GENEL seçim bitti, daha seçtiğimiz isimler mazbatalarını alıp, Ankara'ya gidemedi. Yeni sistemin Cumhurbaşkanını seçtik, bakanlar kurulu henüz oluşmadı. Halen eski sistemle yönetilmeye devam ettiğiniz şu günlerde, pek farkına varmasak da  marketlerde satışa sunulan doğal kaynak sularına bile iki kez zam geldiğini hissetmiyormuş gibi davranıp, gündemimize erken yerel seçimleri soktuk...
Yozgat şehir merkezinde, meydanyerinde, Saat Kulesi bölgesinde, Lise Caddesi'nde hatta vatandaşların yoğun olduğu bazı kesimlerde bir dönem 'Sebil' hayratları bulunurdu. Belediye bir taraftan, esnaf diğer taraftan Sebil Hayratlarını monte eder, sıcak havalarda susayan insanlar buralardan susuzluklarını giderirlerdi. Tarih oldu...
Sebil Hayratlarından önce her mahallede bir çeşme vardı. Mahalleli içme suyunu, bir çok insan da kullanma suyunu da bu çeşmelerden karşılardı. Halen bazı mahallelerde mevcut. Vatandaşlar evinin içme suyu ihtiyacını bu kaynaklardan karşılamaya çalışıyor. Kimisi Eskipazar Mahallesi'ndeki çeşmeyi, kimisi Ahmet Efendi Cami yanındaki çeşmenin suyunu, kimileri Fatih Mahallesi'ni, bazıları da Atatürk Yolu, Sivas Cddesi istikametindeki çeşmelerin suyunun daha kaliteli olduğunu ileri sürüyor. Kendisinin tercihini başkalarına tavsiye edip, yönlendirmeye çalışıyor...
Biraz daha ileriye gidiyoruz. Rahmetli Dursun Dede, eşeği ile Çamlığın girişinde bulunan çeşmelerden yaz-kış su taşıyıp, talep edenlerin evlerine tenekelerle bırakıyordu. İnsanlar kaliteli su ihtiyacını çamlık tepesinden karşılamaya özen gösteriyordu...
Bugüne geldiğimizde tarihe karışan bu su geleneğimizi unuttuk. Marketlerde satışa sunulan damacana suları bedel ödeyerek almaya başladık. Halbuki Yozgat denilince akla bir zamanlar 'havası, suyu, doğan ürünleri' gelirdi. Mesela, Ankara'da ikamet edenlerin Yozgat'tan yoğurt, süt, tereyağı, kaymak, bal, pekmez, çalma gibi gıda maddelerinin siparişleri ile birlikte bulgur, düğürcük, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi baklagillerin siparişleri  verilirdi. Yolcu otobüslerinin bagajlarının bir bölümünü verilen bu siparişler oluştururdu. Şimdilerde tarih oldu...
Gündemimiz erken yerel seçim. Konu yerel olunca akla geliyor, ister istemez bu tip bazı konular. Deniliyor ki, 'Ekim-Kasım ayında erken genel seçimler yapılabilir.' Doğrudur, yapılır mı? Yapılabilir. Faydası ne olur? Zararı nedir? Hiç önemli değil. Geçim derdimizin, üretim sorunlarımızın, toplumsal çalkantıların bir kenara itilip, yapılan seçimlerin halen sonuçlarını tartışmayı tercih ettiğimiz sürece, yerel seçimler erken yapılsa ne olur? zamanında yapılsa ne olur? Soru bu işte...
Yozgat'ta iki partili bir seçim olacak. Kimse adayların projelerine, ne yapacaklarına bakmayacak. Adaylardan birisine oyunu verebilmek için 'ne yapayım başka aday mı var?' diye kendisine mazeretler üretecek. İki parti dışındaki adayları görmezden gelecek. Tercihini yapıp, adaylardan birisini seçecek. Seçtiği günün ertesinde de, şikayete başlanılacak...
Şikayet et, sakıncası yok. Ancak, oy vereceğin partinin adayı ne diyor? Seçilmesi halinde neler yapacak? Veya neler yapmayacak? gibi konularla ilgilen, ona göre tercihini yap, şikayet etme...
DÜNDEN BUGÜNE BUGÜNDEN YARINA
-Cem Karaca gerçeği

CEM Karaca; Türk Pop Müzüğinin usta ismi, 4 Kasım 2001 yılında Yimpaş AVM’deki salonda sahne aldı. Cem Karaca, sahneye korkarak çıktığını söyledi. Yozgat'taki konserinden sonra kasetlerini imzalayan Cem Karaca, Yozgat’ta neden sahneye korkarak çıktığını, bu korkunun ne kadar gereksiz olduğunu "Yıllar önce Yozgat'ta sahne almayı bir kenara bırakın, içerisinden bile geçmekten çekinirdim" diyerek, özetledi.