Sitemim bir sanadır Gülenay…
    Bugün kaldırımlar ağlıyor, bugün göğün dibi delinmiş üstüme yıldızlar yağıyor. Gözyaşlarım basıp geçtiğin sokakların resmi ve arşa değen sesim senden kalan acıların yankısı oluyor…
    Fırtınalar ve bütün medcezirler kafamın içinde volta atıyorlar. Çarpıp geldikleri yer, kalbimden beynime giden gözlerinin çıkmazlarıdır. Gönlümden yansıyan ipek saçların, bakıp bakıp da göremediğim, ufkun kör noktasında kararan, yaşaran gözlerimdendir Gülenay…
    Sitemim bir sanadır, bir sana Gülenay. Feleğimi kaybettim ben, feleğim dünyasını unuttu. Çember her geçen gün biraz daha daralıyor. Beynimde mıknatıslar, kerpetenler, çiviler savrulup duruyor. Canım çok acıyor…
Sevabı günahından az yüreğim çırpınışlarda. Aşkı kendini aşmış ruhum aşktan üste, aşk utanır olmuş düştüğü yerde. Günahı boynuma saran gözlerin hiç meraklanmaz, hiç sıkılmaz mı?
    Endişe yumağına dönen yüreğim gözlerinin insafına kalmış. Gerçekten gözlerin bir kere olsun utanmaz mı? Utancından kapanmaz mı? Göz kapakların gözlerinin üstüne bir kere olsun inmez mi? Tahammülün hiç mi kalmadı çırpınan yüreğime?
    Düşünsün gözlerin, meraklansın saçların ve müsaade etsin yüreğin bir kere olsun… Benden hesap sormaktan bıkmadın mı? Seven ne yapmaz ki? Düşünüyorum diye an be an seni, kötümü saydın yine kalbimi? Ben istemesem seni, gözlerim istiyor, ben istemesem seni, ellerim istiyor, ben istemesem bir an bile seni, milyon kere yüreğim çarpıyor, milyon kere ruhum istiyor seni… Suçlu muyum şimdi?
    Sen hapsettin beni, sen attın bu girdaplara ve ben sadece sende kaldım, senin bakmaya kıyamadığım gözlerinde, ellerinde ve içime çektiğim ve hala tuttuğum nefesinde…
    Sefaletim üzsün istemezdim seni, çırpınmaktan kanayan parmaklarım bir kağıt aklığına pırıl pırıl düşsün isterdim, böyle kanla, hicranla değil.
    İstemezdim bir damla gözyaşı dökesin ve istemezdim “rüyalarımdan çık” deyişini. Ben ne yaptım sana ki?
    Sustum, razı oldum, her derdine, her vuruşuna sustum. Bir çıkar yol olsaydı susmaktan öte daha da susardım, daha da razı olur, düştüğüm girdapta ölüme terk ederdim Çağlarımı. Ölemedim bir türlü özür dilerim…
    “Öl!” Demek kolay, “öl!” Demek pervasız, “öl!” Demek seven yüreğime hayasız ve emsalsiz bir kefen.
    Bu kadar çırpınırken deniz gözlerim gözlerine; “öl!” Demek, ölmekten öte Gülenay… Bil ki ölsem kurtulurdum, bil ki ölsem bu çırpınışlar dinerdi.
    Ölemedim bir türlü özür dilerim…
    Ayrı kaldım senden, nice beş yıllar tükeniyor ömrümün buz ırmaklarından. Seneler gelip geçiyor Gülenay.
    Ben burada ölürken, senin bayramın mı oluyor? Gerçekten mutlu musun bu halimden? Çağlar'ının göz göre göre ölümünden ve ben toprak olup giderken, söyle Allah aşkına mesut musun, şu vicdansız halinden?
    Özür dilerim daha ölmedim…
    Seviyorum ölesiye ama ölmedim işte…