ESKİLERE çook eskilere gidelim. İslam’ın yeni yayıldığı o GÜL devri dediğimiz.
Asrısaadet dönemine kadar uzanalım. Zencilerin köle olarak alınıp satıldığı ve İslam’ın yayılışından sonra köleliğin kalkması o insanları da mutlu ediyordu çünkü… bir sürü köleler özgürlük belgelerini aldıktan sonra yurt yuva kurarak bir sürü haklara da sahip oluyorlardı.
'Kölelik kalktı' diye bilsekte bu yaşadığımız asırda kölelik kılıf değiştirerek bu günümüzde de halen devam ediyor…
Nasıl devam ediyor bunları zannediyorum sizler biliyorsunuz?... Burada onu anlatacak değilim.
Benim sizlere anlatacağım bu günün köleliği değil biraz önceki bahsettiğim çok eski kölelikle ilgili.
Bir ilim adamı ve Allah dostu olan bir bilge kişi insanlara ilimle bilimle ilgili bilgiler anlatıp yanına gelen misafirleri bilgileriyle aydınlatıp nasıl bir yaşam tarzı içinde olmaları gerektiğini, yığın yığın yanına gelenlere vaazı nasihat ta bulunuyordu.
Bir takım köleliği halen devam eden bazı insanlar birlikte toplanarak o ilim adamının yanına gidiyorlar:
-Efendim kölelik kalktı ya!… bizim köleliğimiz halen sürüyor. Sizden ricamız sohbetlerinizde bizim bu köleliğimizden de bahsedin de bizleri azat edip özgürlüğümüzü versinler.Ağalarımız sizleri sever ve dinlerler, dediler.
Oradan olumlu cevap alarak onlarda artık özgürlük planları yapıyorlardı.
Aradan haftalar ve aylar geçti bu ilim adamı ve Allah dostundan bu konuyla ilgili hiç bir ses seda yok.
Kölelerin kafaları karışmış, artık yerini bir anlayıp dinlemek yerine ön yargılar almıştı:
-Bu insanda ağalarımızın ve beylerimizin adamı. Beylerimizin ekmeğini yeyip suyunu içiyorlar, elbette ağalarımızı dinlerler, diye kendi kafalarına göre yorumlar yapıyorlardı.
Aradan geçen haftalar ve aylar sonra bu Allah dostu vaazı nasihatlerinde kölelikle ilgili sohbetler ediyor ve bir köle azat etmenin ne kadar sevap olduğunu bir bir anlatıyordu.
Sonunda vermek istediği mesajlar hedefini bulmuş yanına gelen o kölelerde çok özledikleri özgürlük belgelerini almışlar ve yerlerini yurtlarını kurarak özgür yaşamanın tadını çıkarıyorlardı.
Özgürlük çılgınlıklarına bir ara vererek birlikte toplanarak özgürlüklerinden kurtuluşuna vesile olan o Allah dostuna bu seferde teşekkür etmek için tekrar ziyaretine gittiler; aralarından seçtikleri bir kişi ne amaçla geldiklerini bir boncuk gibi sıra sıra dizdikten sonra kafalarındaki çok önemli o soruyu sordular:
-Efendim… kurtuluşumuza vesile oldunuz, sağ olun ama… neden bir yılı aşkın bekleyip daha sonra kölelikle ilgili sohbet ettiniz?.. diye sordular.
Daha önce olduğu gibi yanına gelen bu insanları dinleyen Allah dostu bilgeliğini konuşturarak onlara işin sırrını anlatmaya başladı:
-Bana ilk geldiğiniz ve sizleri dinledikten sonra kendime bir iş bularak para kazanmaya başladım. Aradan geçen bu zaman zarfında kazandığım paraları biriktirerek gidip bir köle satın aldım. Ve daha sonra bu köleyi azat ettim. Neden böyle yaptın… derseniz , çünkü köle azadı ile ilgili sohbetimi anlatırken beni dinleyenlerden biri çıkıp “efendim iyi güzel anlatıyorsunuz da sizin için hava hoş gün güzel. Azat edecek bir köleniz yok rahat rahat anlatıyorsunuz” diye bilirler. Onun için bende köle alacak param yoktu, çalıştım para kazandım gidip bir köle satın aldım ve daha sonra onu da azat ettim. Artık gittiğim her yerde ve yanıma gelenlerle artık kendimden emin… olarak rahatlıkla konuşa bilirdim. Bu yüzden kölelikle ilgili o konuşmamı yaptım, diyerek, taşı gediğine koydu.
Bu anlatılanların satır aralarındaki mesajları zannederim aldınız.
Bu yüzden anlatılanlarda olduğu gibi.
Ben hep diyorum.
Siz yaptığınız işe söylemlerinize ve daha da önemlisi kendinize güveninki. Başkaları da size güvensin.
Selam ve dua’larımla.