Yozgat’ın Sarıkaya İlçesi’nde ticaret yapmasına karşın, Türkiye ve dünyanın ticaret hayatında önemli  atılımları bulunan, yine Türk siyasetinin Yozgat’taki önemli isimlerinden İşadamı Osman Doğan, yeni dönemde neden milletvekili aday adayı olduğunu Yozgat kamuoyu ile paylaştı. 

“YOZGAT’I VE YOZGATLIYI TANIYORUM”

Doğan, siyasi geçmişi ile ilgili yaptığı açıklamada, 1995 Refah Partisi millevekili adaylığı ve sonraki süreci şöyle anlattı: 
“Siyasi geçmişi olan bir insanım. 1995 yılında Refah Partisi’nden milletvekili adayıydım. Aday olduğum dönemde Yozgat’ın büyük çoğunluğunda çalıştım. Yozgat’ın her köşesini karış karış bilirim. Gitmediğimiz köy, belde yok. Aday olduğum dönemde yaklaşık 650 bin civarında Yozgat’ta nüfus vardı, 6 tane milletvekilimiz vardı ve ilçelerimizde de ciddi nüfus vardı istisnasız. Belde sayımız da bu günkünden çok daha fazlaydı. Bunun yanı sıra 1998 yılında Fazilet Partisi’nin kurucu il başkanlığını yaptım. Kurucu il başkanı demek istisnasız bütün ilçeleri kuran ve bu ilçelere bağlı bütün beldeleri kurmak zorunda olan kişi demektir. Yani biz seçmenimizin ekonomik yapısına kadar bilme zorunluluğumuz var. 20-25 yıldır bulunduğum ilçede ve ilçenin hinterlandındaki yerlerdeki ticaret yapıyorum. Ticaretimiz gereği bölgede de bulunduğumuz yerden ciddi miktarda ürünler satıyoruz. Onun için kişilerin alt yapısına kadar hem siyasal anlamda hem de ekonomik anlamda insanlarımızı tanıyoruz.



Eşim 28 yıldır bulunduğum ilçede görev yapıyor. 5 bin insana Besmele çekmeyi öğretmiş, 5 bin tane insan mezun etmiş. Bulunduğum ilçede çocuklar dahi isim olarak bilir, tanır. Yaylalarımıza kadar istisnasız, vadilerimize kadar Aydıncık’ın Şebek Yaylası’ndan Çayıralan’ın Derekamal’deki piknik alanlarına kadar, Akdağmadeni’nin Kadıpınarı’na kadar, Sarıkaya’nın Hisarbey Yaylası’na kadar, Karaçayır’ına kadar, yoğurt yurduna kadar, diğer vadilerimizin istisnasız büyük çoğunluğunu köyleri ile birlikte bilirim. Yani Yozgat’ı bilen bir insanım, köyünü, tabanını, kültürünü istisnasız, onların içinden biriyim.”

SİYASİ TECRÜBE VE ÇEVREYE SAHİP 

“Aydıcık’a gidiyorsunuz karşınıza bir belediye başkanı çıkıyor. Bakıyorsunuz ki, bu arkadaş geçmişte belediye başkanı adayı gösterdiğiniz arkadaşınız” şeklinde devam eden eden açıklamasında siyasi çevresine de işaret eden Doğan, şunları söyledi: 
“Gidiyorum Akdağ-madeni’ne talebem, geliyorum Yozgat merkezde bir önceki dönem belediye başkanlığı yapmış arkadaşım benim il yönetimimde ve aynı zamanda iki dönem belediye başkanlığı yapmış arkadaşım. Teşkilata yabancı değiliz. Her gittiğimiz yerde şuanda diğer adaylarımızdan 5-0 önde başlamışız. Her yerde mutlaka bir ya da iki bazı yerlerde de teşkilatın yarısı kadar insanı tanıyoruz.”

