YOZGAT Tekel bira fabrikası örneğinde olduğu gibi, özelleştirme konusunda “sütten ağzımızın yandığı” doğrudur.
Bugün şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusu gündemdeyken, öncelikle Yozgat’ın özelleştirme geçmişine bir göz atalım…
Yozgat Tekel bira fabrikası ile ilgili çok sayıda yazı kaleme almıştım.
Malumunuz, 2004 yılında Tekel’in alkollü içecekler bölümü, yani Yozgat fabrikasının da aralarında bulunduğu 17 fabrika özelleştirme kapsamında satılmıştı.
O gün de bugün olduğu gibi özelleştirmeye karşı değildim.
Bu fabrikaların satılmasından çok, akıbetlerinin ne olacağı konusu üzerinde durmuştum.
Çünkü Yozgat için yüzlerce işçi söz konusuydu. Haliyle beni ilgilendiren de her ay Yozgat ekonomisine girdi sağlayan bu işçilerin durumlarıydı.
Hemen her gün, hatta bazı günler birkaç kez gazetemizin bürosuna gelen Tekel işçileri dün gibi aklımda…
O günlerde Tekel bira fabrikasının satışıyla ilgili tam anlamıyla bir kamuoyu oluşmamıştı.
Bugün olduğu gibi sosyal medya da yoktu o günlerde.
Sadece bizim haberlerimiz, yazılarımız vesaire…
Sonradan T’si özelleştirilecek olan PTT’nin önünde toplanan Tekel bira fabrikası işçileri seslerini duyurmaya çalışmıştı.
Tarih tekerrür mü ediyor dersiniz, yoksa tevafuk mu dersiniz bilmem ama bugün aynı PTT’nin önünde şeker fabrikası işçileri stant kurmuş, “Başka fabrika yok” diye imza topluyorlar.
T demişken, burada bir parantez açayım…
Özelleştirme hususunda en çok eleştirdiğim konu; PTT’nin T’si olan telefonun özelleştirilmesiydi. Bizim için stratejik bir önemi olan temel iletişim aracının satılmasını doğru bulmuyordum.
Türk Telekom'un yüzde 55 hissesi Kasım 2005'te 6,5 milyar dolara Lübnanlı Hariri ailesinin sahibi olduğu Oger Telekom'a satılmıştı.
Her neyse biz tekrar Tekel’e dönelim…
Tamam, devlet üretmesin ama denetlesin mantığından hareketle, yazılarımda özelleştirme sonucu muhtemel yaşanacak olaylara dikkat çekerek; fabrikanın bir şekilde faal kalmasını ve işçilerin işlerinden olmaması gerektiğini kaleme almıştım.
Çünkü Tekel’in bu 17 fabrikasının bulunduğu arsalar çok kıymetliydi. Yani üzerindeki fabrikalardan daha kıymetli arsaları vardı.
Tekel’in alkollü içecekler bölümü özelleştirildi.
Peki, sonra ne oldu?
2004 yılında Tekel’in alkollü içecekler bölümü, yani Yozgat fabrikasının da aralarında bulunduğu 17 fabrika Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab ortaklığına 292 milyon dolara satıldı.
2 yıl sonra, yani 2006 yılında da bu ortaklar 810 milyon dolara Amerikalı ortak bir şirketler grubuna sattı.
5 yıl sonra, 2011 yılında bu kez Amerikalı bu grup, İngilizlerin ünlü içki devi Diageo şirketine 2 milyar 100 milyon dolara sattı…
2004 yılında 292 milyon dolara özelleştirilen Tekel’in 2011 yılındaki değeri 2 milyar 100 milyon dolara kadar yükselmişti...
Bunları dün yazdım, bugün de yazıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 14 şeker fabrikasının satışı için ihale sürecinin başladığını duyurdu ve Maliye Bakanı Naci Ağbal, şeker fabrikalarının özelleştirmesi ile ilgili şunları söyledi:
“40 bin kere düşündük. Bu düşünme neticesinde şeker fabrikalarına özel bir özelleştirme programı geliştirdik. Şekerin stratejik ürün olduğu muhakkak. Şeker fabrikaları ile ilgili üretim devam etsin. Şartnameye bunu sağlayacak hükümler koyduk. Şeker pancarının da şeker fabrikalarının üretimini sağlayacak şekilde garanti edecek hükümler koyduk…”
Bakan Ağbal’ın bu açıklamasından yola çıkarak…
Umarım devletimiz şekerden zarar etmez.
Umarım şeker işçileri mağdur olmazlar.
Umarım Tekel için yazdığım şeyleri şeker fabrikası için de yazmam.
Çünkü şeker, Tekel’e benzemez.
Çünkü şeker, Bakan Ağbal’ın da söylediği gibi “stratejik bir ürün.”