Kekemeliğin erken çocuklukta başlayan, yetişkinlikte de devam edebilen kalıcı bir durum olabildiğini kaydeden Soylu, kekemeliğin bireyi sosyal ve duygusal açıdan da etkileyebildiğine dikkati çekti. Kekemeliğin gelişimsel kekemelik ve kalıcı kekemelik olarak iki şekilde görüldüğünü ifade eden Soylu, bu ayrımın yapılması için bazı risk faktörlerinin bulunduğunu, dil ve konuşma terapistinin kapsamlı değerlendirmesi sonucu risk faktörlerinin ne ölçüde taşındığına bakılarak kalıcı ya da geçici olduğunun kısmen öngörülebildiğini söyledi. Gelişimsel kekemeliğin kendiliğinden geçtiğini kalıcı kekemeliğinse bireye ömür boyu eşlik ettiğini ifade eden Soylu, 2-5 yaşları arasında başlayan kekemelikte kalıcı kekemeliğin erkeklerde görülme sıklığının daha fazla olduğunu bildirdi. Soylu, kalıcı kekemelik durumlarında erken müdahale ile ileriki yaşlarda kekemelik şiddetinin düşürüldüğünü ve ikincil davranışların ortaya çıkmasının engellenebildiğinin altını çizdi. Kekemeliğin kalıcı ya da gelişimsel olduğunun kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını anlatan Soylu, ‘Bundan dolayı 6 aydır devam eden kekemeliklerde bir müdahale programı oluşturulması çöl önemlidir’ uyarısında bulundu. Kekemeliğin solunum-konuşma koordinasyonundaki problemlerden dolayı ortaya çıkmadığını kekemelikten dolayı solunum-konuşmayla ilgili problemlerin görülebildiğini söyleyen Soylu, kekemeliğin nedenlerine ilişkin çeşitli kuram ve araştırmalar olsa da henüz net bir veri ortaya konmadığını dile getirdi. Soylu, Kekemelik müdahalesinin çevresel düzenleme, takip, terapi uygulanması şeklinde olduğunu, bireysel farklılıklar, ihtiyaçlar doğrultusunda seçilen müdahale programlarının kişiye göre belirlenen sıklıkla uygulandığını bildirdi. Kekemelik müdahalesinin kişiye özel belirlendiğine vurgu yapan Dil ve Konuşma Terapisti Almila Soylu, ‘’Konuşma terapisinde kekemeliğin şiddeti bireyin motivasyonuna ve çevresel desteğine de bağlı olarak yüzde birin altına düşürülebilir. Çocuğun ya da yetişkinin ikincil davranışları ortadan kaldırabilir.  Ayrıca kekeleyen çocukları olan ebeveynlerin,  çocukları konuşurken sabırla dinlemeleri gerekir. Göz teması kurmak, kekelediği durumların değil akıcı olduğu durumların ön plana çıkarılması çocuğun sosyal duygusal gelişimi açısından kilit noktadır’’ diye konuştu. 

Editör: TE Bilişim