ABD'nin terör örgütü PYD ile hazırladığı "İdlib" tezgahı tansiyonu yükseltti. İdlip'teki El Nusra varlığını bahane ederek "operasyon" sinyalleri veren ABD, hamiliğini yaptığı PYD'ye silah desteğini sürdürüyor. Rakka'da DEAŞ'la mücadele maskesiyle gönderilen rekor sayıdaki silahların önemli bölümü, PYD'nin kontrolündeki Afrin'e sevk edildi. ABD ve PYD'nin hedefi, İdlib'i Suriye'nin Kuzeyi'nde oluşturulması planlanan terör koridoruna dahil etmek.
Türkiye'nin ulusal güvenliğini ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden gelişmeler üzerine, TSK, Kilis-Afrin sınırındaki önlemleri üst seviyeye çıkardı, bölgeye ağır silahlar ve yeni birlikler sevk edildi.Askeri konvoylar bölgeye ulaşarak sınır hattında konuşlandı.
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait İHA'lar da, kesintisiz uçuşlar yaparak bölgedeki her türlü hareketliliği anında tespit ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölgedeki gelişmelere ilişkin yaptığı son açıklamada, Türkiye'nin hassasiyetini ve kararlılığını ortaya koymuş "Fırat Kalkanı ile terör projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmekte kararlıyız" diyerek, hem bölgedeki terör örgütlerine ve hem de başta ABD olmak üzere bu örgütleri destekleyen ülkelere net mesaj vermişti. Sınır hattında olası tüm senaryolara karşı hazırlıklarını tamamlayan Türkiye, ulusal güvenliğimize yönelik tehditler ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda ağırlığını sürdürüyor.
Rakka çevresinin DEAŞ’tan PKK’ya devir teslim töreninin bitmesi sonrası buradaki teröristler ‘Afrin’e’ yönlendiriliyor. PKK/PYD’lilere uzun bir süredir Suriye kuzeyinde destek veren ‘komünist’ örgütler de CIA’nın acil emriyle soluğu Afrin’de alıyor.
Başta DHKP-C ve MLKP olmak üzere Türkiye’ye karşı Pentagon-PKK’nın safında birleşen terör örgütleri, Afrin tahkimatına hız verdi. Kendilerini ‘DHKP-C Özel Kuvveti’ ya da ‘Acilciler Özel Kuvveti’ olarak tanımlayan terör grupları, hem Afrin’i muhaliflere karşı savunmak hem de sözde el-Kaide tehlikesine karşı İdlib’e saldırmak üzere Pentagon’dan emir bekliyor. 2016 yılının mart ayında muhaliflerin nokta operasyonuyla öldürülen ve ‘aslında hayatta olduğu’ yönünde iddialara rağmen o günden buyana ‘canlı görüntü’ veremeyen Mihrac Ural’ın örgütü Mukaveme-i Surî de (Acilciler/THKP-C), sözde Afrin kantonunun savunması için bölgeye bine yakın terörist yolladı.
PYD-YPG açık bir şekilde PKK'nın Suriye örgütlenmesi olduğu ve bunu ortaya koyan yüzlerce fiili delil bulunmasına rağmen inkar çabasında olan ABD, kendisi için küçük de olsa tehdit gördüğü İdlib'deki El-Kaide ile geçmişte ilişki içinde olan grupları Türkiye'ye hedef olarak dayatıyor.
ABD'nin verdiği destekle küstahlaşan terör örgütü PYD'nin sözde başkanı Salih Müslim'in son açıklaması ise Suriye'yi parçalama planını bir kez daha deşifre etti. Müslim, terör örgütünün yayın organına yaptığı açıklamada, terör koridoru planının önünde engel olarak gördüğü ÖSO'nun kontrolündeki Azez'i de kapsayan bölgede sözde yeni bir kanton ilan ettiklerini duyurdu.
Tahran'da hafta içinde yapılan Astana'ya hazırlık toplantısında, "İdlib" konusu görüşüldü ve Türkiye-Rusya-İran arasında mutabakata varıldı. ABD-PYD işbirliği ile Suriye'de oluşturulmak istenen terör koridoruna Astana Zirvesi'nde "dur" denilecek. Bir önceki Astana Zirvesi'nde verilen, "İdlib'in çatışmasız bölge kapsamına alınması" kararının, ay sonunda toplanacak zirvede uygulamaya geçirilmesi bekleniyor.
Türkiye kendisine gündem dayatılmasına izin vermeyerek Rakka operasyonunun bitmesinin ardından artık beka tehdidi haline gelmiş PYD-YPG'ye odaklanmalı ve sonuç alıcı hamleler yapmalı. ABD, Kürt grupların yardımıyla Suriye'nin toprak bütünlüğünü parçalamak istiyor. Bu planın en büyük göstergesi ABD Yönetiminin Kürtlere yaptığı silah yardımıdır. Bu ihanet daha fazla devam etmemeli. Türkiye bölgenin güvenliği için gerek çaba ve müdahaleyi yapmakta gecikmemelidir.