Hiçbir millete, hiçbir devlete düşman değilim ama, tarih boyunca Dünyayı karıştıran fırsatçı İngilizlerin aç gözlülüğünü de kimse görmezden gelemez.  Aslında Avrupa kıtasının ekmeğinden midir, suyundan mı yoksa ruhundan mıdır bilinmez, güçsüz olduğunu hissettikleri hangi mazlum millet olursa olsun üzerine çullanarak topraklarını ve zenginliklerini iç edip, kendilerine huzur ve refah tesis ediyorlar. Özellikle de Afrika ve Asya ülkelerindeki ayıpları hiç üstü örtülür cinsten değil.  
Hala aç gözleriyle fırsat kolluyorlar. Acıma yok, vijdan yok, ahlak ranta dayalı sürekli şekil değiştiriyor. Barış yaygaralarıyla, boyalı ve maskeli kimliklere bürünüp, sorunların çözümü vadiyle sinsice yaklaşıp, geçmişte olduğu gibi hem suçlu, hem güçlü formatlarıyla dünya siyasetini istedikleri gibi yönlendiriyorlar. 
Maalisefki bu bozuk karakterlere sahip Avrupa milletleri siyasi, ekonomik, diplomatik her neyse güçlerini birleştirip, ortak çıkarlarını hesaplıyor ve tavuk kümesine dalmış tilkiler gibi saldırıyorlar. Ne birbirleriyle boğuşuyor, ne de hedeflerinden vazgeçiyorlar. Hiç kimsenin ülkesine, milletine, milliyetine, manevi değerlerine, kutsallarına saygıları olmadığı gibi, birde karşıyı suçluyorlar. Şehitlikte onların mezarlarına baktımda, rehberimizin anlattığına göre saflarında bize karşı savaştırdıkları o zamanki zavallı sömürgeleri Fas’lı, Tunus’lu, Hindistan’lı, Senegal’li, Cezayir’li askerlerinin mezarlarına bile haç işareti dikip, inançlarını hiçe saymışlar. Bu duygusuz, kibirli ve kaba milletin, dünya huzuru ve adaletine saygısı ve katkısı ne olabilir bir düşünün.. Neyse… Bu manevi atmosferi yüksek kutsal topraklarda tarih adına söylenecek çok söz var ama biz kültür ve sanattan bahsedelim. 
Anadolu’nun her yerinde yollarımızın sıklıkla kesiştiği usta kalem, eğitimci şair-yazar Mustafa BERÇİN, eline her mikrofon aldığında gururla Çanakkale ve Çanakkalelileri anlatırdı. Türkiye’nin en güzel ili ve en harika insanlarının selamlarını getirdim diyerek başladığı sözlerine, huzur kokulu diyardan geliyorum diyerek devam ederdi.
Başkanlığını yaptığı Akademi Şiir Ailesi Kültür ve Edebiyat Derneğince bu yıl 7.ncisi düzenlenen Çanakkale Şiir ve Edebiyat Buluşmasına davetle onurlanan şair ve yazarlar arasında bende vardım. Tertemiz bir hava, zümrüt gibi bir coğrafya, mas mavi deniz, bereketli topraklar ve misafirperver gönüller karşıladı bizleri. Doğası, dekoru ve konforu mükemmel misafirhanelere yerleştik. İl Kültür Müdürü Sayın Kemal DOKUZ aynen Mustafa Beyin anlattığı gibi Çanakkale’ye ve kültürüne aşık, memleket sevdalısı kaliteli bir değer. Gelenekselleşen bu etkinliğin en büyük destekçisi ve müdavimi. Hepimizle evine gelmişiz gibi ilgilendi ve tüm program boyunca refakatimizdeydi.
Anadolu yakasındaki Şehitliklerimiz başta olmak üzere tüm Çanakkale’nin güzelliklerini gezdik. Sayın Vali Orhan TAVLI’yı makamında ziyaret ettik. Bize ikramlarda bulundu. Güleryüzlü, kibar ve misafirperver bir insan. En çok ta oğlum Tunay Enes ÇAKIR’la ilgilenerek, sohbet etti. Hepimiz Tunay’ı kıskandık. 
Şiir programının ilki ÇOMU Seyit Onbaşı Konferans Salonunda, ikincisi ise Kepez Turan Mirdon Kültür Merkezinde gerçekleşti. Kültür-sanat faaliyetleri Çanakkale insanına gerçekten çok yakışıyor. ÇOMÜ Öğrenci Konseyi Topluluğu ve 57. Alay Topluluğu kalabalık bir ekiple bizimleydi. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Mazhar YAVAŞ ise vefalı dostluğun imrenilir sembolüydü. İlk Şöleni Gülümser ÖLMEZ, ikincisini ise İlayda GÜNBAY ve Bendeniz sunduk. 
Burda benim en çok gururlandığım olaylardan biriside Çanakkale Yozgatlılar Derneği Başkanı Sayın Hayrettin BAŞOL ve Yönetim Kurulu Üyeleri Nazif KÖKSAL, Hacı Osman EROL, Ali ŞAHİN, Muzaffer BAŞOL, Haydar BEKTAŞ, Kadir BAŞOL, Süleyman GÜNDÜZ, Mustafa HOKE, Ömer KARABEY, Fazıl KILIÇ, Bekir TALAS ve beraberindeki birbirinden değerli arkadaşlarıyla bana ve arkadaşlarıma çiçek yaptırarak hoşgeldiniz ziyaretimize gelmeleriydi. Başkanların Kralı Hayrettin BAŞOL, sahneden yaptığı muhteşem konuşmasında tüm Çanakkale’lileri Yozgatlı gönlüyle yaptıracağı arabaşı ve testi kebabı günlerine davet ederek büyük alkış aldı. Kısmet olursa etkinliklerine bizde gideceğiz.
