YOZGAT, farkındamısınız bilemem ama bir garip oldu. Sokakta hergün birbirinin yüzünü gören, düne kadar selam verip, ayak üzeri de olsa hatır soran insanlar, birbirlerine 'kin/nefret' dolu gözlerle bakıyor...
Aldığı alkolün etkisiyle ayakta bile durmakta zorlanan birisi, bir büyüğünü, mahalleden tanıdığını, babasının arkadaşını, çalıştığı işyerindeki işyeri komşusunu gördüğünde kendisine çekidüzen veren insanlar vardı, bu şehirde. Nereye gitti/gittiler. Bilemiyorum...
Bugün gelinen noktada ortak menfaatlerde bile birlikte olamayan bireylerin oluşturduğu toplum haline geldik/getirildik. Yozgat'a yeni bir stad yapılacaktı. Vazgeçildi. Mevcut olan onarılıp, 'alın size hizmet' denilecek, kimse çıkıp da 'ne oluyor arkadaş!' demiyor/diyemiyor... 
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu örnekleri ortadan kaldırabilecek adımların atılmasına vesile olacak olanlar, kendi köşelerine çekilmiş, sessizliğin karanlığına gömülmüş. 'Bir gün çıkarlar' umudumuz bile söndü. Bugünü yaşarken, yarınları 'yarına' bırakır hale gelmişsiz...
Usta/çırak ilişkisi yok. Öğretmen/öğrenci diyaloğu bitmiş. Vefa, bir semt adı olarak kalmış. Ataya saygı yok olmuş. Tarihten ders çıkartmak şöyle dursun, dünü unutan bireylerden oluşan toplum haline dönüşmüş bir Yozgat var. Bu girdaptan kurtarabilecek kurtarıcı, aklıselim insanlar kayıplara karışmış...
Yozgat garip bir şehir...
Yozgat'ta yaşayanların yüzlerine vurmuş, garipliği. Kişiliksizliğini, giydiği pahalı urbanın altına gizlemeye çalışanlar, kahraman olabilmenin sevdasına düşmüş. Birlik/dirlik yok olmuş/yok edilmiş... 
Artık, bu gidişata birilerinin 'dur' deme zamanı gelmiştir. Birilerinin eteklerindeki taşı döküp, bu şehre sahip çıkması gerekir...