SİGARA; kullanıcıları açısından vazgeçilmesi mümkün olmayan bir tutkudur. İyi bir arkadaş, sevgilidir. Hiçbir zaman yalnız bırakmaz...
Efkarlandığında; efkarını dağıtırsın, bir fırt çekerek. Neşelendiğinde, meze niyetine kullanırsın. Yalnızlığını paylaşır, zaman mefhumu yoktur...
Benim için ise sigaranın daha farklı bir anlamı vardı. Sonbaharım olmasını istediğim ilk sevgilim, aşkımdı; sigara. Öylesine tutkuluyduk ki birbirimize, bırakmaya kalkışsam, o beni bırakmazdı...
Yalnızlığımı paylaşırdı...
İçki masamdaki dert ortağım, arkadaşımdı. Her yudumda, mezeydi. Sessizdi, sakindi. Hiç itiraz etmezdi, her an yanımdaydı...
Sonbaharım olmasını istediğim sevgilim bile beni terk etmişti ama sigaram terk etmedi; çoğu zaman sinirlenip, belinden ikiye büktüğüm de oldu, ayağımın altına alıp, çiğnediğim de...
Yıllarımız birlikte geçti...
Hiç zararını görmedim, ayaklarımda başlayan şişme ve yanma sorununu yaşayıncaya kadar. Zaman içerisinde bedenimi taşıyamaz oldu, bacaklarım...
Doktorlar, ‘Sigara’ dedi, 'bırakmazsan seni yok etmeye kararlı bu meret...
İnanmadım, inanmak istemedim...
İnadına içtim, 'Veda’ turları attığımızın farkına bile varmadan. 'Bırakamam’ dedim, azaltma turları attım...
O aralar anladım, doktorların ne demek istediğini. Bir gün karar verdim, 'İçmiyorum’ deyip, kaldırıp, attım çöpe...
İnsanız...
Yıllarca, tutkuyla bağlı olduğundan ayrılmak öyle kolay mı? sinirle...
Öyle oldu...
Bırakamadım, ayrılamadım...
Dedim ya, son baharım olmasını istediğim sevgilim gibiydi, içtiğim sigara...
İyi de ben sonbaharım olmasını istediğim, sevgilimden de ayrıldım!...
Bağrıma taş bastım...
Onun için de aynı düşüncelere sahiptim, ‘Ayrılamam’ diyordum, ayrıldım...
O zaman sigarayla da aynı şekilde vedalaşabilirdim, öyle yapmaya karar verdim...
Sonbaharım olmasını istediğim sevgilimle ayrılır gibi ayrıldım, sigaradan. Sonbaharım olmasını istediğim sevgilimle bir araya gelme şansımız yoktu, hiçbir zaman da olmayacaktı. İşte bu yüzden birbirimize zarar veriyorduk. Daha fazla zarar vermememiz için, vedalaşmamız gerekiyordu. Bir süre görüşmeme kararı aldık, görüşmedik...
Ama olmadı...
Bir araya geldiğimizde hasretle sarıldık, daha çok bağlandık...
O zaman hayatımızı normal bir şekilde sürdürmemiz gerektiğine karar verdik. Sonbaharım olmasını isteğim sevgilimle, her gün karşılaşıyorduk, selamlaşıyorduk, birbirimize ihtilaç duyduğumuzda ise bir araya gelmiyorduk. Selam bile vermiyorduk...
Bu durum ikimize de acı vermemişti...
Zaman içerisinde, bir arada yaşayarak birbirimizden soğuduk, yerine bir başkasını koymadan unuttuk, yollarımız ayrıldı...
Aynı yöntemi uyguladım...
Sigarayı çok istek duyduğumda değil, istek duymadığım da içtim. Kontrolü elime aldım. Günün 24 saati birlikte olduğum, içmenin de ötesinde, ekmek gibi, su gibi, hava gibi yediğim, içtiğim, teneffüs ettiğim sigarayı, günlük ortalama 4 paketten, 4 taneye kadar düşürdüm. Sürekli kendimi kontrol altında tuttum, bu durum 10-15 gün devam etti...
Sonra, günlük 8 tane içmeye başladım, ardından da serbest bırakıp, günlük bir paket sigara içtim. Her yolu denedim..
