Garipsemek; 
Yozgatlıca, “Özlemekti”
Ne yalan söyleyeyim, garipsiyorum, özlüyorum.
Ömrünün otuz beş yılını gurbette geçirip, emekli olduktan sonra Yozgat’a, sılama olan özlemim son bulmuş olsa da, bazı şeyleri garipsiyorum.
Sizler, ister duygusallık deyin, ister duygusalaklık, Yozgat’ta, Sılamı özlüyorum.
En çok da eski bayram günlerinin cıvıltısını, köy odalarında bayram sabahı kurulan ve hep birlikte yenilen bayram sofralarını özlüyorum.
Sabah bayram Namazı sonrası tüm köy halkıyla birlikte yapılan kabir ziyaretleri….
Hüzün ve sevincin birbirine karıştığı yerdir orası.
Geriye dönüp baktığımda,ne çok şey kaybettiğinin farkına varır, çömelirsin annenin babanın, ecdadının mezarlarının ayakucuna.
Son bir kez olsun yüzlerini görmek için dünyaları versen de, imkansız olduğunu bilir, bir avuç Fatiha ile avutursun gamlı gönlünü.
Hemen her köyün, her ilçenin mezarlarında bayraklar dalgalanır.
O şühedanın kabirleri herkesin uğrak yeridir. Başucunda dalgalanan şanlı hilal, Türk milletinin varoluş simgesidir.
Genç yaşta toprağa düşen bedenler, kaybetmenin ne kadar hazin olduğunun birer abidesidir.
Çok şey kaybetmişiz çok. Kaybettiklerimiz yalnızca candan ibaret değil ki. Özümüz, kültürümüz, türkülerimiz bile ayrı söylenir oldu.
Adına şeker bayramı dediğimiz halde, dün şeker toplayan çocuklar bugün çikolatayı bile beğenmez oldu.
Çocukluğumuzun bayram sevinci bile yok gözlerinde.
Garipsiyorum ne yalan söyleyim.
Köy odasında ağırladığımız, “Hızır” bildiğimiz misafirlerimiz bile kapılardan çevrilir oldu.
Akraba-hısım, barışırdı küsler, helalleşirdi o gün hasım olanlar.
Belki de eskiyenlerden biri de bendim, bayram aynı bayram mı?
Bizi bir yapan ne varsa kaybediyor, he gün biraz daha yalnızlaşıyoruz.
Yalnızlaşan sadece kendimiz değil, bayramlar tatile dönüşmüş vaziyette. Yeni neslin çoğu dedesinin mezarını bile bilmiyor.
Ölülerimiz bile yalnızlaşıyor, garipsiyorum.
Yetim ve öksüzlerimizi yuvalara terk ettik, adına “Huzur Evi” diyerek, bizleri dünyaya getirip yetiştiren büyüklerimizi bile yalnızlığa, dört duvara mahkum edip, gözleri pencerelerde hasretle bekler bıraktık. Her ne kadar adı “Huzur Evi” olsa da, gönülleri huzursuz eden vefasızlığı garipsiyorum.
Biz şu üç günlük dünya için zevki sefaya dalıp, geride marazlı bir gelecek bıraktık.
Her ne kadar bugünkü bayramları garipse semde, ben çocukluğumdaki bayramları, vefalı evlatları, konu komşuları çok özlüyorum.
Ramazan Bayramınız 
Kutlu Olsun.