Yaptığı yazılı açıklama ile Ak Parti politikalarını ve referandum sürecini değerlendiren Filik; 'Demokrasi ve insan hakları' dediler. Demokrasi kendi yandaşlarına, insan hakları yoldaşlarına uygun hale getirildi” dedi.
    “Tekel işçilerine soğuk kış günü yapılan zulümleri gördüğümüzde 12 Eylül cuntasının acımasız yöntemleri aklımıza geldi” diyen Filik, Ak Parti iktidarının zorbacı bir tutum sergilediğini ileri sürdü.
    Filik şunları söyledi: “Mersin'de hakkını arayan bir çiftçi göründü ekranlarda…Neydi o manzara?'Ananı da al git!'...12 Eylül zindanlarında ülkücü abilerimize ziyarete gelen Annelerin gardiyanlar tarafından ziyaret yerinden çıkarılışı ve onların tekmelenerek hücreye itilişi geldi aklımıza.
    Söğüt törenlerini unutmadık..Neydi o manzara?..Biber gazı ve yumruklarla Ülkücülere saldıranlar….12 Eylül cuntasının baskı dönemleri ve yumrukları geldi gözümüzün önüne.
    Kemal Unakıtan vardı değil mi?'Babalar gibi satarım!' deyişi..Neydi o çatık kaşları önünde gülen ve kimseyi takmayan eda?..Sami Ofer geldi aklıma..Bir gece de aradan alıverdiği hisseler….Bas parayı al limanları….
    Habur görüntülerine ne demeli? PKK kamplarından gelen ve söyledikleriyle tüylerimizi diken diken eden görüntüye övgüler yağdıranlar. Sonra da 'Trafik kazasıydı!' diyerek işi hafife ve dalgaya alanlar…
    Barzani'nin  kırmızı halılarla Köşkte ve Başbakanlıkta karşılanması geldi aklımıza…
    Bu manzaralara nasıl EVET diyelim?”
    Ak Parti baskılarının sendikal düzeyde de devam ettiğini iddia eden Filik; “Son sekiz sene de ne kadar Türk Kamu-Sen üyesi Ülkücü varsa görevlerinden alındı veya sürüldü. Aileleri mağdur edildi. Silindir gibi geçtiler kamu çalışanı Ülkücülerin üzerinden. Unuttunuz değil mi? Biz unutmadık… Unutmadığımız için HAYIR demek şart!..
    Son sekiz senedir Ülkücülere atılan iftiralara ne demeli? Irkçı,kafatasçı,kan üzerinden siyaset yapanlar iftiraları..Sıralayın tek tek…Bunlara nasıl EVET diyeceksiniz? Çuval vardı kafalara geçirilen….Ne çuvalı mı?.Abd çuvalı...Tepki oldu mu? Nota verilsin diyenlere cevap geldi ve ne demiştiler? ':-Müzik Notası mı?''
    Tohumculuk yasası çıktı..İsrail üretimi hormonlu ve kısırlık yapan ürünlerin imalatı için İsrail tohumları sertifika şartıyla tarlalarımıza ekildi.Ülkemiz de kısırlık oranı son 5 sene de % 27 oluverdi.
    Ne Mutlu Türküm Diyene!' ifadesinden tahrik olanlar varmış… Bunun için bazı vilayetlerimizde araçlara bu anlamlı ifade camlarında asılı diye cezalar yazılmıştı. Unuttunuzmu. Bizn unutmadık. Şimdi sandığa gittiğimizde kararımızı vereceğiz ve HAYIR diyeceğiz.
    Yıllardır YÖK gibi 12 Eylül ürünü kurumu eleştirenler vardı değil mi?.Rektör atamaları yapan A.Necdet Sezer'in tutumunu..Evet yanlıştı..Ama o dönemi eleştirenler şimdi 2 oy alanı rektör yaptı.YÖK Başkanı yandaş oldu.
    Ne oldu?YÖK'ü eleştirenler değişti.Nasıl olsa orada örgütlendiler.Onlara göre sorun orada örgütlenme sıkıntısıymış.Şimdi kalktı mı sıkıntı?Onlara göre yandaş oldu mu kalkıyor demek ki.Bu tabloya nasıl EVET deriz?
