Ben seni ağlasın diye mi sevdim
Sil gözyaşlarını sil be sevgilim
Sen ömrün boyunca hiç gülmemişsin
Ne olur artık sen gül be sevgilim
Hüzün yakışmıyor o gül yüzüne
Birazcık kulak ver benim sözüme
Her an yanındayım bil de üzülme
Ne olur artık sen gül be sevgilim
Bir gün değil ömür’ü adadım sana
Bu sevda tükenir hiç biter sanma
Boş ver hiç düşünme sakın aldırma
Ne olur artık sen gül be sevgilim
Gül ki güller açsın o gül yüzünde
Bal eksilmesin hiç tatlı sözünde
Ben beni bulayım senin nazında
Ne olur artık sen gül be sevgilim
Hüzün yakışmıyor inan ki sana
Varlığın hep huzur veriyor cana
Gözyaşını gizle gösterme bana
Ne olur artık sen gül be sevgilim
HASAN GENCAY/ FATSA
NE ÖNEMİ VAR
Sabır taşımıyım sabrım sınarsın
Narda olduğumun ne önemi var
Her geri dönüşte buldum sanarsın
Burda olduğumun ne önemi var
Deva dedim derman eyledim cana
Hasreti armağan eyledin bana
Sensiz dünya sıkar demiştim sana
Darda olduğumun ne önemi var
Seni bekliyorken çeşme başında
Adını yazmıştım gönül taşında
Damlayarak gittin ağu aşında
Zorda olduğumun ne önemi var
Gözümden yaş değil özüm akacak
Ne kaldıki bilmem başka yıkacak
Bilirdin hasretin beni yakacak
Korda olduğumun ne önemi var
Yarama tuz bastım seni beklerken
Dertlerime anda derdi eklerken
Anılar silindi kalbim teklerken
Harda olduğumun ne önemi var
Gülferim gül almaz düştü elleri
Al renge boyandı başta tülleri
Gözün aydın işte sustu dilleri
Nerde olduğumun ne önemi var
Fatma KALKAN
GİDİYORUM
Nasırlanan sırtıma sararak tüm âlemi,
Yüreğime sevgiler alarak gidiyorum,
Yalansız, riyasızca halkalanan hâlemi,
Gençliğin semasından çalarak gidiyorum.
Yemyeşil sarmaşıkla dostumu bağladıkça,
Zehir doldu testime zemzemler çağladıkça,
Simsiyah gelincikler geceyi dağladıkça,
Aşka beyaz gülümü salarak gidiyorum.
Sürgündeki yüreğim dağdağanla arkadaş,
Ne dağ var ortalıkta ne dağdağanda telaş,
Bilmem nasıl bitecek enginlerdeki savaş,
Uhrevi deryalara dalarak gidiyorum.
Gönlümün ikliminde zamanlar alabora,
Rahmetin habercisi nerde kaldın ey bora!
Saliseler bir ömür… Asır oldu dakika,
Sonsuzluğun içine dolarak gidiyorum.
İkiye mi bölündüm, sağım buzul, solum kor,
Güney kuzey neresi? Nerededir ekvator?
Ufkumun lâl dilini öğrenmesi ne de zor,
Alfabeyi kendimde bularak gidiyorum.
Kapıldım ahengine görmediğim güzelin,
Puslanan gözlerimle esiriyim ezelin,
Ebed! Ebed!, diyerek düşüveren gazelin,
Sararan som vicdanı olarak gidiyorum.
Elveda kâinata, elveda bu hayata,
Yolculuk mâverâya, yollarım saltanata,
Dünyanın yollarından uzanırken sırata,
Umut filizlerimle solarak gidiyorum.
SERGÜL VURAL/ KAYSERİ