Coşkun, ‘Ben bağımlı değilim, istediğim zaman bırakabilirim’ diyen her kim olursa mutlaka gözlenmesi gerektiğine dikkat çekti, “Madde kullanımı zaman, para ve ilginin tamamen madde etrafında toplanarak kişinin, hayatın diğer alanlarından çekilmesine neden olur. Bu çekilme bir anda olmadığı gibi sinsi ilerlediği için kişi, maddenin hayatı üzerindeki etkilerini kolaylıkla inkâr edebilir. Aile, eğitim, sosyal yaşam, hobiler, iş yaşamı bozulmaya uğrar. Her alandaki bozulma ayrı bir stres tetikleyicisi haline gelir ve bir noktadan sonra kişi bu strese katlanabilmenin tek yolu olarak yine maddeyi görür. Maddenin tetiklediği sorunlar bir kısır döngüye neden olarak bırakmayı güçleştirebilir’’ dedi. Psikiyatri Uzmanı Dr. Nihan Coşkun, ‘Madde Kullanım Bozukluğu’ tanısı koyulan bireyin, mümkün olan en erken zamanda tedavi edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ailelerin çoğu zaman, bireyi tedaviye yönlendirme konusunda güçlük yaşadığını dile getiren Coşkun, ‘’Özellikle madde kullanım yaşının daha erken yaşlara kayması ile birlikte çocuğu madde kullanan bir ebeveyn pek çok büyük bir ruhsal zorlantı içerisinde olabilir. Çocuğunun geleceği konusunda endişe eden ebeveynler, stresli, öfkeli ve suçlayıcı olabilir. Tedavi sürecinden sonuç alamayan aileler, çaresizliğe kapılıp daha çok öfkelenebilir ve kontrolsüz davranışlar sergileyebilir. Ancak çoğunlukla bu yaklaşımlar geri teper çünkü ebeveyn farkında olmadan çocuğun madde kullanım davranışlarının olumsuz sonuçlarını engellemeye çalışırken, madde kullanımının süreğenleşmesine katkıda bulunduğunu fark etmez’’ diye konuştu. Dr. Coşkun, madde ya da madde yoksunluğunun pek çok sorun yaratan bilişsel, fiziksel, duygusal ve davranışsal değişimlere neden olarak bireyin işlevselliğini önemli ölçüde etkilediğinin unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
 

Editör: TE Bilişim