GELECEĞİ KURTARACAK PROJELER ÜRETELİM 

Ziyaretleri sırasında yaşadığı bir olayı anlatan Doğan, sadece devlet yöneten mantıkla insanlar yerine topluma ışık tutacak, ahlaki yönden zengin bir toplum oluşturulması gerektiğinin önemini vurguladı. 

Doğan; “Ziyaretlerimiz sırasında beni çok etkileyen bir olay oldu; bir belde belediye başkanımızı ziyarete gittim. Bu başkanımızda beni etkileyen bir olayla karşılaştım. Hepimiz proje sunuyoruz insanlara aday adayı olarak. Ne yapıyoruz ekmek getireceğiz, aş getireceğiz, iş getiriyoruz diyoruz, size dünyayı vaat ediyoruz, Yozgat’ı vaat ediyoruz, gök yüzünü vaat ediyoruz. Yapacağımız şeyler belli, gücümüz yettiği ölçüde sünnetüllaha muhalif olmayan her şeye yapacağız. Ancak senin karşına gelen belediye başkanı ‘Benim bulunduğum köyde, belde de çocuklar esrar içiyor diyor. Babaları da gidiyor ilçede, Boğazlıyan’da eroin içiyor’ diyor. Ben bunun hesabını yapıyorum. Biz toplumsal değişikliği nasıl sağlayabiliriz. Biz sadece insanlara aş vaat etmeyeceğiz. İş ve aş vaat etmenin yanında onurlu insan olmayı vaat etmemiz lazım. Ben Avrupa’yı bilen bir insan olarak söylüyorum; sadece devleti yönetebilecek kadar bir kafa yapısına sahip insanlar kadar yetiştirmek derdindeler. Yarısından fazlası eroinman, gençliğini kaybetmiş, ihtiyar bir nüfus. Ona doğru koşar adım gidiyoruz biz de. Onun için bu gençliğimizi kurtarabilecek, geleceğimizi kurtarabilecek eğitime dayalı projeleri de yapmanın hesabı içinde olmamız lazım. Bunu da bir eğitimci olarak asla gözümden kaçırmam” şeklinde konuştu. 



YENİ TÜRKEYİ’NİN BANİLERİ OLMAYA GELİYORUZ

 Eğitimci kimliğinin yanı sıra toplumu yakından tanıyan sosyoloji merakına da değinen AK Parti Milletvekili aday adayı Osman Doğan, şöyle devam etti: 
“Yani sosyolojik olarak bir meseleyi dinlediğimiz zaman arkasındaki neticeleri görmemiz lazım, ya da sebepleri görmemiz lazım. Bu sebeplere dayalı sebep-sonuç ilişkilerini de doğru tahlil etmemiz lazım. Hayatımızın sonuna kadar din bize şekil verecekse, sosyolojik olarak problemlerimizi çözecekse meselelere sosyolojik açıdan bakmamız lazım. Sosyolojinin bulduğu bir kural var, ortada bir netice varsa bir sebebi yoktur, bir çok sebep bir araya gelir bir neticeyi doğurur. Onun için ortada böyle çocuklarımız varsa bunun sebeplerini araştırmamız lazım, bu sebep-sonuç ilişkisini de doğru tahlil etmemiz lazım. Ortada bir Türkiye Cumhuriyeti var, Türkiye Cumhuriyeti’ni hangi sebepler doğurdu. Ondan önceki Meşrutiyet, Tanzimat, birinci, ikinci Tanzimat, bunları çok iyi tahlil etmemiz lazım. Biz bir neticeyiz, bu günkü netice yarının sebepleri olacak.  Şuanda biz Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin, Allah nasip ederse banileri olmaya geliyoruz.” 

