesle dillendirirsem sayın adaylara haksızlık yapmış olurum.
Zira artık her aday nedenleri görebilecek kıvama ulaştı.
İdrak noktasında bu günden gözünü açık tutup, sağındaki solundaki, önündeki arkasındaki idrak edemiyor, istikamet görenlerin niyetini okuyamıyorsa yarını tahmin etmek için müneccim olmaya hiç de gerek yok!

* * * 

Mevzubahis Yozgat, hele hele de Bozok Üniversitesi olunca olayları ‘duyarlı’ ve ‘sorumlu’ gazetecilik ilkelerimize daha çok sahip çıkarak değerlendiriyoruz.
Bozok Üniversitesi ve bu minvalde çıkar hesapları olanlara en azından bilerek alet olmamaya çalışıyoruz.
Ve bu minvalden bir hesabın içerisinde olmuyoruz/oldurulmuyoruz.
Bu güne kadar Bozok Üniversitesi menfaatleri zarar görmesin, kişileri eleştirirken genç bir üniversitenin hayallerine ipotek koymamak adına ‘gördük’ ama ‘görmedik’, ‘bildik’ ama ‘bilmedik’…
Elinde dosyalarla gelenleri kabul ettik ama o dosyaların kapağının açılmasını büyük bir iştahla bekleyenlerin sofrasındaki yağlı yemek olmadık.
Gazetecilik getirisi düşük olsa da bir bilen olsak da bilmeyen görüntüsü verdik ki sırf Yozgat’ın değerleri  zarar görmesin.
Asıl bilene olan sorumluluğumuz bizi bu günlere getirdi.
Bu dünya bilenleri bilmese de olur dedik.
Son sözü noktaya bitirmek istemiyorum bu gün, noktalı virgül;

Editör: TE Bilişim