SORGULAMA aklı kullanmanın gereğidir. Akıl ve sorgulama iradesini ve düşüncesini hür kullanan insanın sorgulama yapması kaçınılmazdır.
Sorgulama yapmadan önce ve sorgulama sırasında takip edilmesi gereken akli ve ahlaki çizgi vardır.
Araştırma ve soruşturmanın sağlıklı ve doğru olabilmesi için, ilgili kişi ve kişilerin kendilerini bile sorgulayabilecek akıl, olgunluk ve ahlaki ölçüleri olmalıdır. Sorgulamada sağlıklı sonuca varma hedeflenmelidir.
Kişinin toplumda güvenilirliği, dürüstlüğü kabul edilmeden söylediklerinin doğruluğunun kabullenilmesi zordur.
Sorgulama veya diğer bir anlamıyla gerçeklerin ne olduğunun araştırılması sadece bireylerle ilgili değildir. Mutlaka bireylerinde söylem veya eylemleri sorgulanabilir, bu yolla onun hakkında sağlıklı hüküm ortaya konabilir ama toplumsal ve tarihsel olaylarla ilgili araştırma yapılması hem kişinin kendi için, hem de kişinin mensubu olduğu toplumun yarınları için çok önemlidir.
Türk insanı olmuş veya olacak olayların üzerinde fazla durmaz, araştırmaz. Sebep, gelişme ve sonuç hakkında sağlıklı bir hüküm de bulunmaz. Bu nedenle de aynı konuda birden fazla hatalar yapma ihtimalimiz olur.
Örneğin Türkiye’nin yârin ki sorunlarının büyük bir kısmını teşkil eden köyden kente göç olgusudur. Göç ilgililerce ve aydınlarımızca tam sorgulanmamış, araştırılmamış, tespit edilenler, topluma açıklanmamıştır. Bu nedenle devlette insanımızda alması gereken dersi maalesef almamış ve bu sorunun tahribatını azaltma gibi önemli bir çalışma yapılmamıştır. 
Göç olgusu 1960'lar da başlayan daha sonra hızlanarak devam eden önemli bir sorundur. Bu sorun arkasından çok önemli sorunları da beraberinde taşımıştır. Gecekondu sorunu gibi, gecekonduda yaşayanla, apartmanda yaşayanın sosyal yaşamının iki tarafta da açtığı tahrifat gibi, önemli sorunları beraberinde getirmiştir. Hele aile yapısındaki açtığı tahribatı söylemek bile yürekleri kanatır. Geniş aile yapısından çekirdek aile yapısına kontrolsüz geçiş yapılmış ve buda aile kurumu üzerinde yaralar meydana getirmiştir. Ailenin yaşlıları kendi içinde hıfz edilip huzurlu sona götürülürken, anne ve babayı ihtiyacı olduğu halde terk eden bir nesle doğru savrulmuşuz. 
Küçük ve basit gibi görünen sorun, yönetenlerimiz tarafından sorgulanma, araştırılma, sonuçlarının tespit edilmemesi olduğu gibi, elde olan verilerle bile tedbirler almadan bugünlere gelinmiştir. Araştıran aydınlarımız oldu tabi ama ya kendi dosyalarında kaldı, ya da okunmayan bir kitap olarak piyasada yerini aldı. Devlet tedbir alma gibi bir önderlik yapamadı.
Kontrolsüz insan yer değiştirmesi bu kadar sorunu beraberinde getirirken, birde Türkiye’ye büyük kentlere yağmur gibi kaçaklar, sığınmacılar akın etmektedir. Afganlısı, Suriyelisi bunların yaşattığı ve yaşatacağı sorunlar beka sorununa kadar gidecektir. Bunun sonucunu düşünmek bile Türk insanı için çok acıdır.