YENİ TÜRKİYE YENİ YOZGAT

“Türkiye yeni bir vizyon, yeni güç, dünyada yeni söz sahibi bir Türkiye Cumhuriyeti, genel başkanımızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin liderinin söylediği gibi “Yeni Türkiye Yeni Güç Hedef 2023” diyor ya, kısa vadeli hedefimiz 2023, belki uzun vadeli hedefimiz de 2073 olacak” diye konuşan Doğan, şunları söyledi: 
“İnsan hayatında 90 yıl belki uzun olabilir. İnsan ömrü en uzun belki bir asırdır ama devlet hayatında bebeklik dönemidir. Yani tarihinde 700 yıl gibi bir devlet kuran, bir devleti bile 7 asır boyunca yaşayabilen bir milletin evlatları olarak biz bin yıllık İslam Tarihi, 5 bin yıllık Türk tarihi olan bir toplumun evlatlarıyız, bir milletin evlatlarıyız. Onun için biz Türkiye Cumhuriyeti olarak bebeklik dönemini tamamladık. Şimdi gençlik çağımızı yaşayacak döneme geliyoruz. Bu gençlik çağımızı da Allah nasip ederse değerli başbakanımıza, gençliğinde arkadaşlarının bir çalışkanlığın verdiği bir sembol olan atom karınca diyorum. İşte böyle çalışkan bir başbakanın önderliğinde bütün dünyadaki insanların imrenerek baktığı bir liderin önderliğinde, Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin önderliğinde Yeni Türkiye Cumhuriyeti binasının kurulmasında bir tuğla da bizim olabilsin mücadelesi vermek için aday olanlardan bir tanesiyim.”

YOZGAT’TA 4-0

Onun için gerçekten hedefimiz Yeni Türkiye Cumhuriyeti. Yeni yapılanmada da şuandaki liderimiz 400 milletvekili istiyor, Allah nasip ederse biz bu 400 milletvekilini alacağız. Yozgat’ta da 4-0 edeceğiz. Ben olurum ya da olmam çok önemli değil kervan yürüyecek, kıyamete kadar bu dava yürüyecek, Türk toplumu da var olmaya devam edecek. Gök kubbede önemli olan hoş bir seda bırakmak. Bu davanın içerisinde bizim de ne kadar katkımız olabilirse bunun mücadelesi içerisindeyiz. Bir eğitimci olarak bir işadamı olarak bir Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak ve Yozgat’ın bir evladı olarak biz bu memlekete ne kadar katkımız olur, ne kadar omuz verebiliriz, bunun mücadelesi içindeyiz. Bu davadan aday olduk. 

Biz Anadolu’da bir köylü çocuğu olarak dünyaya geldik. Annemiz bizi toprağa beleyerek büyüttü. Çok zengin bir ailenin çocuğu değildik, çünkü ülkemiz çok zengin değildi. Bütün dünyayı gezmiş biri olarak şunu söylüyorum, Almanya’daki 150 yaşındaki evlere gidin, evlerin bodrum katlarında tren rayı kalınlığında demir görürsünüz. Ama siz Yozgat’ın en eski köylerine gidin sadece penceresinde küçük bir demir ya da kapılarının üzerinde zerze dediğimiz eski bir demir ya da menteşe niteliğinde bir demir görürsünüz. Kişi başına düşen demir oranı kalkınmışlıkla doğru orantılıdır. Ama bir Alman’ın evine gidersiniz kişi başına 5 tona varan demir düşer. Altındaki araba 2 tondur. Kişi başına düşen gazete oranı bir ülkenin kalkınmışlığı ile doğru orantılıdır. Kişi başına düşen demir oranı bir ülkenin kalkınmışlığı ile doğru orantılıdır. Opel fabrikasının evlerini gezdim 1989 yılında. 150 yaşında evler vardı. 150 yaşındaki evlerin altlarında insan bacağı kalınlığında demirler var. Anadolu’nun hangi köyünde evlerinin temellerinde bu kalınlıkta demirler görürsünüz. Biz, evet Viyana’dan beri geriye doğru döndük geliyoruz, ne zamana kadar, ta büyük taarruza kadar. Batı’dan geriye dönüşümüz devam etti, ama bunu fark etmemiz lazımdı. Çanakkale Savaşı’nda Türkiye’nin ürettiği çelik üretimi sıfır, Almanya 17 milyon ton, İngiltere 18 milyon ton Çelik üretiyordu. Onun için dişimizi tırnağımıza katarak bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi verdik. 

