YOZGAT il merkezinde başlayan siyaset yolcuğunu Ankara’da devam ettirip, devletin en üst yönetimine kadar görev alan Cemil Çiçek, yaşam öyküsünü Hürriyet’ten Zeynep Bilgehan’a anlattı. 1984’te Yozgat Belediye Başkanı olarak başlayan 35 yıllık siyaset yolculuğu milletvekilliği, Adalet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı, TBMM Başkanlığı ile devam eden Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğiyle yaşamını devam ettiriyor. Ankara’daki ofisinde eski fotoğraflarını karıştırırken hayatını, “Benimki bir Cumhuriyet hikâyesi” diye özetlediği vurgulanan röportajda, “Yedi çocuklu çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Yozgat’ın küçük bir köyünden çıkıp bugünlere geldim…” dediği aktarıldı. ‘’Cemil Çiçek, bizi 1940’lı yıllara, Orta Anadolu’da bir köy evine götürüyor’’ diye devam eden röportaj, ‘’Yozgat’a bağlı Musabeyli Boğazı Köyü’nde çatısız, iki odalı, tipik bir köy evindeyiz. Baba, çiftçilik yapıyor. Çiçek, ailenin ilk çocuğu olarak 1947’de, annesinin deyimiyle ‘harman kalktıktan sonra’ doğuyor. Onu altı kardeş izliyor. Aile en büyük çocuğun okumasını istiyor. Ancak ekonomik şartlar zor… Küçük kardeşler büyük ağabeyin eğitimine destek olabilmek için mevsimlik işçi olarak çalışıyor. Devamını Çiçek’in ağzından dinleyelim: “Okumak bir nevi sınıf atlamaktı. O sebeple aileler canlarını dişlerine takıp çocuklarını okutmak isterdi. İlkokulu köyde beş sınıf beraber okuduk. Köy Enstitüsü mezunu idealist öğretmenimiz vardı. O dönemin tüm öğretmenleri böyleydi… Çalışkan bir öğrenciydim” diye devam ediyor.
ATATÜRK’Ü RAHMETLE ANMAK LAZIM
Çiçek, hikayesini bir ‘Cumhuriyet başarısı’ olarak tanımlıyor. Çiçek, “Nenem avukatlığımı gördü ama belediye başkanlığımı göremedi. Anne ve babam gördü, duygulandı. Filmlerdeki gibi köyümüzden çıkıp belediye başkanı olan ilk kişi bendim... Bu da Cumhuriyet sayesindedir. Cumhuriyet’in imkanlarına baba mirası yer gibi davranıyor, çocuklarımıza anlatamıyoruz. Cumhuriyet ve demokrasi olmasa köyde 40 dönüm arazisi olan, yedi çocuğu olan fakir fukara bir aile çocuğu gelecekte TBMM Başkanı olamazdı. Bunu kazandıranları, başta Aziz Atatürk’ü rahmetle anmak lazım. Anmayanlar nankörlük ederler” ifadelerini kullandı.
NİYE KAVGA ETTİK?
Çiçek, siyasette öğrendiği en önemli derslerden birini şöyle paylaşıyor: “1987’de bakanken Gaziantep’e gidecektim. Belediye Başkanı Sayın Celal Doğan’ın beni karşılaması icap ediyordu. Üniversiteden tanışıyorduk, o sol kesimdendi. Fikren bu kadar karşı olduğu birini karşılamaya gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Geldi, yıllar sonra havaalanında karşılıklı oturduk. İkimizin de aklından aynı soru geçmiş; “Yahu, biz bunca sene neden kavga ettik?!” Bugün kimseye karşı önyargım yok. Yaşadıklarımdan ders çıkararak, insanların birbirini dışlamasını, kutuplaştırılmasını tasvip etmem.” Peki bugün yaşanan kutuplaşmalarla ilgili ne düşünüyor? Yanıtlıyor: “Türkiye’nin daimi hastalığı bu… 100 yıldır kurtulamamışız.”

Editör: TE Bilişim