Proje yapmayı benimsemiş, çalışma biçimi hâline getirmiş ve hatta yorucu yanlarına rağmen eğlenceli hâle getirmiş olan çocuklar her geçen gün çoğalıyor. Onları fark eden öğretmenler, Türkiye’nin her tarafında kendilerini daha fazla göstermeye başladılar. Bu duruma seviniyorum.
 Ne mutlu o öğretmenlere ki; öğrencilerinin eğilimlerini, yatkınlıklarını, ilgilerini, yeteneklerini gözlemleyip keşfediyor ve onların isteklerini dinleyip yönelimlerini sağlıklı biçimde destekliyorlar.
Ne mutlu o öğretmenlere ki; her öğrencisi için bir şeyler tasarlıyor, onlara özgü etkinlikler geliştiriyor ve hem okul içinde hem de okul dışında onları aktif kılıp canlılıklarını koruyor. Bunun için zaman ayırıyor. O öğrencilerin meraklarını canlı tutuyor ve meraklarını gidermelerine yardımcı oluyor. Fazladan vakit ayırabiliyor ve özverisini hiç kaybetmiyor.
Böylesi fedakâr öğretmenlere ihtiyacımız öyle fazla ki; fedakârlığını yansıtan her öğretmenle bir başka umut doğuyor içimde, mutlu oluyorum. Öğrencilere projelerinde rehberlik yapan öğretmenler de böyle fedakârdırlar, öyle de olmalılar. Özel ilgiyle ve özveriyle çalışmalılar. Onlara rastlamak heyecan veriyor.
Öğrencilerin erken yaşta proje tabanlı çalışmalarla meşgul olması ve vakti geldiğinde de o çalışmalarını sergilemesi, yarışmalara katılması faydalı çalışmalardır. Çok farklı kurum ve kuruluşların düzenlediği proje yarışmaları adı altındaki faaliyetler, öğrencilerin projelerini paylaşmaları ve birbirleriyle tanışıp proje fikirlerinden haberdar olmaları bakımından güzel ortamlar sunmaktadır. Özellikle TÜBİTAK tarafından düzenlenen yarışmalar büyük oranda kurumsallaşmış, gelenekselleşmiş ve ülkenin bütünü tarafından görünür hâle gelmiştir.
Bu yarışmalardan TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması isimli program bu sene 15’inci kez düzenlendi. Bu program, daha ortaokul düzeyindeki öğrencileri temel fen ve sosyal bilimler ile uygulamalı bilim alanlarında çalışmalar yapmaya özendiren bir programdır. Teşvik edici özellikleriyle öğrencilere yön veren bu program, çocukların güncel bilimsel gelişmelere katkı verebileceklerini fark etmelerini sağlayıcı ve onlara özgüven verici nitelikler de taşıyor.
TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığınca düzenlenen yarışmada; Biyoloji, Coğrafya, Değerler Eğitimi, Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Teknolojik Tasarım, Türkçe ve Yazılım alanlarında projeler yarıştırılıyor. Ortaokul öğrencilerinin bu on alanı erken yaşta tanımaları, gelecek için hazır bulunuşluk düzeyi yüksek çocukların çoğalmasına katkı verecektir.
TÜBİTAK 2204 – B programının resmî sayfasında paylaşılan bilgilere göre; Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması için 3.089 farklı okuldan 10.819 kız ve 7.973 erkek olmak üzere toplam 18.792 öğrencinin yer aldığı 15.674 proje başvurusunun bu yıl değerlendirme sürecine alındığı anlaşılmaktadır (Önceki sene yarışmaya 3.123 farklı okuldan 11.446 kız ve 9.514 erkek olmak üzere 20.960 öğrencinin hazırladığı 15.661 proje başvurusu alınmıştı.).
Rakamlar sevindirici gözükmekle birlikte, yarışmaya katılan okullar bazında okul başına ortalama 5 proje düştüğü görülmektedir. Dolayısıyla başvuru yapılabilecek on farklı alan dikkate alındığında, proje üretme kapasitesi olan başvuru sahibi okullarda, bütün alanlardan başvuru yapılabilmesi yönünde bir çalışma gerçekleştirilmesi yerinde olacaktır. Bu nokta iyi analiz edilmelidir, diye düşünüyorum.
