BİR kaç aydır dünya gündeminin bir numaralı konusu olan virüs salgını ülkemizde öncelikle ciddiye alınmasa da bir anda evlerimizin baş köşesine yerleşti. Virüsle yatıp virüsle kalkıyor, kalkar kalkmaz da marketlere saldırıyoruz. Birisi kolonya kullanın dese hücum ediyoruz market raflarına, bir diğeri karantina lafı etse saldırıyoruz makarnaya. Evlerimize kapanıp gün boyu yeyip içip dezenfektan kullanıyoruz. Kulağımızın biri resmi açıklamalarda bir diğeri ise dedikoduda; devlet üç dese dedikodu beş diyor, devlet beş dese dedikodu on beş. Resmi açıklamalara odaklanın, gerisi laf-ı güzaf. 
Toplum olarak abartmaya meyilliyiz. Önceleri virüs neden bize gelmiyor, beğenmiyor mu bizi diye iç geçirirken, şimdi hasta sayımızın çokluğundan, önlemlerin yetersiz olduğundan dert yanıyoruz. Salgına siyaseti bulaştırmayı da ihmal etmedik. Her parti kendi penceresinden bakıp polemik yaratma peşinde. Artık virüs mü büyük salgın yoksa siyaset mi takdiri sizin.
'Evlerden çıkmayın' diyor yetkililer. Evde kalmak sizi sadece virüsten kurtarmaz ayrıca hane halkı ile vakit geçirmenize de imkan tanır. Emin olun ev halkının muhabbeti kafelerdeki sohbetten iyidir, annenizin ya da eşinizin çay servisi daha sağlıklıdır ayrıca bedava. Kitap okuyup film seyretmek için de vaktiniz çok olur. Hatta sevdiğiniz dizilerin en başından başlayıp yeniden izleyebilirsiniz. Çoktandır ailecek başbaşa kalmadığınıza eminim, keyfini çıkarın.
Çocuklar ne kadar büyümüşler değil mi,  farkedeceksiniz.
Salgının ekonomik boyutu da var elbette. Sürekli geliri olanlar bu süreci rahat geçirecektir, günübirlik çalışanlar için, özellikle kapatılması zorunlu iş yerlerinde çalışan insanlar için ise kolay olmayacaktır. Devletin yardım etmesi gayet doğal bir beklentidir. Lakin  topu devlete atıp bir kenarda oturmak bizim gibi köklü bir milletin örfüne yakışmaz. O market raflarından ne alıyorsanız bir adette komşunuz için alın (havyar almıyorsunuz, hepi topu üç paralık makarna), zengin semtlerinde oturanlar da tespit ettikleri insanlara yardımcı olsun. Belalar bireysel atlatılmaz, toplumun birlikte hareket etmesi bu salgını daha çabuk atlatmamızı sağlayacaktır emin olun. Yaşlı komşularımızın ihtiyaçlarını karşılamayı da ihmal etmeyin. Herşeyi devletten, belediyeden beklemeyin. Onların görevi deyip geçmeyin öncelikle insan olmanın gereğidir toplumsal dayanışma. 
Evde kalın, hoşçakalın.