DENİR Kİ, 'Bu memlekete bir paslı çivi çakandan Allah razı olsun!..' Ama çakılan o paslı çivinin vermiş olduğu zararları ortadan kaldırma mücadelesi bir sonraki nesillere miras olarak kalır. Yozgat'ta birden fazla örneği var. Tarihi Çapanoğlu Büyük Cami karşısındaki Ticaret Merkezi, Tol Çarşı, Abide İşhanı bugün gözle görülebilen 'Paslı çivi' örnekleri...
Mesele bir çividen ibaret olmadığını anlamadığımız süre içerisinde sorunlarla boğuşmak 'kaderimiz' haline gelir. Bir çivi çakılmak istendiğinde, onun bugünden yarına neleri getirip, neleri nasıl götüreceğinin hesabının da yapılması gerekir. Eğer bu hesap yapılmadan çakılan çivi 'paslı' olmasada zarar verir, yarınları gelecek nesillere zindan eder/ediyor...
Yozgat'ın şehir hafızasında yeri olan 'Sırasöğüt, Eskipazar, Tuzkaya, Nohutlu, Çamlık, Şekerpınar' isimlerini yok eder, 'modernleşme!' adına yeni isimler koymaya kalkarsanız, dünü hafızadan silmiş olursunuz. Tıpkı Cumhuriyet döneminin ilk hastane binasını yıkarak, şehrin  yataklı tedavi anlamındaki hafızasını Şehir Hastanesi'nin açılışına taşıdığınız gibi. Bir kaç yıl sonra üniversiteye giden veya mezun olan öğrenci 'Yozgat'ta yataklı tedavi hizmetlerine Ocak 2017 yılında başladı!' veya hastanenin resmi açılışını vererek, bir yanıt verdiğinde 'alay konusu' olursunuz...
Toplum olarak 'gökten yağanı' kabul ederiz. Müdahale şansımızın olmadığını biliyoruz. Ama gökten yağanın bize verebileceği zararı bilerek, gerekli önlemleri almadığımızda gökden yağan ile birlikte vermiş olduğu zararı da 'kader' diye savuşturur, kendi çizdiğimiz bu çizgiden bizden sonraki nesillerin de gitmesine vesile oluruz. Değiştirmek istediğiniz de çakılan o paslı çiviyi yerinden kolay kolay sökemezsiniz...