BUGÜNKÜ yazımızda DP, ANAP, RP ve AKP nin ortak özeliklerinden bahsedeceğim. 
Demirel’in Adalet ve Doğru Yol Partileri bunların dışında tutulmalı. Demirel’in başında olduğu partiler Liberal düşünceye sahip, uygulamaları liberal, inançlara laiklik ölçüsünde, zaman zaman da olsa da milliyetçi söylem ve uygulamaları olan bir partidir. Millet unsuruna karşı değildir. Türklük düşüncesine karşı mesafeli değildi. Demirel zamanında da milliyetçiler çok sıkıntı çektiler ama bu sıkıntı partinin politik çizgisinden değil görevde olan kişinin düşünce çizgisinden kaynaklıdır.
Demokrat Parti, CHP zihniyetinden geçişi temsil eden bir partidir. Sağ zihniyetlidir. Kurucuları CHP’den ayrıldılar. İktidarları döneminde çok önemli olumlu gelişmelere de bir o kadar da olumsuz gelişmelere imza attılar.
Ekonomi bunlar zamanında canlandı, dar gelirliler ve köylülerimiz, Menderes zamanında rahat nefes alarak toplumda hak ettikleri yeri aldı. İnsan hakkı düşüncesi, hürriyetlerin genişlemesi bunların ilk beş yıllık dönemine rastlar.
Demokrat Parti bu olumlu hizmetlerinin yanında tarihte iz bırakan olumsuz icraatlar da yapmıştır. Demokrat Parti'nin yanlışları veya bu millete zarar veren hatalarının çoğunda sağ zihniyet içinde addedilen ANAP, RP ve AKP de yapmıştır, yapılmaktadır da.
Menderes Said-i Nursi tarafından desteklenmiş, onlardan oy almıştır. Oy aldığı yere borçlu oldukları içinde taviz verdiler. Menderes 19 Ekim 1958 de Said-i Nursi’nin Emirdağ’da ki evine ziyarete gitti, yeşil bayrak açılarak karşılandı. Aynı işi Necmettin Erbakan’da başbakanlık makamında Cemaat şeylerine yemek vermiş, onları toplum gözünde aklama gibi bir eylemin içine girmiştir. Aynı yolu Özal’da takip etmiş, oda tarikat cemaat la çok yakın mesai içinde olmuştur. AKP de aynı yolu deneyerek cemaatlerle çok yakın oldu, destekledi zarar gördükleri zaman da aldatıldık diye her şey kapatıldı. Devletin kozmik odasına FETO’nun planları dâhilin de iktidarın onayı ile girilmiş, devletin gizli bilgileri dışarıya sızmış olmalı ki, zamanın Genelkurmay Başkanı o bilgilerle birçok fazla vatan evladının canından olduğunu açıklamıştır.
Amerikancı politikalar söz konusu bütün partilerde mevcuttur. Demokrat Parti NATO’ya katılmada adına yüzlerce Mehmetçiğimizin şehit verilmesine sebep olan Kore savaşına katılmıştır. Turgut Özal’da ABD destekli iktidar elde etmiş, cemaatlerle yakın olmuş, Irak’ın bu günkü haline gelmesine dolaylıda olsa destek vermiştir.
Bu üç partinin de ortak olduğu noktalarda biride Fener Rum Patrikhanesiyle ilgili yaptıklarıdır. Lozan anlaşmasın göre İstanbul’da bulunan Fener Rum Patrikhanesi başına T.C. vatandaşı birinin getirilmesi gerekirken ABD’den uçakla gönderilen Athenagoras’ın getirildi. Başbakan Menderes’te onu ziyaret etti. (5 Haziran 1952).
Buna benzer hata AKP hükümeti zamanında yapıldı. Fener Rum Patrikhane’sinin başı Ukrayna Rum Kilisesine patrik atadı. Lozan’ı delmesine İktidar tepkisiz kaldı.
ANAP zamanında Türkiye’nin adı değiştirilerek Anadolu Cumhuriyeti olması düşünüldü ama başarılamadı. Bunu Özal’ın kardeşi Korkut Özal açıkladı.
