Bozok Üniversitesi’nin; 
- Yarış parkuru,
- Kadrolaşma, köşe kapmaca alanı,
- Siyasetin yol bulma güzergahı,
- Rant üzerine kurulu ilişkilerin platformu
Ve daha şuan yazmaktan imtina ettiğim pek çok üniversiteyle tezat cephede olan niyetlerin Bozok Üniversitesi’nde zemin bulmasından kaynaklanıyor.
Benden olsun isterse çamurdan olsun mantığı maalesef siyasetin ötesinden üniversitelerde de son dönemde vücut buldu. 
Hal böyle olunca Bozok Üniversitesi girdapların içerisinde kaldı.
Kimi zaman koşacağı alanda emekledi, kimi zamansa yürüyemedi.

* * * 

Bu gerçekler ışığında bir rektör seçim süreci başladı.
Dün seçimin ilk bölümünü oluşturan akademisyenlerin sandık başına gittiği rektör adayları belirleme seçimi yapıldı.
Sandığa 5 aday gitti, 10 aday çıktı.
Seçim öncesinde tüm tahminler mevcut rektör Prof. Dr. Tamer Uçar görünüyordu.
Hem mevcut rektör olmasından dolayı akademik kadro imkanı tanıdığı isimlerin ahde vefası hem de cemaat oyları…
Özellikle 17 Aralık sürecinden sonra bir anda Sayın Uçar cemaatle ilişkilendiren tukaka isimlerden biri oldu.
Etrafında bu yönde bir kadrolaşma olmuş olabilir fakat 4 yıllık süreçte bu durum dillendirilmezken bir anda böyle bir yafta ile yerden yere vurulmasını da garipsediğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Dün yapılan seçim öncesi bu işin otoriteleri (!) cemaatin yaklaşık 80-100 oyla Sayın Uçar’ı liste başı yapacağı savı üzerinde durdu.
Ama olmadı…
O oylar bir anda hokus pokus oldu ki Sayın uçar listeden üçüncü çıktı.

* * * 

Prof. Dr. Salih Karacabey’e geçmeden önce sandıktan çıkan sürpriz bir isimden kısaca bahsedeyim. 
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mesut Gürdal Hoca’nın 11 oy olması, listede ilk altının içerisine girmesi ilginç değil mi?
Bana sorarsanız, daha doğrusu aldığım net bilgilere göre Mesut Hoca’nın böyle bir adaylığı söz konusu değil.
Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ndeki doktorların teveccühünden öteye gitmeyen bir durum.
Hal böyle olunca Mesut Hoca bile eminim kendisinin  de şaşırdığı bir neticeyle karşılaştı sandıkta. 
Haberi olmadan sandıktan rektör seçilecekti…
İşin şakası bir tarafa, Mesut Hoca’nın durumunun tamamen sürprizden ibaret olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. 
* * * 

