Hayatın göbek bağı çoktan kesildi biliyorum ve biliyorum sen gelmeyeceksin ama ben umut ediyorum “İPOTEK EDİP GÖZLERİMİ UZAKLARA” geleceksin diye hiç yummuyorum.
    Özledim be gülüm özledim.
    Sevgi ve öteki yarımla…
    Ve aşkın gözyaşları kirpiklerine değer. Dünya yansa umurunda değildir. Deli yangındır. “O” gitmiştir. Sen yüzüstü terkedilmişliğine, çıldırasıya susarsın.
     Nehirdir, çağlayandır kalbinin göz pınarları. Engel tanımaz yıkar geçer. Ne yapsan kâr etmez, ne gelirse önüne beraberinde sürükler. Yatağını kaybeden gözyaşların, okyanusun en sığ yerine gömülür ve bir daha iflah olmaz.
     Aşkın tarifsiz tadı, derin ve kalıcı ağrılar bırakır giderken sonra kalbin buna uzun süre alışamaz. Soğuktur terk edilmişlik, berbat hissettirir ve hep acıtır. Aşkın gözyaşları hep pusudadır, teneke çalsa başında hemen kirpiklerine yaslanır.
     Ağırdır büyük bir kentte tek başına yaşamak. Evvelce var olan tekliğe dayanma psikolojin, bu kötü direnişin rüzgârına dayanamaz.
     Bilmeseydi dudakların öpmeyi, saçların okşanmayı, tenin dokunulmayı ve bilmeseydi bütün bunları kalbin, emin ol çokluktan tekliğe dönüş psikolojisinde kalbin depremler yaşamazdı. Maalesef biliyorsun artık ve bu yeni hayatının ağır tecrübesi seni üzse de, ölümden beter etse de, bunu da bil; böylede yaşamaya alışacaksın.
     Bunca anlatmama, tecrübeme rağmen seni usumdan biran bile atamam ve yine ansızın sen gelirsin aklıma kimsesiz akşamlarımda. Dolar boşalır gözlerim. Balıkçı tekneleri boş gönül limanıma yaslanır ve ben gemisi batmış bir reisin, hüzün dolu yüzü olurum. Öyle ki, arkamda yaktığım gemilerim akılıma gelir. Düşlerimden düşerim sonra ve aklım çıkar kimsesizliğime.
     Ben tuttuğum bütün balıkları yaşamlarına bıraktım ve kan dolu gözlerimi kalpsizlere. Seneler evvel yaşam olan adım, şimdi kimsesiz bir gecenin koynunda, sıtmaya tutulmuş, hummalı bir acıyı perçinliyor çatlak dudaklarımda. Ve benim adım seninle yan yana değil artık. Anlıyor musun körpem çırpınışlarımı? Yaşamı arayışlarımı? Ah! Bu kimsesizlik, ah! bu sensizlik öldürüyor adamı.
     Özlemlerimiz vardı, iki dağdan kopup gelen ve iki dağın içinde sıkışan sonra yaralarımız vardı kalbimizde kapanmayan ama gözler vardı, gözlerin, her derde deva olan…
     Ayrılık akşamlarında hep hüzün demlenir ve ayrı kalanın burnunda burcu burcu öz sevdiğinin kokusu vardır. Şimdi türkü zamanı, kalbideki türküyü sana armağan ediyorum. Bütün gitmişliklere ve tükenmişliklere rağmen dinle lütfen…
     “Seni seviyorum…” 
    Bütün kalbim ve sevgimle; en ağır özlemimsin…