Sevmek bir limansa eğer, yüreğim ‘o’ limanın herhangi bir iskelesi ama öyle herhangi bir iskele değil...’
    Düşün ki her gün bin kişi çiğniyor gövdeni ve düşün ki her gün yüzlerce kez dalgalar dövüyor bileklerini ama sen yıkılmıyorsun, çürüyorsun fakat ölmüyorsun. Bekliyorsun umudun yolcusunu ‘döner birgün’ türkülerinde...
    Sana durmuş, sana kurulmuş, geleceğin günden ümidini hiç kesmemiş, sabahın, akşamın beşi dememiş... Ha! Babam sevmiş ha! Sevmiş...
    Gün doğmuş, karanlık çökmüş umutlar limanına ama garip gönlüm yokluğuna direnmiş direnmiş. Bir gün geleceğinden ümidini hiç kesmemiş.
    Sevmelerin limanında herhangi bir iskeledir yüreğim lakin iskele babası değil, iskele hergelesi hiç değil.
    ’Gönlü,’ sana mecbur bir mecnunun bekleyişindeki direnç, bir ananın oğul türkülerindeki yanık ezgi ve gönlü gerçek seven yüreğin ta kendisidir...
    Biçare bekleyişim, sevmek limanındaki döner bir günlere umut edişim, umut iskelem, umut bültenlerim, umut beklemelerim; gönül bültenimde her zaman ‘seni’ yazdı yani beni hayata kahrettiren gözlerin, her sabah, her akşam sürmanşetten verildi...
    Yakamozları seyretmekten hiç bıkmadım. Gelen, geçen balıkçılara ve onların çaparilerine takılan istavritlere üzülmekten, birde gözlerini ve gönül evimi kahreden ellerini benden çalan sana hüzünlenmekten alı koyamadım yüreğimi.
    Şimdi yeni bir yılın başlamasına ve eski yılın bitmesine son basamaktayım. Seni düşünmediğim biran dahi olmadı bu yıl. Deli gönlümün ezberisin. Adın dilimde, tadın dudaklarımda ıslanıyor gönül iskelemde. Ne vardı sanki gitmeseydin?
    Mesutmusun gittiğin yerden?
    Unuttun mu sahiden? Unuttun mu Tozlu rafların arasında yeniden?
    Leylam'dın, Mecnun'undum Ulu orta bırakıp gitmek yakıştı mı?
    Yalancı baharların yalanlarına kandın mı?
    Istırap yüreğinin her yanını sardı mı?
    Lilaların kırmızıya, kırmızıların siyaha çıktı mı?
    Lütfenlerin, sayısını aştı mı?
    Ağlayan gözlerin sahiden duruyor mu?
    Riyasız bir yaşamın orta yerinde incen kalıyor mu?
    Seni özlemediğim bir an bile yok. Fakat ne yaparsın sevgili kol kırılır yen içinde kalır. Büyük aşkımız herhangi bir iskelenin çürümüş gövdesinde kökünden kesilip atılmayı bekliyor fakat sen gelmiyorsun sevgili...
    Şimdi gidiyorum sessizce ufuklarından. Halim bu, kalbi kara güzelim.
    Her zaman beklemelerim devam etmekte. Lütfen bir selamı çok görüp saklanıp gizlenerekten çekip gitme, alma büyük sevgimizi aramızdan...