YÜK taşıyanında, yükleyeninde kendine özgü kapasiteleri vardır. Bu insanda olur, hayvan da veya bir araçta, elektronik eşya da.

Kapasitesinin üzerinde işlem yaptırılmak istendiğinde yük taşıyan çöker veya yükü üzerinden atar. En kötüsü hayatını da kaybedebilir.

Toplumlar içinde böyledir. Toplumu meydana getiren birey yük çekenler ve yükleyicilerden oluşur. Yük çekenlerin çoğunluğu günü birlik yaşayandır.

Günü birlik yaşayanlar genelde uysaldır. Onların isteği aile efradının sade yaşam şartlarının oluşturulmasıdır.

Uç arzuları yoktur, sabırlıdır, sakindir ve uysaldır. Bunlar böyledir diye onları yok saymak yanlıştır. Eğer demokrasi ile idare ediliyorsan tepkileri seçim zamanda olur. 

Yoksa “kör atın yemini çalma” olayı gerçekleşir. Toplum bilir kör at’ın yeminin çalınma hadisesini. Yine de özetleyeyim. 

Araba ile geçimini temin eden ailenin at’a bakma görevlisi oğlu atın birini diğerinden daha fazla sever ve ona verilecek yemi de böler sevdiği ata verir. Bunu da babasına övünerek anlatır. Her anlatışında babası ''Oğlum sakın ayrım yapma kör at bir gün yeminin çalındığının farkına varır'' der. Çocuk yanlı tavrı, babanın ihmalkârlığı sonucu kör at hem araba ile yük çekmekten, hem de gıdasızlıktan bir gün gelir ölür.

Oğul şaşkın babaya haber verir. Baba kör at ölmüş!  Babası sakin, ''ben sana söylemiştim oğlum kör at yeminin çalındığının bir gün farkına varır diye!''

***

Bilim, insanları Türkiye’nin önemli yerlerinde önemli büyüklükte deprem olacak diye feryat ediyor.

''Kentsel dönüşüm hızlansın'' diye haykırıyor. Oran veriyor depremin şiddetinden ve yapacağı tahribatla ilgili. 

Bende tam tersini düşünürüm ''neden kentsel dönüşüme milyarlarca liramız gidecek'' diye. Zamanında kör atın yeminin çalınmasına görmemezlikten gelinmeseydi derim.

Bir süre önce bir yerde okumuştum. Not almışım. Müteahhit ve deprem karşılaştırması yapılmıştı. Verilen rakamları aynen paylaşıyorum.

Müteahhit sayısı; Almanya’da 3500, Fransa’da 1800, Avrupa’nın tümünde 25.000 kişi…  Türkiye’de bu sayı 453.000 …

Almanya’da müteahhit olmanın belli koşulları var, o koşullar olmadan müteahhit sertifikası alamaz.

Türkiye’de parası ve adamı olan sabah müteahhit’im diye işe başlar. Asıl mesleği mobilyacı olanda, kuyumcu olanda, oto galerici olanda, tornacı da, bu işe basit bir iki evrak düzenlemesinden sonra başlayabilir. 

Gelelim imar yasasına. Almanya’da 1945 yılından bu tarafa 2 defa imar yasasında değişiklik yapılmış.

Fransa’da bu sayı 3’e çıkmış. Türkiye’de ise 164 kez değişmiş ve 11 defada imar affı çıkmış.”

***

Türkiye’de pek çok şey oluyor çok şeyler değişiyor. Sistemli bilinçli yapılmadığı için değişiminde sonucu alınmıyor.

Kahramanlık destanını canıyla malıyla yazanların yazdıklarını, yazılanları anlatarak kahramanlık yapanlar noktasına gelinmişti. Bu gelişme daha da ilerledi, dedesinin kahramanlıklarını anlatırken gülümseyen veya sorulduğu zaman bilmeyen insanlar noktasına gelindi.

Kısacası her yönüyle “kör at” diye görülen kesimi gözden çıkarmamak lazım.