Bu durumda 10-15 gün devam etti...
Ardından, günlük içtiğim sigara sayısını yeniden 5-6 pakete çıkarttım. Ancak, günlük aldığım 5-6 paket sigaranın markası hiçbir zaman aynı olmadı. Sürekli farklı sigaraları içtim. Boğazımda yanma hissettim, hatta sesim bile kısıldı. Eve gidip, oda içerisine elbiselerimi çıkarttığımda, elbiselerime sinen pis kokuyu tarif etmem mümkün değil. Öylesine pis bir koku odayı kaplıyordu ki, bu kokuyla bir süre başbaşa kalıp, başkalarına nasıl bir pis kokuyu koklatmak durumunda kaldığımı düşünüyor, kendimden ve sigaradan tiksinti duyuyordum. Utanıyordum, kendimden..
Kendimle Savaştım... 
Ve kazanan oldum...
Sevgilim, aşkım, hayatım, sonbaharım,  gibi daha bir çok tarifini sıralayabileceğim sigaranın içten içe bedenimi yok etmeye başladığı gerçeğini kabullenip, savaşa kendimi hazırlamaya yöntemlerimi de belirledim...
Alışkanlıklarım vardı. Sigarayı hangi dönemlerde, hangi saatlerde, nasıl, nerede içme ihtiyacı duyuyordum. Bunları belirledim. Sigara ya masamın üzerinde veya gömleğimin cebinde, çakmakla birlikte duruyor. Gayriihtiyari bir şekilde uzanıp, paketten bir tane alıp, yakıyordum. Çoğu zaman birden fazla sigarayı aynı anda peşpeşe yaktığım da oluyordu. Farkında değildim, farkına vardım..
Sigarayı gömlek cebime değil, pantolonumun arka cebine koymaya başladım. Çünkü her zaman elimi arka cebime sokmuyordum. Bir süre sonra çorabımın içersinde taşımaya başladım. Büroda balkona koydum. Ciddi mesafeler aldım. Mutluydum...
Belirli bir süre geçti. Bu kez farklı bir yöntem denemeye karar verdim. Sigarayı içmek istediğimde değil, kriz anını atlattıktan sonra balkona oturup, içmeye çalıştım. Bunda da başarılı oldum, biraz daha uzak kaldım, sigaradan...
Birgün sigara içme isteğim öylesine depreşti ki; yerimde duramıyorum. İçmemeye kararlıyım. Mutfağa gittim, çayın suyu yeni konulmuş. Dolabı açtım, soğuk su yok. Çeşme suyundan bir bardak su alıp,  diktim tepeme. Rahatlık hissettim. Bir bardak daha içtim. Sigara krizimin geçtiğini fark ettim. Dikatimi bu yöne verdim. Soğuk su veya çay içtiğimde, yemek sonrasında sigara içme ihtiyacı duyuyordum. Soğuk su ve çaydan vazgeçtim. Yemek sonrasında normal oda sıcaklığındaki suyu tercih ettim. Rahatladım. Günler böylesine akıp gitti. Artık kendimi sigaraya ile vedalaşmaya hazır hissetmeye başladım...
Daha önce sigarayı bir kaç kez bırakma teşebbüsüm oldu. O nedenle tecrübeliyim. Sigarayı bıraktıktan sonra, sigara yerine çiklet çiğnemek, kuruyemiş yemek, tıpkı çok sevdiğin sevgilinin yerine bir başkasını koymaya çalışmak gibidir. O nedenle sigarayı bıraktığımda, sigarayı unutturacak bir şey almadım. Biliyordum ki; siganın yerine almış olduğum/kullandığım madde de bağımlılık yapacak, onu bıraktığımda sigara ihtiyacım yine depreşecekti...
Velhasıl sigarayı bir gece bıraktığımı ilan ettim. 3-5 gün, uyumaya çalıştım. Çay ve soıuk su içmedim. Gezindim. Daha sonra normal hayatıma döndüm. Zaman içerisinde sigaranın vermiş olduğu zararlardan kurtulabilmek için hastanelerde mekik dokudum. Şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum. Aradan yıllar geçti. Sormayın, kaç yıl olduğunu, bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Böyle daha mutluyum, huzurluyum. Yeni arkadaşlarım yetiyor... Tavsiye ederim...