    Sekiz senedir başörtüsü yasağı daha katmerli devam ediyor.YÖK yasasını değiştirme teklifi veren MHP'ne kapıları kapattılar.Sonra Anayasa Mahkemesine topu atıverdiler.Biliyorlardı kısıtlama geleceğini..Anayasa mahkemesini hedef göstermek işlerine gelecekti.Öyle de oldu..Şimdi özgürlük paketi diye Anayasa değişikliği paketine baktık,inceledik..Başörtüsü yasağına sebep Anayasa değişiklik maddesi kapsamında değil;bulamadık.Nasıl özgürlük ve demokrasi kapısı bu değişiklik?
    Dokunulmazlık hükmünde değişiklik yok. Ama TBMM'de bekleyen 200 dokunulmazlığın kaldırılması talebi var. Mahkemeler talep etmiş. Bekliyor sumen altında. Hani Generallere dokunulmaz diyorlardı. İşte dokunuyorlar. Tutukluyorlar. Yargısız infaz yapan medyaları var. Darbe planları iddiaları ve gözaltılar var. Demek dokunulmazlık yokmuş onlara. O halde seçilen Milletvekillerinin dokunulmazlığı neden sürer. Bu Anayasa değişiklik paketinden dokunulmazlığın suçların çeşitleri halinde kaldırılması hükmü ve maddesi de yok. Şimdi nasıl bu referandum da bu manzarayı görerek susacağız biz? Susmak ayıp olur. Hakızlık karşısında susan,dilsiz şeytandır şiarımızdır.Susmayacaz...
    12 Eylül sonrası TRT kanalı sadece darbeciyi gösterirdi. Ne kadarda fazla bağırırdı o darbeci öyle! Çok asabiydi. Küçük çocuklar korkardı o darbeciden. Kükrerdi. Meydan boştu tabii. Atar, tutar, sallar, sallandırmak için kararlara imza atardı.TRT sadece onun kanalıydı.Şimdi TRT sadece iktidara hizmet etmekte.Demek değişen ve farklı olan bir tek çizgi olmamış.Hatta TRT Evet kampanyası yapan kanal..Böylesi şartlara EVET demek hatalı davranış olur ve geçmişimiz ve geleceğimiz bizi yargılar.Onun için HAYIR Demek lazım.
    Bu ülke de senelerdir ve hatta asırlardır etnik köken tartışmaları açılmamıştı.Son 8 senedir 36 etnik kimlik ortaya çıkarmaya çalıştılar.Hatta köy ve kasaba isimleri bile BDP'nin istediği şekilde kabul gördü.Bu kadarla da yetinmediler.Diyarbakır Belediyesi önüne PKK paçavra renklerinden Bayrak asmayı teklif eden bir meczup çıktı.Bu meczup Baydemir..Belediye Başkanı..Görevden neden almıyorlar?Adana'da Aytaç DURAK'a gücü yeten iktiarın Osman BAYDEMİR'e nasıl gücü yetmez diye soruyoruz? Ses bile yok.Bu manzaralara tahammül edecek gücümüz kalmadı.HAYIR demek farz oldu!
    Hemen eski Ülkücü etiketli, senelerdir MHP'ye düşman olanlardan bulduklarını ZAMAN Gazetesinden bülbülleştirdiler.Neymiş' 12 Eylül'den hesap sorulacakmış ve EVET diyeceklermiş!'Onlar zaten tercihlerini yapmış ve başka partilerin müntesibi olmuşlar. Nerden ürettiniz eski Ülkücü etiketini? Kim cuntacı Evren'den hesap soracak? Yok, böyle madde! Pakette yok… Hikâyeye aldananlar boşa kürek çekti.
    Etyen Mahçupyan (İstanbul sokaklarında 'Hepimiz Ermeni'yiz' demekteydi),Ahmet Altan,Mehmet Altan,Zaman gazetesinin yazarları,Öcalan için Bodrum tatil köyünü uygun gören Mümtazer Türköne…Bunlar EVET kampında.Bunlarla bir arada bulunmaktan şiddetle kaçarız ve Bunlar EVET demekte. Biz bunlara inat Yozgat Ülkü Ocakları olarak HAYIR diyeceğiz...”

Editör: TE Bilişim