Program uygulama sürecinde, proje başvuruları önce bölgesel olarak ön değerlendirmeye alınmış ve seçilenler 12 bölge merkezinde (Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, İstanbul Asya, İstanbul Avrupa, İzmir, Kayseri, Konya, Malatya, Samsun ve Van) yarışmaya dâhil edilmiştir. Pandemi sebebiyle bu sene çevrimiçi olarak 15-16 Haziran 2021 tarihlerinde düzenlenen bölge yarışmalarına katılması uygun bulunan 1.453 projeden, bölge değerlendirmeleri sonucunda 204 proje finalist olarak belirlenmiş ve proje sahipleri 1-2 Eylül 2021 tarihleri arasında projeleri ile final değerlendirmesine katılmıştır.
Ancak finalist olarak her ilden proje çıkmamış ve bu sene final yarışmasına 60 ilden proje kalmıştır. Bu illerden de toplam 155 farklı okuldan katılım olmuştur. Bütün illerden iyi projeler çıkması için çalışmalar yapılması yerinde olacaktır. Final yarışması sonucunda 204 projeden 10’u birincilik, 20’si ikincilik, 30’u üçüncülük ve 30’u teşvik olmak üzere toplam 90 projenin sahibi olan 133 öğrenci ödül kazanmıştır. Ödül alan 90 projenin 68 tanesi devlet okulundan, 22 tanesi ise özel okullardan gelen projelerdir.
Elbette ödül sahibi olmak sevindiricidir. Bununla beraber, bu yarışmalarda ödül alamamak başarısızlık olarak görülmemelidir. Bunlar teşvik edici ve bana göre “beğeni ödülü” olarak görülmelidir. O sebeple ödül alamayan okulların, öğretmen ve öğrencilerinin başarısızlık hissiyle değil, yeni şeyler öğrenmenin, farklı çalışmaları görmenin ve böylesine heyecanlı süreci yaşamanın mutluluğu ile okullarına dönmeleri doğru olanıdır.
Doğaldır ki; derece elde eden okullar, öğrenciler ve öğretmenleri çeşitli platformlarda mutluluklarını paylaşmaktalar ve çevrelerindeki insanlara motivasyon kaynağı olmaktadırlar. TÜBİTAK’ın yarışma programları ülkede önemli derecede karşılık bulmakta ve yansımaları görülmektedir. Hangi düzeyde olursa olsun derece yakalamış olmak mutluluk ve umut kaynağıdır. Anadolu’nun farklı köşelerinden gelen haberler ulusal medyada yer almaktadır. 
TÜBİTAK 2204 – B program ile ilgili olarak TÜBİTAK tarafından paylaşılan veriler, üzerinde değerlendirme yapılmaya değer niteliktedir. Bu sene, 15. Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması final aşamasında derece alan projelerin bölgelere göre dağılımı incelendiğinde, ilk sırada 12 proje ile Konya Bölgesi, ikinci sırada 11 proje ile Kayseri ve üçüncü sırada 9 proje ile Ankara Bölgesi yer almaktadır. İlk üç bölgenin coğrafi olarak İç Anadolu Bölgesi’nden olduğu görülmektedir. Projelerde kalite kaygısı taşındıkça ve rehberlik niteliğinde destekleyici çalışmalar yapıldıkça bu dağılımda farklılıklar olabilecektir.
Bu bölgelerin illere göre dağılımına baktığımızda, Konya Bölgesi’nde 7 tane Antalya, 2 tane Afyonkarahisar, 2 tane Isparta ve 1 tane Konya’dan gelen projeler, Kayseri Bölgesi’nde 4 tanesi Kayseri’den, 3 tanesi Yozgat, 3 tanesi Sivas ve 1 tanesi de Niğde’den gelen projeler; Ankara Bölgesi’nde 8 tanesi Ankara’dan ve 1 tanesi de Kırıkkale’den gelen projelerin olduğu anlaşılmaktadır.
Derece alan projelerin illere göre dağılımına baktığımızda, ilk beş sırayı 10 ilimiz oluşturmaktadır ve bunların sıralaması şu şekildedir; 8 projesi dereceye giren iller Ankara ve İstanbul birinci sırada, 7 projesi dereceye giren Antalya ikinci sırada, 6 projesi derece alan İzmir üçüncü sırada, 4 projesi derece alan Erzurum ve Kayseri dördüncü sırada ve 3 projesi derece alan iller Adana, Balıkesir, Sivas ve Yozgat ise beşinci sırada bulunmaktadır.
