DİLİMİZE dolanan öyle kelimeler vardır ki çoğumuz telaffuz ederken ne manaya geldiğini bile düşünmeyiz. “Saray Soytarısı” bunlardan biri.
Özellikle son yıllara bu kelime sıkça kullanılır olduğu için, birilerine hakaret etmekte kullandığınız “saray soytarısı” deyimiyle, yüz yıl öncesi bir kahramanın hayatını siz okurlarımla paylaşma gereği duydum. 
“Soytarı” Arapça’dan dilimize geçmiş bir kelimedir. Osmanlı döneminde meslek erbabı kişiler, sergiledikleri maharetleri gereği panayır, düğün gibi etkinliklerde bu kişiler özellikle davet edilir, toplanan kalabalık karşısında maharetlerini sergilerlerdi.
Güreş, cirit, cazgır, meddahlık gibi özel beceri gerektiren yetenekli insanlar sahne alırdı. Meddahlık ve Soytarılık ise çok daha farklı hünerlerdi.
Bu gibi mahir kişiler, önce çevresinde kendilerini ispat eder, sonra da üstün meziyetlere sahip olanlar öneri usulüyle Osmanlı Sarayında görev alırlardı.
Bir de fiziki özelliğini kullanarak, boyundan büyük işler yapan, günümüzde “cüce” diyerek küçük gördüğümüz, tepeden baktığımız boyu kısa, cesaretiyle çoğu babayiğitlere taş söktüren yiğitler vardı.
İşte o yiğitlerden biride Ali Şamil Beydi.
110 cm boyundaki Ali Şamil’in işi sarayda Enver Paşa ve eşi Naciye Sultan’ın kızı Mahpeyker’i eğlendirmekti. Birinci Dünya savaşı kapımıza dayandığı günlerde Harbiye Nazırı Enver Paşa cepheye gidince bu sefer Padişah Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayında görevlendirildi.
Adeta sarayın vazgeçilmezlerinden biriydi Ali Şamil. Kendisine sataşanlara, alay edenlere verdiği cevaplarla ona olan hayranlık her gün biraz daha üzerine koyuyor, gözden kaybolduğunda gözler hemen onu arıyordu.
İstanbul’un işgale uğraması, 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlıların İzmir’e asker çıkarması, akabinde, Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan yaktığı kurtuluş meşalesi, İstanbul sokaklarında umuda dönüşmüş, özellikle şehir meydanlarında kadınlar tarafından düzenlenen Müdafa-i Milliye mitingleri milli hassasiyetleri uyandırmıştı.
Sarayın Damadı olan, Ulviye Sultan'ın eşi, İsmail Hakkı Bey'in gönlünde ayrı bir yeri vardı. Ali Şamil’in Mertliğiyle bilinen İsmail Hakkı Bey, Ali Şamil’i himaye etmekte, koruyup kollamakla kalmayıp zaman zaman tavla oynar, Ülkenin gidişatı hakkında fikirler edinir, aralarından su sızmazdı.
İsmail Hakkı Bey'in, gizlice Anadolu’ya geçeceğini söylemesi üzerine, aralarında şöyle bir konuşma geçer; “Ya beni de yanında götürürsün ya da Eşiniz Ulviye Sultana her şeyi anlatırım” der,  Ali Şamil. Vatan için çarpan yüreğinin çığlığa dönüşmüş halini gören İsmail Hakkı Bey, Ali Şamil’i de yanına alarak gizlice Anadolu’ya geçerler.Bu yolculuktan Mustafa Kemal Paşa’da haberdar olmuş, Ankara’da Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna birlikte çıktılar. Başkomutan’ın Ankara’da büro görevi teklifini hiç düşünmeden geri çeviren İsmail Hakkı Bey ve Ali Şamil, cephede düşmanla savaşmakta kararlı olduklarını söyleyerek, kendilerine asker kıyafeti ve techizat verilmesini ister. Bunun üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yaverine emir vererek, özellikle Ali Şamil Bey'in bedenine uygun bir asker kıyafeti hazırlanmasını, başına da, kara kalpak bulunması talimatını verir. Sevincinden yerinde duramayan Ali Şamil, bir an evvel askeri kıyafeti üzerine geçirip, cepheye gitmek için sabırsızlanır.
O günden sonra üç yıl boyunca İsmail Hakkı Bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa yapma gayretiyle yılmaz, yıkılmaz bir nefer olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın zorlu mücadelesine girişen bu “aslan yürekli cüce”nin yılları cepheden cepheye düşman peşinde dolaşmakla geçer.
İzmir’in kurtuluşu için can siperane mücadele veren sözde “Saray Soytarısı” 9 Eylül günü ayak bastığı İzmir’den bir daha ayrılmak istemez. Osmanlı Sarayında “gülünen, güldüren” Ali Şamil, Cumhuriyet kurulduktan sonra “GÜLER” soyadını aldı. O günden sonra İzmir’in en bilinen siması, maskotu haline geldi. DDY’nın kuruluşuyla birlikte İzmir Basmane Garı'nda memur olarak göreve başlar. Göğsüne taktığı İstiklal Madalyasını onurla, gururla taşıyan boyu küçük yüreği büyük unutulmaz Gazilerimiz arasında yer almıştır. 
Kurtuluş savaşı Kahramanımız Ali Şamil GÜLER iki kez evlenmiş ve ayrılmış, 1974 yılında İzmir’de hayata veda etti. Kabri İzmir, Altındağ Kokluca Mezarlığındadır. Ruhu şad, mekanı Cennet olsun. 
--------------------------------------
Kaynak;
İzmir Milli Kütüphane, 
Yeni Asır Gazete Arşiv