Şehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Mahmut Apaydın, vatandaşlar arasında merak edilen ve yoğun karşılalışan sorulara cevap vererek, vatandaşların kafasındaki soru işaretlerini giderdi.


ORUÇ TUTABİLİR Mİ?


Vatandaşların kafasına takılan ‘Şeker hastası oruç tutabilir mi?’ sorusunu yanıtlayan Doktor Mahmut Apaydın
“Aslında bu sorunun evet ya da hayır olarak cevaplandırılmasının yerine şeker hastalarımızın, uzun süreli açlıkta ne kadar risk altında oldukları hakkında bilgilendirilmelerinin daha uygun olacağını düşünmekteyim. Bunun için hastalarımızın Ramazan ayından 1-2 ay önce ilgili uzman hekimlerine başvurarak oruç ibadeti yönünden değerlendirilmeleri uygun olacaktır” dedi.
Şeker hastalığında vücuttaki kan glukoz düzeyinin dengede tutulmasında problem yaşandığını ve bu nedenle hastalara şeker düzeylerinin normal sınırlarda tutulabilmesi için çeşitli ilaç veya ilaçlar verildiğini söyleyen Doktor Apaydın 
“Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları hekimleri olarak insülin veya insülin salgılatıcı ilaç kullanan hastalarımıza kesinlikle oruç tutmamaları gerektiğini tavsiye etmekteyiz. Diğer ilaç tedavisi alan hastalarımıza ise mevcut sağlık durumlarına göre ya da eşlik eden hastalıklarının varlığı/ yokluğuna göre tavsiyelerde bulunmaktayız.
Öncelikle oruç tutan diyabetli hastalarımız mutlaka gün içinde birkaç kez kan şekeri ölçümlerini yapmalıdırlar. Uzun süreli açlıkta şeker hastalarımızın çeşitli risklere maruz kalabileceğini belirtmiştik. En önemli risk kan şekeri düşüklüğü olarak tanımladığımız hipoglisemi riskidir. Kabaca kan şekerinin 70-80 mg/dl nin altına inmesi olarak ifade edebileceğimiz hipoglisemi durumunda mutlaka şeker içeren gıdalar tüketilerek oruç sonlandırılmalıdır. Aksi halde kan şekerimizin daha da düşmesi sonucu terleme, çarpıntı, baş dönmesi, bayılma durumu görülebilmekte ve hatta kalp krizi geçirme tehlikesi ile karşı karşıya kalınabilmektedir” diye konuştu.


DİKKAT EDİN!


İftar ve sahurda yenilen gıdalarında önemli olduğunu belirten Doktor Apaydın yüksek şeker içerikli gıdalar nedeniyle kan şekerinde ciddi yükselmeler görülebildiğini söyledi.
Doktor Apaydın, bir başka önemli risk olan dehidretasyon olarak isimlendirilen, vücut suyunun azalması durumu konusunda da şu uyarıları yaptı “Özellikle böbrekler bu durumdan etkilenmekte ve sonucunda da vücuttan zararlı maddelerinin uzaklaştırılmasında sorun yaşanmaktadır. Bu durumdan kaçınmak için mümkün olduğunca sıvı gıdalar tüketerek vücudumuzun su ihtiyacını karşılamamız gerekmektedir.


Diyabet (şeker) hastalığı kronik metabolik bir hastalık olup birçok vücut sistemini etkilemektedir. Oruç ibadetini yerine getirmek isteyen hastalarımız mutlaka ilgili dal hekimlerine başvurup bilgi edinmeli ve tavsiyelerini dinlemelidirler. Unutulmamalıdır ki bedenlerimiz bize emanettir ve bilim adamlarının önerileri doğrultusunda onu risklerden korumak önemli görevlerimizden biri olmalıdır. Hayırlı Ramazanlar dilerim” dedi.
 

Editör: TE Bilişim