Bu iller içerisinde imkânların kısıtlılığı, coğrafi özellikleri ve yerleşim yerlerine bağlı zorlukların yoğunluğu, kalkınmışlık düzeyi gibi çeşitli boyutları ile kıyaslama yapıldığında Yozgat dikkat çeken bir noktada gözükmektedir. Yozgat; Sivas ve Kayseri ile aynı bölgede yer almaktadır. Üçü de bir birine komşu olan illerdir. Benim de çalışmakta olduğum ve ikamet ettiğim il olması, proje konusundaki etkinliklerim sebebiyle bu bölge ve Yozgat üzerinde biraz daha durmak isterim. İrdelemeye ve dikkat çekmeye değer noktalar olduğunu düşünüyorum.
Türkiye finali için her bölgeden 17 proje davet edilmiştir. Kayseri Bölgesi’nden final için davet edilen bu projelerin bölgedeki iller bazında dağılımı ise 6 tanesi Sivas, 4 tanesi Kayseri, 4 tanesi Yozgat, 1 tanesi Aksaray, 1 tanesi Nevşehir ve 1 tanesi de Niğde şeklindedir. Finalde Kayseri’den giden bütün projeler derece almıştır ve bölge için iyi bir dereceye sahiptir. Niğde’den giden 1 proje de derece almıştır. Sivas’tan giden 6 projenin 3 tanesi derece almış %50 düzeyinde final derecesi yakalamıştır. Yozgat ise finale giden 4 projesinden 3 tanesiyle derece alarak %75’lik bir final derecesine ulaşmıştır. Aksaray ve Nevşehir’den giden projeler finalde derece alamamışlardır. Yozgat’ın derecesi dikkate değer düzeydedir ve artırılması için ek çalışmalar da yapılmalıdır. Aksi hâlde bu düzeyin gerisine düşebilir.
Finalde 6 projesinden 1 tanesi ikincilik ve 2 tanesi üçüncülük elde eden Sivas, proje sayısını yüksek tutmaya çalışan ve bu yönde özel çaba gösteren bir ildir. Bölgeden finale gitmeye hak kazanan 17 projeden en fazla sayıya sahip olan Sivas, bölgede yarışan projeler arasında 7 alanda 11 ödüle sahip olmuştu. Sivas’ın bölgedeki bu başarısında etkili olan faktörlerden birisinin başvuru sayısındaki yüksekliğin olduğu düşünülebilir. Bölgedeki toplam 388 proje başvurusundan 145 tanesi Sivas'tan yapılmıştır. İkinci sırada Kayseri gelmekte ve 94 proje ile yer almaktadır. Yozgat ise 56 proje başvurusu ile bölgede üçüncü sırada başvurusu olan ildir. Kalan başvurular ise diğer illere aittir.
Kayseri bölgesi için Türkiye finalinde dereceye giren projelerin alanlara dağılımına baktığımızda; Fizik, Matematik, Teknolojik Tasarım ve Yazılım alanlarından ikişer proje dereceye girmiştir. Coğrafya, Kimya ve Türkçe alanlarından birer proje derece almıştır. Fakat Biyoloji, Değerler Eğitimi ve Tarih alanlarından herhangi bir derece alınamadığı görülmektedir. Bölge için derece alan projelerin tematik alana göre dağılımı incelendiğinde; Malzeme ve Nanoteknoloji, Algoritma / Mantıksal Tasarım, Siber Güvenlik, Tarım ve Hayvancılık Teknolojileri, STEAM (Fen - Teknoloji - Mühendislik- Sanat- Matematik), Akıllı Ulaşım Sistemleri, Giyilebilir Teknolojiler, Robotik ve Kodlama, Dil ve Edebiyat temalı konuları içermektedir. Bu bölgede bu alanlarda nitelikli yeni projelerin çoğaltılması ve diğer alanlara da yaygınlaştırılması yönünde yeni stratejiler belirlenmelidir. Türkiye genelinde ilk 5 sırayı oluşturan tematik alanların derece alan projelerdeki dağılımı ise Kültürel Miras, Algoritma / Mantıksal Tasarım, Uzaktan Eğitim, STEAM (Fen - Teknoloji - Mühendislik- Sanat- Matematik), Robotik ve Kodlama şeklinde sıralanmaktadır.
