ÖNEMLİ gün ve haftalarla ilgili düzenlenen basın bildirilerini kopyala yapıştır düzeniyle basın yayın organlarına göndermek alışkanlık halini aldı.
Gelen telefonlar üzerine tek tek açıklama yapmak yorucu bir hal aldığından dolayı konuyu kaleme almaya karar verdim.
Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Seyfi Çelikkaya da bu konuyla ilgili rahatsızlığını dile getirmiş, daha önce köşe yazısında bahsetmişti…
Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, resmi ya da özel kuruluşlar gazetemize basın bildirileri gönderiyorlar. Haber niteliği taşıyanlara gazetemizde yer veriyoruz.
Burada en büyük sıkıntımız, gelen basın bildirilerinin çoğunluğunun başka kurumların açıklamalarından kopyalanmış olması ve haliyle haber değeri taşımıyor olmaları.
Örneğin, bir sivil toplum kuruluşu 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili basın bildirisi gönderiyor. Arkadaşlarımız bildiriyi inceliyorlar, Yozgat şubesinin gönderdiği basın bildirisinin aslında Amasya şube başkanının yaptığı açıklama olduğunu tespit edip, haber olarak yer vermiyorlar.
Amasya yerine Yozgat il temsilcisinin adı yazılmış, tüm basın temsilcilerine elektronik posta yoluyla gönderilmiş…
Aynı şey siyasi partiler için de geçerli.
Siyasi partinin Zonguldak il başkanının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili açıklaması alınmış, Yozgat il başkanının adı yazılmış ve aynı şekilde basın temsilcilerine elektronik posta olarak gönderilmiş.
Zerre emek yok…
Emek olmadığı gibi bir başkasının emek verip kaleme aldığı güzelim basın açıklamaları elden ele dolaşıyor.
Kopyala yapıştır!
Sonrasında, gazetemizde çalışan arkadaşlarımızı arayıp soruyorlar “Basın bildirimiz neden yayınlanmadı?”
Sadece bu da değil…
İstiyoruz ki özellikle siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları önemli gün ve haftalarda oturdukları yerden basın bildirileri göndermek yerine birtakım faaliyetlerde bulunsunlar.
Kuru kuruya, oturdukları yerden hazırladıkları anma veya kutlama mesajlarını göndermek yerine, küçük de olsa bir etkinlik düzenlesinler.
Yönlendirmiş olayım…
Önceki gün 18 Mart Çanakkale Zaferini kutladık değil mi?
Bu kutlu zaferle ilgili bildiri göndermek yerine, Yozgat Şehitliğine gitseler, orada dua edip, şehitlerimizi yâd etseler, elektronik posta yoluyla gönderdikleri basın açıklamasını orada basın mensuplarına okusalar…
24 Kasım Öğretmenler Gününde birkaç okulu ziyaret edip öğretmenlerin Yozgat’ta yaşadıkları sıkıntıları dinleseler ve öğretmenlerin günlerini bizzat kutlayıp, onları hatırladıklarını gösterseler…
Türkiye’nin ilk milli, dünyanınsa tek çocuk bayramı olan 23 Nisan’da çocuklara yönelik etkinlikler düzenleyip, onları mutlu etseler…
Vesaire…
Listeyi daha da uzatabilirim ama sanırım meramım anlaşıldı.
Biliyoruz ki basın mensuplarına gönderilen bildirilerin çoğundan gönderen kurumun başındaki yetkilinin haberi bile olmuyor. Biraz da âdet yerini bulsun diye, bildiriyi gönderen kurum veya kuruluşun basın birimindeki görevliler standart şablonları bizlere gönderiyorlar.
Herhangi bir etkinlik içermeyen, masa başında yazılmış ve tarafımıza gönderilmiş bildirilere gazetemizde haber olarak yer vermiyoruz.
Sonrasında da bize “Gönderdiğimiz bildiriye neden gazetenizde yer vermediniz?” gibi sorular yöneltiliyor.
18 – 24 Mart, yani içinde bulunduğumuz bu hafta Yaşlılar Haftası. Basın kuruluşlarına yaşlılar haftasının önemi ile ilgili hazır metin basın bildirileri göndermek yerine, Yozgat Alpaslan Türkeş Huzurevinde kalan yaşlıları ziyaret edip, dertlerini dinleyebilirsiniz. Yozgat’ın herhangi bir mahallesinde yaşayan teyzeleri ve amcaları bir otobüsle Milli Park Çamlığımıza götürüp, gezdirebilirsiniz veya onları mutlu edecek bir etkinlik düzenleyebilirsiniz.
Hem bu haber değeri taşır. Hem de Yozgat’a ve Yozgatlıya bir faydanız olur.
Siyasi partinizin veya sivil toplum kuruluşunuzun adı birtakım faaliyetlerle anılsın ve haberleri yapılsın istiyorsanız; lütfen biraz zahmet edin, bir şeyler yapın, emek harcayın.
Oturduğunuz yerden basın bildirileri göndermek sizi tembelliğe alıştırır. Aksi halde, yarın kimse sizi bilmez, unutulur gidersiniz…