YOZGAT'ın havası serttir... Kış aylarında kar yağmadığı zaman, hava sıcaklığı eksilerin altında seyretmediği süre içerisinde 'Yozgat'a kış gelmiş' sayılmaz. Zira Yozgatlı için kış kar demektir, soğuk demektir, bereket demektir, sağlıklı bir yaşam demektir. Baharda kırların çiçek açması, kuşların kanat çırpması anlamına gelir...
Mevsimler artık eskisi gibi değil. İnsanları evlerinde 'zorunlu ikamete' tabi tutacak kadar çok kar yağmıyor. 'Mart kapıdan baktırıp, kazma kürek yaktıracak' düzeye ulaşmıyor. Ama okullar tatil edilip, hamile ve engelli çalışanların işyerlerine gitmemeleri için bir günlük idari izinli sayılmalarına karar veriliyor. Bugünler dünden çok farklı. Hemde çok...
Geçmiş yıllarda, bugün olduğu gibi kar yağışı ve soğuk hava hakimdi. Valilik, 'eğitim-öğretime bir gün süreyle ara verildiğini' duyurdu. Aradan bir süre geçti, meteorolojik verilere göre, 'okullarda eğitime iki gün daha ara verildiği' ilan edildi. Öğrenci velileri isyan etti. 'Şu havada okullar tatil edilir mi? Olanı var olmayanı var. Çocuklarımız okula gidince, sobayı yakmıyoruz. Gitmediği için soba yakmak zorunda kalıyoruz. Bir ton kömür, odun kaç lira, Vali bey bunu biliyor mu?' diye tepkilerini dile getirmişlerdi. Hakları da var hani...
  Bugün 'neden okullar tatil edilmiyor!' diye tepki veriliyor. Tepki vermekte de haksız sayılmazlar. 'Sen de haklısın' mantığına uygun bir durum ortaya çıktı ama öyle değil. O yıllarda her mahallede okul vardı. Öğrenci evinden çıkıp, 50 adımda okula gidebiliyordu. Mahallede okul var ama miniklerin eğitim görecekleri okula gidebilmeleri için servis araçlarına ihtiyaçları duyuluyor. Servis aracına gücü yetmeyenler, çocuğunun elinden tutuyor, okula ulaşmaya çalışıyor. Okullar tatil olsun istiyor...