Kayseri Bölgesi’nde derece alan projelerin okullara göre dağılımı ise; Sivas Bilim ve Sanat Merkezinden 3 proje, Kayseri Osman Kavuncu Ortaokulundan 2 proje, Yozgat Fatma Temel Turhan Bilim ve Sanat Merkezinden 2 proje ve Kayseri Çetin Şen Bilim ve Sanat Merkezi, Kayseri Kadir Has Ortaokulu, Niğde Mehmet Güleç Ortaokulu ile Yozgat Boğazlıyan Bilim ve Sanat Merkezinden birer proje şeklindedir. Bilim ve Sanat Merkezlerinin (BİLSEM) etkisi de açıkça görülmektedir. Bu kurumlarda proje tabanlı çalışmaların daha yoğun hâle getirilmesi ve akademik camia ile iş birliklerinin çoğaltılması mutlaka göz önüne alınmalıdır.
BİLSEM’lerin TÜBİTAK programlarında daha aktif olması gerekir. Bu kurumlar için destekleyici eğitim etkinlikleri, öğretmen, öğrenci ve veli düzeyinde yaygınlaştırılıp çoğaltılmalıdır. 15. Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması final aşamasında derece alan projelerin okullara göre dağılımı incelendiğinde; 3 proje ile derece alarak ilk sırada yer alan iki kurum BİLSEM’dir (Adana Bilim ve Sanat Merkezi ile Sivas Bilim ve Sanat Merkezi) ve yine 2 projesi derece alan 10 okuldan 6 tanesi BİLSEM’dir. Dolayısıyla ortaokul düzeyinde proje tabanlı çalışma yapmayı özendirmede bu kurumlar öncü rol oynamaya devam edeceklerdir.
Derece alan projelerin 55 tanesi bireysel, 27 tanesi de çift kişilik takım ve 8 tanesi de üç kişilik takımlarla hazırlanmış projelerden ibarettir. Takım çalışmalarını özendirmek ve bu yönde öğrencilerin becerilerini geliştirmek için yeni yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiği de açıkça görülmektedir.
BİLSEM’lerin katkısı ve kısmen de olsa kırsal kesimden gelen projelerin de yer alması bakımından bu sene dikkatimi çeken Yozgat için bazı noktaları tartışmaya değer görüyorum. Yozgat’tan bir proje geçen yıl Türkiye finalinde derece almıştı. Geçen yıl finalist olarak belirlenen 180 proje, 26-27 Kasım 2020 tarihleri arasında çevrimiçi olarak final değerlendirmesine katılmıştı ve 14. Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında Yozgat Fatma Temel Turhan Bilim ve Sanat Merkezinin o zaman 8. sınıf öğrencisi olan Ömer Utku Ünal Matematik Alanında Türkiye ikincisi olmuştu. Şimdi İzmir’de görev yapmakta olan danışman öğretmen Erhan Koç'un öğrencilerle özel olarak ilgilendiğini yakinen biliyorum. O zamanlar farklı projeler yapmak içinde çaba gösteren bir öğretmendi. Aynı zamanda görev yaptığım Yozgat Bozok Üniversitesinde yüksek lisansını da yaparak kendisini geliştiren dinamik bir kişiydi. Aynı çabasını gittiği İzmir’de de devam ettireceğine inanıyorum.
Yozgat BİLSEM’den 2018 yılında 12’ncisi düzenlenen yarışmada da Türkiye finaline çıkan öğrenci olduğunu hatırlıyorum. Kayseri bölgesinde, kurumun öğrencisi İbrahim Orkun Koçak, Değerler Eğitimi alanında bölge birincisi olmuştu. BİLSEM öğretmenlerinden Alper Koçak’ın danışmanlığında yürütülen proje motivasyon kaynağı olmuştu.
Bu sene Yozgat BİLSEM finale katıldığı 2 projesi ile derece elde etmiştir. Kurumun öğretmenlerinden Figen Kasap’ın danışmanlığında finale kalan Zeynep Ateş, Fizik alanında üçüncülük derecesi ve Öğretmen Gamze Mete’nin danışmanlığında finale kalan öğrenci Ömer Utku Ünal bilişim alanında ikincilik derecesi elde ettiler. Bu öğretmenlerimizin proje tabanlı çalışmalarda yüksek motivasyona sahip olduklarını ve farklı etkinlikleri de takip ettiklerini biliyorum.