Peki İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Karacabey’in 72 oyla birinci olması sürpriz mi?
Karacabey başından bu tarafa seçimi hakikaten sessiz en azından karşılıklı saygı kriterleri çerçevesinde yürüten bir isim.  
Bu süreçte Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıkça desteklediği söylemlerinin hakikate dönüştüğünü son İlahiyat Fakültesi ziyaretinde gördük mü, gördük!
Karacabey, bu desteğe rağmen açık konuşmak gerekirse yüksek sesle Bozdağ’ın desteğini dillendirmedi. 
Karacabey’in bu duruşu sürecin daha mantıklı, en azından Bozok Üniversitesi’nin akademik yapısını yakışır bir düsturla gerçekleşmesine katkıda bulundu.
Kamuoyu Karacabey’in rektör olacağı yönündeki kanaati yüksek sesle dillendirse de sandıkta birinci çıkacağı yönünde bir öngörü atılmadı hiçbir platformda.
İlk oyların açıklandığı andan itibaren Karacabey ipi göğüsledi ve sonuna kadar götürdü.
Nihayetinden sandıktan çıkan sürpriz birinci oldu Karacabey…
Bozdağ’ın desteklediği bir ismin sandıktan birinci çıkması sürpriz değil ancak kamuoyunda böyle bir ihtimalin gündeme gelmemesi haliyle Salih Hoca’nın birinciliğini sürpriz kıldı. 
Karacabey’in yanı sıra diğer bir sürpriz Tamer Uçar’ın oylarındaki düşüş oldu.
Uçar sandıktan çıkan üçüncü isim olarak seçimin ikinci sürprizi oldu diyebilirim. 
Ki Uçar için 80-100 arası bir oy dilimi konuşuluyordu. 
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Şahingöz, ikincilik ipini göğüsledi.
Recep Hoca, her fırsatta; 18 yıllık görev süresinin karşılığını sandıkta alamadığı takdirde kesinlikle ne YÖK ne de Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının anlamsız olacağını söyleyebilecek özgüveni gösterdi her fırsatta.
Listenin 4’üncü sırasında yer alan Prof. Dr. Ali Rafet Özkan’ın aldığı sonuç da bana göre sürpriz.
Seçimde ilk üçte olması muhtemel isimlerden biriydi Özkan. 
Nitekim aldığı 35 oy,  akademisyen kanaatlerinin son virajda değiştiğinin göstergesi sayılabilir…

* * * 

Sandıktan çıkan oylar gösteriyor ki özellikle akademisyenlerin kararı son minvalde değişebiliyor.
Açıkçası bana biraz enteresan geldi bu durum.
Mesleki hayatımdaki üçüncü seçim olmasına karşın ilk defa bu kadar değişken bir süreç yaşadığımı belirtmek istiyorum.
Sandıktan çıkan demokratik sonucu hiç kimsenin itiraz etmeye hakkı yok.
Fakat bazı gerçekleri okumak için alfabenin 29 harfini bilmeye de gerek yok!
Her neyse gelelim bundan sonraki sürece.

* * * 

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Karacabey’in 1. çıktığı seçim sonuçları neticesinde YÖK’ten Ak Saray’a nasıl bir liste gider ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nasıl bir kararı tercih eder noktasında konuşmak istemiyorum.
Kim seçilirse seçilsin öncelikle temennim Yozgat ve Bozok Üniversitesi adına her şeyden önemlisi de o makamı dolduracak kıymetli hocama hayırlı olmasını diliyorum.
Zira koltuğa oturuncaya kadar ki süreçte, koltuktan sonraki süreç bir birinden o kadar zıt ve farklı istikamette seyrediyor ki bazen Bozok Üniversitesi’ni kaleme aldığım yazılarda kendimle çelişiyorum.
Bozok Üniversitesi’nin kaderi Yozgat’ın kaderi?
Yani ne kişilerin hatası ne de o kişiler üzerinden hesap yapanların ihtiraslarına kurban edilemeyecek kadar vebal yüklü bir kurum.
Üniversitenin geçmişe dönük seceresine bakan ne demek istediğimi anlar.
Bizim bu kadar kıymetli olan bir kurumun bundan sonraki yapısını sağlıklı, hakkaniyet ve ilim ışığında yürütmesi en büyük temennimiz.
Bu güne dair bir son sözümüz olacaksa o da, koltuğa oturan sayın rektörün mahcubiyet yaşayacak bir girdabın içerisine düşmemesidir.
Zira ne kadar ilim sahibi olursanız olun cahillerle beraber olmak bile gölgede bırakabiliyor fikir zenginliğinizi.
Mevla, dün Bozok Üniversitesi Kampusu’nde sandıktan çıkan sonucu hepimiz için hayırlı kılsın. 
İnşallah bundan sonraki süreçte karar verici merciler hakkaniyet ölçüsünden ayrılmadan vicdanları nazarında hüküm verir.
Hayırlı olsun üniversitem…
Editör: TE Bilişim