SADAKA geleneği Anadolu topraklarında, ihtiyaç sahiplerini rencide etmeden ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla uygulamaya konulmuş, önemli ve güzel bir gelenektir. Günümüzde de bu gelenek sürdürülmek istenilmiş olsa da işin sonucu 'sadaka' kültüründen 'dilencilik' anlaşına dönüştürülmektedir. 'Sadaka' ile 'dilencilik' aynı kefede yoğurulmaz. Anlam olarak da, gelenek olarak da, birbirlerine tezat teşkil eder/etmektedir...

SADAKA GELENEĞİ...

Sadaka, ihtiyacı olanların ihtiyaçları karşılamalarına yönelik, 'bir elin verdiğini diğeri görmeyecek' anlayışı üzerine tesis edilmiştir. Bugün Yozgat'ta ki bazı camilerde kullanılmasa da 'sadaka taşı' bulunmaktadır. Sadaka geleneğini sürdürmeye çalışan kurumlar, fırınlar, lokantalarda var. Örneğin 'askıda ekmek' uygulaması, bu geleneğin, yani 'sadaka' geleneğinin devamıdır. Gerek Belediyeler ve gerekse, esnaf tarafından uygulmaya konulan, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamalarına yönelik mağazalar da aynı kültürün, geleneğin sonucudur. Bu gelenek, aslına sadık kalınarak devam ettirilmelidir. Kim anlattı hatırlamıyorum, okumuş da olabilirim. 'Tarihte ihtiyaç sahibi bir kişi sadaka çadırından ihtiyacı olan 5 ekmeği alıp, evine götürür. Hanımına büyük oğlunun nerede olduğunu sorar. Hanımı,  'bey şehirden dayısı geldi, benimle birlikte çalışsın diye götürdü' karşılığını verir. Adam bunun üzerine 4 ekmeği hanımına teslim eder. Bir ekmeği 'başkasının rızkıdır' diyerek, götürüp, aldığı çadırına ekmeği bırakır.'

YAŞANMIŞ BİR ÖRNEK...

Daha önce de bu konuyu yazmıştım. Kızılay tarafından dağıtılan büyük teneke içerisindeki ABD yardımı katı yağı evine götüren, Yerköy'de evinin rızkını ayakkabı boyararak temin eden boyacı, hanımının 'bu bize çok' deyip, ihtiyacı kadarını aldıktan sonra, teneke ile kalan yağı tekrar Kızılay'a iade etmişti. Geçmişte bu ve benzer örnekler mevcut. Anlat anlat bitmez.. Hepsi gerçek...

DİLENCİLİĞE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ...

Sadaka kültürü maalesef günümüzdeki 'dilencilik' ile aynı tutulmaya başlandı. El açana para vermek 'sadaka' anlamına gelmez/gelmemeli. Çünkü, el açan sadece ihtiyacını değil, ihtiyacından fazlasını da talep etmektedir. Halbuki sadaka ihtiyacı olana verilir. İhtiyacı olan da ihtiyaç fazlasını geri çevirir. 'Sadaka  Kültürü' veya 'Sadaka Geleneği' sevinç ve üzüntü günlerinde de kendisini gösterir. Düğünü olanlara takılar takılır, 'ihtiyacını karşılasın, mağdur olmasın' diye. Ölüsü olana yemek yapılır, yiyecek götürülür, 'acıyla yemek yapaz' diye. Ama günümüzde öyle mi? Takılan takı, faizi ile birlikte talep ediliyor. 'O benimkine gelmedi' diye, cenaze gidilmiyor...