Derece elde eden diğer bir proje de Boğazlıyan BİLSEM’den çıkmıştır. Yozgat’ta bir tanesi şehir merkezinde, bir tanesi Sorgun ve bir tanesi de Boğazlıyan’da olmak üzere üç BİLSEM hizmet vermektedir. İlçelerdekiler kısmen daha yeni kurumlar olmasına ve kırsaldan gelen öğrencilere de hizmet vermesine rağmen proje konularında ivmelenecek gibi gözükmektedirler.
Boğazlıyan BİLSEM’den finalist olarak yarışmaya katılan 5’inci sınıf öğrencisi Muhammed Kaygısız aynı zamanda Çayıralan İmam Hatip Ortaokulu öğrencisidir. Bu okul, Çayıralan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün daveti üzerine 12 Kasım 2020 tarihinde düzenlediğimiz “Çayıralan Bilim Söyleşileri” etkinliği kapsamında ziyaret ettiğim okullardan birisiydi. Yine öğrencinin projesine danışmanlık yapan Fen Bilgisi Öğretmeni Samet Cengiz’in görev yaptığı Uzunlu Cumhuriyet Ortaokulunu “Köyde Okuma Etkinlikleri” kapsamında 23 Mart 2021 günü ziyaret etmiştim. Özverili ve heyecanla işler yapmaya çalışan, yeniliklere açık bir öğretmenimizi daha yakından tanımaktan dolayı mutlu olmuştum. Böylesi güzel örneklerin çoğalması lazım diye düşünüyorum.
Benzerlerinden farklı çalışmalar ortaya koyan insanlardan insanlık da çok şey kazanmıştır. Anadolu’da öğrencilerin ve ailelerinin, özellikle kırsal kesimlerde yaşanan garibanlığını ve buna bağlı acılarını bilen her öğretmen değerlidir. Mutlaka bulunduğu yere katabileceği bir değer vardır. Taşımalı olarak bir köyden bir başka köye giderek eğitim alanlar, mevsimlik işçi olarak farklı şehirlere giden aileler ve onların çocukları, okula devam bakımından hep bir mağduriyet içinde yaşayan insanlar öyle unutulacak şeyler değildir. İşte bunların bilincinde olan saygın öğretmenler çok değerlidir.
Aklı en iyi şekilde kullanmak; fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek; riskleri en iyi şekilde kritik etmek; toplumu ve ülkeyi ilgilendiren sorunların başında eğitimin yattığını da bilmek lazım. Her nerede olunursa olunsun, ister büyük bir şehirde, ister ücra bir köy okulunda her zaman yapılacak güzel ve olumlu işler vardır. Bunun bilincinde olmak lazım.
İfade etmeye değer bir örnek olarak gördüğüm bir çalışma ise Kayseri Bölge Finaline davet edilmiş olan Sarıkaya Hisarbey Ortaokulu öğrencisi Habib Bahar ve Emirhan Ekinci’dir. “Köyde Okuma Etkinlikleri” kapsamında 9 Ekim 2020 tarihinde gittiğim Hisarbey Köyünde genç öğretmenlerimizle tanışmıştım ve bu öğrencilerin danışman öğretmeni Saniye Erdem’in yapmaya çalıştığı özgün ve örnek çalışmaları görmüştüm. Çabası artarak devam edecek ve çoğalacaktır diye ümit ediyorum. Köylerden de projeler çıkmalı ve bir gün Türkiye finallerinde derece elde edebilmelidir. Eğer gerekli gayreti ortaya koyarsak başarılar hiç de uzakta değildir.
Bu tür yarışmaların, illerdeki proje tabanlı çalışmaların, gelişim süreçleri ve mevcut durumları gerçek veriler üzerinden analiz edilmelidir. Bu yazıda bulunduğum bölgeye dair kısmen bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Her üniversite ve özellikle bulunduğu çevreye dair duyarlılığı olan akademisyenler bunu iş edinmeliler, dert edinmeliler.
İl Milli Eğitim Müdürlükleri, akademisyenlerle işbirliğini sembolik düzeyde bırakmamalıdır. Yerel yönetimlerin duyarlılığı ile her il ve çevresinde oluşacak ekosistemin olumlu yansımalarını proje yarışmalarında da açıkça görmek mümkündür. Bütün meselenin, inisiyatif sahiplerinin az biraz gayret göstermesine bağlı olduğunu düşünüyorum. Sizin ve bizim, küçük ama doğru dokunuşlarımızı ve adımlarımızı bekleyen öylesine çok “projeci çocuk” var ki, gecikmek kayıptır ve dahi ayıptır!