SAKARYA İlkokulu için yeni bir bina yapılınca, ‘boş kalmasın’ düşüncesiyle, daha önce Rehberlik Araştırma Merkezi bünyesinde eğitim alan zihinsel engelli çocuklar, Miralay Şerif Bey konağına taşındı. Zekeriya Şahin, çocukların eğitiminden sorumlu isim olarak, alan taraması yapıyor. Okullarda zeka seviyesi diğer öğrencilere göre düşük olan çocukları tespit edip, özel eğitime almaya çalışıyordu. Özel eğitime alınması gereken çocukların aileleri, ‘benim çocuğum deli mi!’ diyerek, özel eğitim almalarına engel oluyordu.
‘Bak Seyficiğim’ diyerek, başladı Zekeriya hoca söze. ‘Aileler bilinçsiz, çocuklarının zeka seviyesinin diğerlerinden farklı olduğunu kabul etmiyorlar. Edebilseler, bu çocuklar da belirli bir süre sonra aynı seviyeye gelecekler, normal kabul edilen çocuklar gibi becerilerini ortaya koyup, üretecekler’ diye devam etti. Sinema Sanatçısı Perihan Savaş’ın öncülüğünde kurulan federasyon tarafından İstanbul’da gerçekleştirilecek olan olimpiyatlar için sayıları 12’i kişiyi bulan çocukların yeteneklerine göre yetiştirilmesine yönelik yapılan antrenmanları birlikte izledik, Zekeriya hoca ile. Kros ve Gülle atma branşlarında antrenman yapan çocukları o günden sonra daha yakından takip etmeye, oğlum Yunus ile birlikte her gün Miralay Şerif Konağına gitmeye başladık. 
Renkleri öğreniyor, ahşap ve kumaştan bebekler, oyuncaklar yapıyor, halı, kilim dokuyor, mutlu oluyordu çocuklar. Almanya’da faaliyet gösteren bir dernek, gazetelerde çıkan haberler doğrultusunda, Türkiye gezisinin rotasını Yozgat’a çevirip, geldiklerinde hepimiz için sürpriz olmuştu. Miralay Şerif Bey Konağının girişinde, çocukların Şehir Stadında yapacakları antrenmanlar için hazırlarken, hazırlıksız yakalamıştı, Alman konuklar. Tercüman aracılığı ile anlaşıyor, içlerinde kısmen Türkçe bilenler de bulunuyordu. Kendilerini tanıttılar. Profesörler, hukukçular, sıradan insanlar, işadamları, öğretmenlerden oluşan bu topluluk, engelli çocuklara yönelik faaliyetlerde bulunduklarını anlattılar. Okulu gezip, bilgi aldılar, çocuklarla ilgilendiler. Sonrasında, çocukların eğitiminde kullanılmak üzere malzeme desteğinde bulunabileceklerini söylediklerinde, Zekeriya Şahin adeta sevinçten havalara uçtu.
Büroda oturmuş, günün programlarını gözden geçirmeye çalışırken çalan telefonun diğer ucundaki Zekeriya Hoca, ‘buraya kadar gelebilir misin?’ dedi, gittim. Elindeki kağıdı uzattı, okudum. ‘Çok iyi’ dedim, ‘yok iyi değil!’ diye karşılık veren Zekeriya hoca, ‘Malzemeler gönderilmiş ama gümrükten alamıyoruz. Kamu yararına çalışan bir dernek veya vakıf kurulması gerekiyor. Biz bu işlemleri yapıncaya kadar, malzemelerin gümrükte bekleme süresi dolup, açık artırma ile satarlar’ diyerek, durumu özetledi. ‘Ne yapmamız lazım?’ sorusunu yönelttim. ‘Milli Eğitim Müdürü ile görüştüm, Belediye Başkanı ile görüştüm, vali yardımcısı ile görüştüm. Onlar da bir şey yapamayacaklarını söylediler. Malzemeler iade edilecek, başka çaresi yok’ diye devam etti.
