ULUSLARARASI Mülteci Hakları Derneği Başkanı Uğur Yıldırım, mültecilerin farklı başlıklar altında birçok sorunu olduğunu, Avrupa'nın özellikle çocuklarla ilgili adım atması gerektiğini belirterek, "Avrupa'ya ulaşmış 10 bin çocuk kayıp. Bu çocukların akıbeti bilinmiyor. Organ mafyasının eline düştüklerine dair iddialar çok yaygın. Avrupalı devletlerin bu çocukları bulmak için ciddi bir gayret göstermesi lazım" dedi.
Yaklaşık 30 bin Suriyeli çocuk, Avrupa ülkelerinde kaybolmuş durumda. Kimi organ mafyasının eline geçmiş, kimi de fuhuş tüccarlarının eline düşmüş çocuklar. Bunların kurtarılabilmesi ve seslerinin dünyaya duyurulabilmesi için büyük çaba sarf edilmesi gerekiyor. Avrupa'nın iki yüzlü tutumunu dünya kamuoyunun önüne sunabilmek için teröre verdikleri desteği gün yüzüne çıkarmak gerekiyor. 
Kayıp çocukların tamamının insanlık dışı uygulamalara maruz bırakıldıkları artık bir sır değil. Bunlardan bir kısmının uyuşturucu ve fuhuş çeteleri tarafından pis işlerinde aleni olarak kullanıldıkları herkesçe bilinmektedir. Diğer büyük bir kısmının ise organ mafyası tarafından, organları alındıktan sonra öldürüldükleri yönünde Avrupa basınında sıkça haberlere konu edinildiklerini görmekteyiz. Kayıp olan çocukların % 99'unun Müslüman çocukları olduklarını da unutmamamız gerekir.
Savaşın acımasız hengâmesinde perim perişan olan masum çocukların yaşadığı acı ıstırap; Suçsuz ve günahsız bu çocukların organlarının alınıp, organ mafyalarına pazarlanma gerçeğidir. Bu durum içimizi bir ateş gibi yakıp kavuruyor. Vicdanları taşlaşmış, insan olma vasıflarını kaybetmiş zalimlerin elinde bu çocuklar bir meta gibi alınıp satılıyor- pazarlanıyor.
Uyuşturucu ve fuhuş çetelerinin ağlarına takılan bu mazlum çocukların karşılaştıkları insanlık dışı uygulamalar, bizi insanlığımızdan utandırmaktadır. Esas üzerinde durulması gerekenin organ mafyasının eline düşen zavallı çocuklarımız... Bu çocuklar parça parça edilmekte, organları hasta ve yaşlı zengin Avrupalılara satılmakta ve daha hayatın baharına bile gelmemişken haince hayattan koparılmaktadırlar. Organ nakil işlemlerinin hastane ortamında yapılmasının zarureti göz önünde bulundurulduğunda, bu yapılanların Avrupa'da resmi bir politika çerçevesinde yürütüldüğünü anlamak gerekiyor.
Aileler ve toplum olarak bu tür olaylara karşı duyarlı olmalıyız ve geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor… Aile bireyleri olarak ufak çocuklarımızı takip etmeliyiz ve bir an da olsa boş bırakmamalıyız… Devletimiz de bu tür olumsuz olayların karşısında yasaların daha caydırıcı olmasına dikkat etmeli…
Unutmayalım ki: Çocuk kaybını veya istismarını önlemek elimizdedir. Yeter ki biz konuya duyarlı olalım. Gençlere ve çocuklara karşı yapılacak istismar ve ihmaller karşısında sessiz kalmayalım.  Daha duyarlı olalım, toplum olarak kenetlenelim, suçu engellemeye çalışalım.  Çok daha duyarlı davrandığımızda, hem suça ortak olmaktan kurtulmuş, hem de suça mani olmuş oluruz.
Savaşların sonucunda iğrenç olan  şu ki: Göçmenler, organ mafyalarına satılıyor. Genelde çocukları alıyorlar. Bir de genç kızları mekanı bilinmeyen yerlere götürüyorlar. Giden mültecilerin yüzde sekseni gençlerden oluşuyor.' Kimi fuhuş çetelerinin eline, kimi uyuşturucu mafyaların eline kimi de organ mafyalarının eline düşüyor, parça parça satılıyor ve hayattan koparılıyorlar.  21. Yüzyılda köle ve zalim zihniyetin devam ettiğini düşündüğümüzde; insanlık dışı bu uygulamaları Yüce Yaradan’ a havale ediyor, tüm dünya devletlerini- BM ‘leri ve insani örgütleri göreve çağırıyoruz.