Geçen hafta Başbakan Davutoğlu’nu ağırlayan Yozgat, bugün MHP lideri Bahçeli’yi konuk edecek.
Geçtiğimiz haftanın konusu Ak Parti mitingi idi. Bu miting, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yozgat mitingleri ile mukayese edildi. Halen de ediliyor..
Evet, Erdoğan mitingleri daha kalabalık ve daha coşkulu gerçekleşiyordu. Meydanda olan herkes bunun farkındaydı.
Yine de bu bir şeyi değiştirmez.
Çünkü sadece Cumhuriyet Meydanı’na gelenler oy vermiyorlar. Nihayetinde sandık meydandan büyük.
Aynı şekilde bugün Bahçeli’nin etrafındaki kalabalık da kısas olmayacaktır.
Seçim sandıkta belli olur.
Türkiye’de akşamdan sabaha birkaç kez gündem değişebiliyor, buna daha önceleri şahit olduk. En son yapılan genel seçimlerdeki kaset skandallarını unutmayalım.
Bu nedenle sandıklar açılmadan ortaya atılan tahminler havada kalır.
Malum, Ak Parti 4-0’ın peşinde. MHP 2-2, CHP 2-1-1 hesapları yapılıyor.
CHP ön seçim yaparak aday belirledi. Bu nedenle CHP’yi ayrı tutarsak; Ak Parti’nin de MHP’nin aday listelerinin hem partililer hem de Yozgatlılar için sürpriz olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Adaylıktan önce liste başı olacağı düşünülmeyen Abdulkadir Akgül bir numaralı koltuğa oturdu. “Listede olursa son sırada olmaz” denilen İskender Minar, iki dönem önceki seçimlerde olduğu gibi yine listenin sonunda yer buldu.
MHP’de en çok konuşulan aday adaylarından Prof. Dr. İlbaş listede yer bulamazken, aylar öncesinden çalışmalara başlayan Yusuf Mertoğlu listenin sonunda yer bulabildi.
Siyasetin hafızası da, vefası da yoktur vesselam.
Ama benim dikkat çakmak istediğim husus “teşkilatçılık”tır.
Teşkilatçılık ayrı bir şeydir.
Bakın, İskender Minar, Ak Parti’nin son sırasında yer almasına rağmen vaktiyle birilerinin yaptığı gibi küsüp gitmiyor. Hatırlayın 5’inci,6’ncı sıradayım diye küsüp gidenleri… Vekil olduğunu telefonla öğrenenleri…
Siyasetin yoktur belki ama bizim hafızamız yerinde şükürler olsun!
Yusuf Mertoğlu, Devlet Bahçeli’nin üniversitede öğretim üyeliği yaptığı dönemlerden öğrencisi ve Bahçeli’ye halen “hocam” diye hitap ediyor.
Ve o da partim beni son sıraya koydu diye küsüp gitmiyor, çalışıyor. Mertoğlu “MHP’nin 4’üncü sıra adayıyım” demiyor.
İşte teşkilatçılık budur.
Birisi Ak Parti’nin gençlik kollarının Türkiye genelinde yapılanmasında aktif rol üstlenmiş, partili gençlerin saydığı sevdiği mütevazı bir avukat..
Diğeri gönül verdiği ülküden sapmamış, akademik çalışmaları bulunan, belediye başkanlığı yapmış bir ekonomist.
İşte siyasetin vefasızlığı burada devreye giriyor.
Ama teşkilatçılık bu vefasızlığın önüne geçiyor.
İşte bu yönleriyle, İskender Minar’ı da, Yusuf Mertoğlu’nu da tebrik ediyorum.
Her ne kadar siyasetin hafızası olmasa da, bu isimlerin teşkilatları ile kurdukları gönül bağları kolay kolay unutulmaz.