Bunu erken fark etmemiz gerekiyordu. Türkiye’de bir lider doğdu, bu liderin sadece dış görünüşü ile uğraştı bu insanlar. O liderin kıymetini bilemedik, Allah rahmet eylesin muhterem Erbakan Hocama. Kendisini saygı ile anıyorum. Türkiye’de takım tezgahları sanayi üreten fabrika üreten modeli bize önerdiğinde ve tavsiye ettiğinde insanlar bunun olamayacağını ve bunun bir şaka olduğunu zannettiler. Şimdi iş işten geçti pişman oldular. Başarmak İnanmaktır, kesinlikle şuna inanıyorum, imkansız kelimesi ancak aptalların lügatinde yazılıdır. Allah’ın adetine yani sünnetullaha muhalif olmayan her şeyi yapmak mümkün. Başarısızlık diye bir şey tanımıyorum. Allah’ın kanununa aykırı olmasın yeter ki kafamdaki proje. Kur’an da böyle diyor, Allah’ın emri de böyle çünkü eğer inanıyorsanız siz en üstünsünüz. Onun için biz dini de doğru algılamıyoruz. Önce bileceğiz, bilgi en büyük kaynağımız olacak. Her konuda bilgi sahibi olacağız. İlimde, ticarette, siyasette, ziraatta, sanatta her konuda mesleğimizi çok iyi bileceğiz. Peygamber de öyle demiyor mu, “İşi ehline tevdi etmediğiniz zaman kıyameti bekleyin” diyor. O işin kıyameti kopuyor. İşimizi iyi bileceğiz. Hangi işi yapıyorsak o işi ehliyet ve liyakat açısından da doğru değerlendireceğiz. Yani siyasette de böyledir.”

İŞ DÜNYASININ BAŞARILI İSMİ 

Dünyada tarımın sanayisi kirazdır. Kimse bilmez bunu. Kiraz Japonya’da kaç liradır, Singapur’da kaç liradır biliyor musunuz? Benim işim bu, ben bunları bilmek zorundayız. Neden, dünyanın her yerine meyve satıyorum. Avrupa’da, Almanya’nın en büyük grubuna, Türkiye bütçesi kadar bütçesi olan bir firmaya küçük miktarda olsa mal tedarik ediyorum. Tedarik ettiğimiz mal çok hatırı sayılır. Türk ürünlerimizi, Anadolu’dan gönderdiğim ihracatçılarla Türkiye’nin otunu, çöpünü, salatalığını dolar yapıyoruz, Euro yapıyoruz, ülkemize döviz olarak getiriyoruz. 
Yozgat’ta da yaptığımız işler var. Yozgat’ta esnaflık yapıyorum. Bims üretiyorum, kum üretiyorum, taş üretiyorum, maden üretimimiz var. Başka yerlerdeki bütün çalışan tesislerimizde de yine Yozgatlılar çalışır. Memleket sevdalısıyız. Yaptığım fabrikanın bütün demir aksamını Sorgun’dan götürdüğüm mühendisler, işçiler yaptı. Yaptığım işleri de yine memleket evlatlarına yaptırdım. Bizim insanımıza yaptırdım. Şuanda Balkanlardan Ortadoğu’ya kadar Türkiye’nin en büyük, en modern, kendi elektriğini kendisi üretebilen soğuk hava deposunu yaptık atmosfer kontrollü ve on bin kilometre uzaktan kontrol edebileceğin bir soğuk hava deposu. Ve Türk çiftçisinin hizmetine sunduk. Aynı yerde işletmelerden de ihracatını yapıyoruz. Bizim en büyük işimiz bu.

YOZGAT’A HİZMETİ ŞİAR EDİNDİ

Yozgat’a hizmet noktasında siyasi ve ticari tecrübelerimi paylaşmak, liderimizin yolunda Yeni  Türkiye’nin inşası noktasında Yeni Yozgat’a hizmet etmek istiyorum.” 



Editör: TE Bilişim