GÜRÜLTÜLER  bir  hayli  çoğalmıştı.  İçeride  temizlik  yapan  çocuklar.  Pencere  dışarısında.  “Müdür  idi.  Yazar  idi”  diye. 
Yapılan  tartışmaları  sürerken  sonunda.
 Elinde  toz  beziyle  Lale yi  kızdırdı pencere önündeki çocuklara kızarak onları yanlarından  uzaklaştırmak  için:
-Gürültü  yapmayın,  diye. 
Onları azarlayarak cadı kazanını kaynatıyorlardı.  Misafir  misafiri  istemezmiş.  Ev  sahibi de  hiçbirini  istemezmiş... 
Salih  ev  sahiplilikten de, misafirlerden de, gürültüden de  rahatsız  değildi.   Çünkü  Çocukların  gözlerine  bakarak  onların  çocukça  öfke  ve  sevgi  hareketlerini  seyrediyor  mutlu  oluyordu. Merve’nin   Aksaray’dan  gezmeye  gelen  halasının  kızı  Hüsnü’ye:
-Salih  amca  sen  rahatsız mısın?...  Benzin  hep  soluk.  Yoksa  bir  şikayetin mi  var?... Giden  sene  geldiğimde  biraz daha  iyiydin. Yoksa  birine mi   Sevdalısın?… dedi.
Salih Sevdaya!…  Tebessüm  ederek. Şikayet  lafına da:
-Hamdolsun  güzel  kız.  Çok  şükür  şikayetim  yoktur.  Biraz sızılarım var ondandır…  Herhalde,  dedi.
Şaheser  lafa  karışarak  edalı  edalı  söylendi:
-Salih  amca!… Sevdalı mısın  lafını  duyunca  güldün.  Ne  oluyor!…  Kime  sevdalısın?  Söyle  bakalım  dedi.
Salih  derin   derin  bir  kaç  nefes  alarak  önünde  duran  ve  pembe  Çiçekler  açan Menekşeye  şöyle  bir  bakındı. Birde  Peygamber  Kılıcı  Çiçeğine…  Daha  sonra da gamlı   gamlı  mırıldanarak:
-Evet  Gül  kız…  Hamdolsun. Sevdalıyım!... 
Diyerek gönlündeki sevdasını coşturarak. 
Yel  oldu esti, sel  oldu  coştu.  
Gül  oldu  dağ  demedi  bozkır  demedi.
 Çiçek  olup  açtı; 
“Şu  gördüğünüz  Menekşe  Çiçeğinin  Pembe  açan  Çiçeğine… 
Şu  ilerde  duran  Peygamber  Çiçeğinin  Kılıcına… 
Siz saf çocukların… O tertemiz oyununa, yüreğine.
 Dağa  taşa  sığmayarak  mazlum  kulunun  temiz  kalbinde  yer  bulan  Yare!.. 
Evet  çocuklar  Sevdalıyım… 
Gök  yüzünde  sırayı  bozmadan  uçan. 
Turnaların  göç  edişine  ve  bir  turnanın  yaralandığında  onun  yanında  gönüllü  olarak  kalan  dostunun, dostluğuna  teslimiyetine!… 
Ustaca  ilmek   ilmek  işleyerek  ördüğü  ağıyla  Güllerin  Gülünü  saklamayı  başaran  Örümceğe. 
Onun  sakladığı  Gül  kokuluya!… 
Ayşe’deki  Güle!…  Fatma’nın   Narın’a!… 
Halimi   canının  Cananına  buluşturan    Sevgiye...  Evet  çocuklar  ben  işte  bunları  Sevdim. 
Ona!…  Sevdalandım… 
Büşra:
-Salih  amca  kusura  bakma  ama!…Ben  bundan  bir  şey  anlamadım?.
Mehtap  bildiklerini  bir  bir  anlatıyordu:
-Anlamayacak ne var akıllım!...  Çiçeği   Böceği…  Kurdu  Kuşu…  Beni  seni , Salih  amcamızı  kim  yarattı?.. Tabi ki  Allah…  Şimdi  öğrendin mi?. Salih  amcamın  Sevdiğinin  kim  olduğunu  diye.  Konuşuyorlardı.
Arkadaşı  astsubay  kıdemli  başçavuşun  sarı  kızı.   Seçil ay   oda  pencereye  sessiz  sedasız  gelerek  mavi  boncuk  gözleriyle de  ayrı  bir  ışık, ayrı  bir  Sevgi  sergiliyordu.
İçeride  temizlik  yapan  ablalarını  şöyle  bir   bir  süzdü.  Daha  sonra  hoş  candan  ve  cansız  bir  sesle:
-Salih  amca  beni  yeni  kitabında  yazacaksın  tamam mı?...  Sana  gene  boş  arsalardan  Papatya  toplayıp , baba  annemlerin  bahçesinden  sana  gene  güller  getireceğim,  diyerek. 
Çaktırmadan  Salih  amcasıyla  pazarlık  ediyordu.
Postacının  torunu  Büşra  temizlediği  kitapları  raflara  özenle  boy   boy   dizerken  bir  taraftan da  oda  sorular  soruyordu:
-Salih  amca  hani  yeni  kitabın  konularından  bahsedecektin?  dedi.
Mehtap  lafa  karışarak:
-Yeni  kitabın  adı  ne  olacak?. 
Pınar:
-Salih  amca  okulumuzda  kitaplarınla  ilgili  yazılar  hazırladım, şiirlerini de  Öğretmenimiz  çok  beğendi  sınıfta  arkadaşlarımıza  okuttu. Beni de  artık  unutmazsın  herhalde,  diyerek. 
Bir  birleriyle  adeta  yarış  ediyorlardı. 
Salih  amcalarıyla  konuşuyorlar  kitaplardan  bahsediyorlar. 
Yazarlıktan  anlatıyorlar.  Okumanın  yazmanın  güzelliklerini  bir   bir  sergiliyorlardı.
Bir  taraftan da  Salih  amcasının  anlattığı  yeni  kitabın  ismi  Tuzlu  Pınar la  ilgilenip. 
Kova   kova  tuzlu  suyunu  çekerek.
 Dostluklarını  pekiştirerek.  Sevgilerini de  olgunlaştırıyorlardı. 
Bir  kısmı da  kitabın konusunda ismi geçen kahramanları.
Halimle  Cananın  Sevgisini  tartışıp   Sevdalanırken. 
Mahkum  Hafızı da  anmadan  geçemiyorlardı…
Selam ve dua’larımla.