Her üç iktidar zamanında da Yabancı sermaye teşvik edildi. Ve Atatürk büstlerine saldırı fazlalaştı.
AKP iktidarı zamanında Savunma sanayimiz güçlendirildi, yeni silah ve mühimmatlar ordumuza teslim edildiği gibi olumlu icraatlarının yanında telafisi mümkün olmayan yanlışlarda yapıldı. 
PKK’ya açılım adı altında taviz verildi.
Özelleştirme adı altında ANAP döneminde başlayan stratejik kurumlar satıldı, devletin 97 yıllık birikimi elden çıkarıldı. 
Halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede ülkeyi Müslümanlar yönetmeli, dini kabuller ön de olmalı, inanç, itikat, uygulama bu doğrultuda olmalı dendi. 
Buna doğrultuda iktidarlar iş başına geldi. Bu görüşe ve uygulamaya rağmen ülkede saydıklarımın hepsiyle ilgili kargaşa yaşanıyor.  
Ülke olarak millet olarak ta ekonomik, siyasi, sosyal kültürel, ahlak, inanç, itikat durumumuz da ortada. 
1944 de büyük yıkım yaşayan Almanya,  Atom bombasıyla bir kaç şehri yerle bir olan Japonya ile durumumuz karşılaştırıldığında nasıl bir sonuç çıkıyor?
Geliştikse hangi alanda geliştik?
 Gelişmedi isek bünyeye uygun yöneticilerin yönettiği söylenilen bir ülkede neden gelişemedik?
Açlık sınırının altında kaç milyon insanımız var? Neden?
Üniversite bitirmiş iş arayan, morali sıfırın altında ne kadar gencimiz var?
Kültürel, siyasi, sosyal ve ekonomik alanda neden dökülüyoruz?
Yıllardır bünyeye uygun bir Eğitim sistemi ortaya konabildi mi?
Bunları yazınca sol zihniyette kendine bir pay çıkarmamalı, kısada olsa onların dönemlerin de yaşandı bunlarda farkları yoktu. Bir fark var Marksistlerle yoldaş olup milliyetçi kıyımı yapmalarıdır.
Ve sonuç
a)-1938 Büyük önderin ölümüne kadar geçen süre Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş dönemi idi. Buna rağmen önemli yatırımlar, sosyal, ekonomik ve kültürel atılımlar bu dönemde yapıldı.
b)-Ülkemizi idare eden iktidarların hepsinin ülkeye yaptığı büyük hizmetler inkâr edilemez.
c)-Ve ayrıca aynı iktidarlar iyi hizmetlerinin yanında, zaman zaman devletin bünyesinde derin tahribat yaptılar, telafisi zor zararlar verdiler.
d)-Sağ ve sol zihniyetteki iktidarların hemen hemen hepsi Türklüğe, Türk milletine ve Türk milliyetçiliğine sıcak bakmadılar.(Hükümet politikası olarak).
e)- Şimdiye kadar yönetenler başarılı olsalardı Türkiye’de işsizlik, sefalet, fakirlik, ülkenin yeterince güçlenmemesi olmazdı.
f)-Şimdiye kadar milliyetçi düşünce ve fikre sahip bir partide tek başına devlet yönetmedi. Yönettirse ne kadar başarılı olunur merak ediyorum.
Mahmut Esat Bozkurt’un şu sözünü çok önemserim. “Bu memleketi Türkler korurdu, bu memleket için Türkler ölürdü ama memleketin nimetlerinde Türk olmayanlar istifade ederdi” der.
Türk olmak, Türk gibi düşünmek, Türk gibi inanmak, Türk gibi hareket etmek, Türk gibi fedakâr ve cefakâr olmak zorundayız. 
Türk gibi yaşamak, düşünmek, Türk gibi hareket etmek içinde töre, akıl ve hukuk çok önemlidir
Töreli, akıllı, öngörülü, hukuk normlarının geçerli oldu düşünce sistemiyle hareket etmemiz dileği ile…