Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı  Yrd. Doç. Dr. Mehmet Balcı, Tüberküloz hastalığının, geçmişi insanlık tarihi kadar eskilere dayanan ve insanlıkla iç içe olan bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi.
    Tüberküloz Haftası  münasebetiyle yazılı bir açıklamada bulunan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Balcı,  Tüberküloz hastalığının geçen binlerce yıllık süre içinde insidansında artış ve azalmalarla olsa da  halk sağlığı açısından önemini korumaya devam eden ciddi bir hastalık olduğunu kaydetti.
HASTALIĞIN TARİHİ
    Dünya nüfusunun üçte birinin Tüberküloz ile enfekte olduğunu, hastalığın ise daha çok gelişmekte olan ülkelerde bulunduğunu belirten Balcı; “Gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyon gençlerde daha sık görülürken gelişmiş ülkelerde genelde yaşlılarda görülür.Uygun tedavi olanaklarının  gelişmesi ile birlikte günümüzde tüberküloz mortalitesi çok azalmıştır. Ülkemizde 1945 yılında 100 binde 262 olan mortalite 1993 yılında yalnızca 100 binde 2.5 olarak bulunmuştur. İneklerde M .bovis’e bağlı tüberküloz hastalığın eradike edilmesi ve sütün kaynatılarak veya pastörize edilerek içilmesi nedeniyle  oral yolla bulaşma nadirdir.Fakat hayvan tüberkülozunun bulunduğu ülkelerde  bu bulaş yolu hala geçerliliğini korumaktadır.
    M. tuberculosis insandan insana solunum yolu ile geçer. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması ile solunum yolu salgıları damlacık şeklinde havaya atılır. İçinde tüberküloz basilinin (mikrobunun) bulunduğu bu damlacıkların solunması ile sağlıklı bireyler infekte olur. İnfekte olan her kişide mutlaka hastalık gelişmez. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta saklı kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık meydana getirebilir. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem bulaşmanın olduğu ilk iki yıldır” dedi.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
    Tüberküloz hastalığının belirtileri hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Balcı, genel yakınmalar ve akciğere özgü yakınmalar olmak üzere iki türlü belirtisinin olduğunu söyledi.
    Balcı şu bilgileri verdi: “Genel yakınmalar, özellikle akşama doğru yükselen ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, iştahsızlık ve halsizliktir. Akciğere özgü yakınmalar ise iki haftadan uzun süren öksürük, balgam çıkarma, değişken miktarlarda kan tükürme, göğüste ağrı ve nefes darlığıdır.
    Akciğer tüberkülozu tüm tüberküloz olgularının %80'ini oluşturmaktadır. Bulaştırıcılık nedeniyle de halk sağlığı açısından en önemlisidir. Akciğer dışı Tüberküloz ise % 20 oranında görülür.
    Tüberküloz tanısı, balgamda tüberküloz basilinin gösterilmesi ve akciğer grafisi  ile konur. Tüberküloz kesinlikle iyileşebilen bir hastalıktır. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli süre içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir.
    Uzun yıllardır kullanılan ve tüberküloza karşı korunmaya yardımcı olan bir aşı (BCG) vardır. BCG aşısı, daha çok çocuklarda görülen daha ciddi tüberküloz biçimlerini önlemeye yarar  Duyarlı kişinin infeksiyon kaynağından korunması, maruziyetin önlenmesi tüberküloz kontrolünde en önemli  süreçlerden birisidir. Bu hastanın toplumdan izole edilmesine derhal tedavinin başlatılması ile mümkündür  olasıdır. Tüberküloz tedavisi ölüm riskini azaltır, hastaları iyileştirir ve toplumda M. tuberculosis’in yayılımını engeller. Bu işlem, etkili tüberküloz kontrolünün anahtarıdır ve infekte hastaların erken dönemde belirlenmesi ile başarıya ulaşır.”
Editör: TE Bilişim