Gülümser ÖLMEZ ve İlayda GÜNBAY hanımefendilerden bahsetmeden geçemeyeceğim. Gülümser Hanım, Türk Sanat Müziği başta olmak üzere bir çok sanatla iç içe çok kültürlü, görgülü, konuşurken insana akrabamsı bir yakınlık hissettiren harika bir sunucu. Doğal ve doğaçlama konuşan, izleyiciyle bütünleşip, kimseyi sıkmadan dinleten usta bir spiker. 
İlayda GÜNBAY’da öyle. Çok saygılı, nezaket ve zarafet sahibi, görgülü, bilgili güzel bir kız. Doğal sesiyle akıcı ve doğaçlama konuşuyor. Eminim ki geleceğin çok ünlü bir spikeri olacak donanım ve heyecanda kültürlü bir hanımefendi.
Hani çoğu programlarda hepimiz karşılaşmışızdır. Erkekler sesini dahada kalınlaştırarak mikrofonik bir ses çıkaracağım diye robot; hanımlar ise kültürlü birkaç laf edeceğim diye maymun olurlar ya?, Beden dili ayrı, ses dili ayrı, bakış bön, duruş don, üslup ukala olur farkında olmazlar. Helede sunum tekniklerini bilmeyen birkaç cahilde ne ses var maaşallah falan gibi laflar ederse şımartılırlar. Biliyorsunuz ki, sunucu doğal olmalı, ofsayta düşmeden, gaf ve densizlik yapmadan halk dilinden konuşmalı. Elbette ki kültür ve görgü sunuculuğun alt yapısı. 
İşte bu iki asil hanımefendi belirttiğim durumlara düşmeden duruş, hitabet ve hanımefendilikleriyle bizleri kendilerine hayran bırakan çok usta ve mükemmel bir sunum gerçekleştirdiler. 
Onların sunumunu izleyenler arasında televizyonlar, radyolar ve uluslararası büyük organizasyonların usta sunucusu, Türkiye’nin en ünlü spikeri Şair-Yazar Programcı Zeynep KÖŞKER’ hanımefendi de vardı. Zeynep Hanım TRT disiplini almış, hatayı gördüğünde acımasızca söyleyen, kızgın ifadelerle uyarıp, Türkçe’yi doğru konuşması için herkesi sert bir disiplinle doğru diksiyona yönlendiren kalitesini ispatlamış çok usta bir duayen. O bile spiker hanımlarda bir hata işaret etmedi.  
Aralarında Kırşehir Şairler-Yazarlar Derneği Yöneticisi usta gazeteci-yazar İbrahim DÜĞER, Çankırı Şairler-Yazarlar Platformundan güçlü kalem Dursun DEMİRAY, Türkiye’nin en sevilen şairi Erciş’li Gökmen SAKİN, profesyonel edebiyat eleştirmeni Mustafa CEYLAN gibi edebiyat devlerinin de olduğu mükemmel bir ekip Çanakkalelilere eserlerini sundular.  
Akademi Şiir Ailesi Kültür ve Edebiyat Derneğinin Çanakkale’ye çok şey kattığı aşikar. Bu derneğin Başkanı ve dillere destan Uluslararası Çanakkale Şiir Akşamlarının mimarı eğitimci şair-yazar Mustafa BERÇİN sadece Çanakkale için değil Türk Edebiyatı içinde gerçekten büyük zenginlik. Şiirle dolu üç gün geçirdik ve değişik ödüller aldık. 
Biz bu gezide unutulmaz dostluklar da kurduk. Eşsiz bir misafirperverlikle karşılanıp, uğurlandık. Anadolu’dan ve Türk Dünyasından katılan tüm davetliler, geldikleri yerlerden binlerce selam ve duaları şehitlerimize ilettiler. Mustafa Bey tarihi olayları çok analitik yorumlayan, bilge ve donanımlı rehber Metin GÜVEN’in klavuzluğunda bize şehitlik alanlarında daha önce hiç görmediğimiz yerleri gezdirdi. Ağlamaklı bir halle farklı duygulara büründük. Atalarımızın fedakarlıklarını günümüz şartlarıyla karşılaştırılınca tarifi imkansız duygularla hüzne boğulduk.
Şehirler ve yöneticileri kültür insanlarına verdiği katkılarla yücelir ve tanınırlar. Aslında bu desteğin fazla bir masrafıda olmuyor. Sadece iaşe, ibade, salon ve ulaşım hizmetleriyle sınırlı ve bu organizasyonlar her ilde mutlaka sponsor da buluyor. Mali verileri asla sarsmadığı gibi, yükte teşkil etmiyor. Emek ve desteğini esirgemeyen Sayın Valimiz, Sayın İl Kültür Müdürümüz, Üniversite, Belediye ve diğer kültür sevdalıları Çanakkale’yi gönlümüzün zirvesine yerleştirdiler. 
Yakut coğrafyalı Çanakkale’nin pırlanta kalpli güzel insanlarına bize yaşattıkları tüm güzellikler için gönüller dolusu çiçek, dünyalar dolusu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eşsiz misafirperverliğinizle hepinizde yüreğimizin zirvesinde ve her zaman baştacımız olarak kalacaksınız. Aziz ve asil soylu Çanakkaleliler. Başarı ve mutluluk yanınızdan hiç ayrılmasın.