FANATİK olmak bana göre pek iyi bir şey değildir.
Bir futbol takımının koyu fanatiği olmak mesela.
Sonra bir siyasi partinin fanatiği olmak.
Parti ilkelerini ilahi buyruk gibi görmek…
Ülkemizde bunların örneklerini görmedik mi?
Çok kez gördük ve yaşadık, halen de yaşıyoruz.
Mesela adam ‘şehri altınla döşese yine oy vermem’ veya ‘maaşımı 20 bin liraya yükseltse yine oy vermem’ gibi fanatik cümleler kuruyor.
Dün bir benzerine denk geldim bir ortamda.
Şimdi gazetecilik de biraz böyle bir şey işte.
Senin işin gazetecilik ya devamlı araştırma, takip etme, sezme gibi işlerle meşgulsün.
Öyle olmasa birileri gibi Yozgat üzerine söz söylerken yolun darlığı, reklamın azlığı gibi basit meseleler üzerine cümleler kurarsın.
Neyse biz konumuza dönelim…
Fanatik vatandaş dedi ki “Başkan takımı eğer üst lige çıkarmazsa vallahi oyumu ona vermem”…
Dayanamadım sordum “Peki 2014’te vermiş miydin başkana oyunu?” diye.
O da cevap verdi: “Evet verdim, yine verecektim ama takım yenilir de çıkamazsa vermem”.
İşte siyaset yapmak ve siyasetçi olmak biraz da böyle zor bir durum…
Başkan bu takımı sahiplenmese, belediye bünyesine katmasa üzerine böyle bir tepki ve eleştiri almazdı.
Ya da dışarıdan destek sunacağını belirtse, her sene sezon öncesi belediye olarak 100 bin, 200 bin tutarında bir para vereceğini duyursa sorumluluktan kurtulmuş olurdu.
Ama bunun yerine takımı sırtlanmayı, zor olanı başarmayı hedefledi Kazım Başkan…
Şüphesiz takımı üst lige çıkarırsa şahsi olarak popülaritesi de artacaktır.
Ama düşünün iki maç kaybettiğiniz de ise size oy vermeyeceğini söyleyenler dahi ortaya çıkıyor.
Yazının başında da söylediğim gibi aşırı fanatiklik pek de faydalı bir şey değil.
Temennim inşallah Yozgatspor üst lige çıkar da hepimiz ortak hedefe ulaşmış oluruz.
LAFTAN İBARET
Bazı iş, işlem ve icraatlar sadece laftan ibaret.
Ötesi yok.
Samimiyetten uzak.
Netice?
Kısır döngüden kurtulamayan bir şehir…
Mesela, Osmanlı torunu vurgusu yapanların tarihi binalar için yıkım kararı alması.
Mesela, sorunun çözümü için alınan karar ve uygulamalardan bol gelir elde edilince işin keyfiyete dönüşmesi.
Yozgat’ta örnekleri çok ve zaman zaman bu tür durumların detayına inerek anlatmaya çalışıyorum.
Mesela biz tarihi yapının yıkılmasına seyirce kalıyor ve göz yumuyoruz ama akabinde sosyal medya hesabımızdan tarihi Yozgat fotoğrafları paylaşıyoruz.
Ne kadar tezat değil mi?
Yahu kardeşim aslı orada dururken neden sahip çıkmadın?
Neden sahip çıkana destek vermedin?
Şimdi bina yıkılıyor, sen ‘ne kadar estetikti’ diye siyah-beyaz fotoğrafını paylaşıyorsun.
Demek ki Tol Çarşı ve Çamlık Palas da yıkılırken böyle izledi birileri ve sonra edebiyatını yaptı.
Suçlu zaten hep karar alan idarecide, senin vatandaş olarak hiç suçun yok! Değil mi?
Haydi selametle…
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
*Belediyeye aylık abone ücretini ödediğinizde şahsi araziniz ve istediğiniz gibi kullanabildiğiniz ücretli otopark alanlarını.
*Ulusal firmalar ile yerel esnaf arasında kalan Yozgatlı tüketiciyi.