Yaşamını İstanbul’da sürdüren Yusuf Kenan Yılmaz, Yozgat’a geldiğinde durumu izah ettik. Hemen bir dernek kurup, Almanya’daki bu kuruluş ile birbirimizi kardeş ilan ettik. Yusuf Kenan Yılmaz, Almanya’daki kuruluş temsilcileriyle görüştü. Çocukların seyahatlerde, sportif karşılaşmalarda kullanabilmesi için bir minibüs ayarladı. Minibüs gümrüğe geldi takıldı. Yine aynı sorun. Gümrükten aracın teslim alınabilmesi için resmi kurum veya kamu yararına çalışan dernek/vakıfın devreye girmesi, bağış olarak kabul edip, sonra da eğitilebilir çocukların hizmetine sunması gerekiyor. Aranan kurum bulunamadı. Aracın ve çocukların ihtiyacı olan malzemelerin gümrükten alınabilmesi için bakanlar kurulu kararının da yeterli olabileceği söylendi. Yusuf Kenan Yılmaz, Ankara’da bulunan bir arkadaşı aracılığı ile Başbakan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit ile bir randevu hazırladı. Zekeriya Şahin, hazırladığı dosya ile Ankara’nın yolunu tuttu. Rahşan Ecevit ile görüşüp, durumu izah etti. Başbakan Bülent Ecevit’in talimatı, Yusuf Kenan Yılmaz’ın yaptığı ödeme ile minibüs gümrükten çıkartılıp, Yozgat’a, okula getirildi. 
ARACI KİM KULLANACAK?
Minibüs Yozgat’a geldi ama 'şoför kim olacak?' sorusuna yanıt bulunamadı. Özel İdare ve Milli Eğitim araç kendilerinin olmadığı için şoför veremeyeceklerini ilettiler. Milli Eğitim, Anadolu Lisesi’ne aracın verilmesi halinde şoför tahsis edilebileceğini, ancak eğitilebilir çocukların ihtiyacı olduğunda resmi yazışma ile aracın verilebileceği, araç başka bir yerde görevli ise verilemeyeceği de kaydedildi. Çare yok. Araç geldi. Bir süre, ihtiyaç duyulduğunda Dernek Başkanı sıfatıyla Yusuf Kenan Yılmaz, birisini görevlendiriyor, ihtiyaç karşılanıyordu. 
OKUL KARARI
Zekeriya Şahin’in Rahşan Ecevit ile yaptığı görüşmede verdiği dosyada, eğitilebilir çocukların durumlarını ve çözüm önerilerini de kapsayan bir metinin olduğunu daha sonra öğrendim. Bu metinde, Türkiye’de bedensel ve zihinsel engellilere hitap eden belirli şehirlerde okulların bulunduğu, Anadolu’daki çocukların ise, istismara açık olduğunu belirtilen raporda, eğitime muhtaç çocuklar için ilkokuldan başlayarak, mesleki eğitim alacakları bir okulun kurulması gerektiğine yer verilmişti. Rapor doğrultusunda Bakanlar Kurulu kararı ile özel eğitim yönetmenliğinde değişiklik yapılarak, aralarında Yozgat’ın da bulunduğu belirli sayıdaki ilde Özel Eğitim Kurumları’nın eğitime açılması planlandı.
Yozgat’ta Esentepe bölgesinde devam eden bir okul inşaatında yapılan tadilat ile Eğitilebilir Çocuklar Meslek Okulu’na dönüştürülmesi uygun bulundu. Eğitilebilir düzeydeki çocuklar, bina tamamlanır tamamlanmaz, bu okula alınıp, Zekeriya Şahin de okulun kurucu Müdürü oldu. Çocuklar, kendileri için kurulan atölyelerde üretime başladı. Kısa sürede ilgi odağı haline geldi. Zekeriya Şahin, yurt dışından gelen minibüs ile çocukları evlerinden alıp, okula getiriyor, okul sonrasında tekrar evlerine bıkarıyordu. Okulun imkanları iyiydi. O yüzden idareci olmak isteyenlerde fazlaydı. Bir gün bir soruşturma başlatıldı, şikayet üzerine. 'Zekeriya Şahin, korsan servis şoförlüğü yapıyor' diye verilen şikayet dilekçesi sonrasında görevinden uzaklaştırılıp, bir okula öğretmen olarak ataması yapıldı. Zekeriya hocanın verdiği emeklerine böyle 'teşekkür!' edildi...