HER geçen gün hızla kimlik kaybı yaşıyoruz. Düne göre bugün bir başka toplum oluverdik. Dedelerimiz torunlarını beğenmiyorlardı, şimdi babalar oğullarını, oğullar babalarını beğenmemeye başladılar. Hızla değişen bir başkalaşım – yozlaşma dönemi yaşıyoruz. "Batı trenine bindik inmeyiz” diyenler yozlaşmanın kapılarını araladılar. Buna karşı ne tedbiri aldılar?.. Bu Erozyon kaybı gibi bir kültür erozyonu kaybıdır.
Ne gariptir ki, bambaşka bir toplum oluverdik. Milli ruhu kimse önemsemiyor!.. Oysa her geçen gün milli ruhumuzu kaybediyoruz. Türkiye Cumhuriyetini  yaşatan ve  milli devleti ayakta tutan bu milli kimlik  kavramı zedelenmeye başladı. Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde bizi birleştirip  ayakta tutan bu ruhu ne yazık ki, şimdilerde  kaybetmeye başladık.
İstiklal Harbiyle başlayan bu milli kimlik, milli uyanış  günümüzde insanımızı yok oluşa doğru sürüklüyor. Ömer Seyfettinlerle, Yahya Kemallerle, Mehmet Eminlerle, Mehmet Akiflerle haykıran ve İstiklal Savaşını kazandıran milli ruhu bugün, arasak da bulamayacağız. Bize “Çanakkale Geçilmez!” dedirten ruh, bugün her şeyi ile tartışılır hale gelmiştir. Çanakkale’de destanlaşan ve kanlarıyla bu vatanı koruyan, Milli Mücadele’nin vatanseverlik ruhu bizi bugünlere taşıdı. 
Biz dedelerimizin, şehitlerin kanıyla huzur bulmuşuz. O ruh sayesinde bugün Anadolu’da saglık ve huzur içinde bağımsızca yaşıyoruz. Milli Mücadele’de şehit düşen Mehmetçiklerin kanı henüz kurumadan, bu vatanı ayakta tutan değerler maalesef büyük yaralar almaya başladı. Milli ve manevi değerleri tartışan, al aşağı eden bir nesil türedi. 1960′ lı yıllardan 1980 ‘li yıllara kadar uyandırmaya çalışılan bu uyanış ruhuna da siyaset bulaştı. Çalışmalar maalesef vatan bölme faaliyetlerine dönüştü.
1980 sonrası kardeş kavgaları durdurulunca gençlik bir bunalıma girdi. Milliyetçilik akımını durdururken, bunun yerine idame ettireceğimiz düşünceyi planlayamadık. "Vatan- Millet- Sakarya ideali alaya  alınır hale geldi. vatanseverleri susturduk amma, onun yerini neyi dolduracağımızı düşünemedik. İşte bu noktada milli kimliğin erozyonu başladı. Türk gençleri kimlik bunalımına düştüler. Bu mili kimlik ruhunu alevlendiremediğimiz sürece yozlaşma devam edecek ve nesiller arası bir zıtlaşma- başkalaşım devam edecektir.
Bugün bakıyorum da birileri Çanakkale şehitlerinin kanları üzerinde zevk-ü sefaya dalmış görünüyorlar. Çanakkale ruhunu yok etmek için milli ve manevi değerleri ayaklar altına alarak çılgınlaşanlar;  dünü inkara kalkışıyorlar. Hatta düne küfredenler var. Bu inkar bir kısım zevatta ihanet noktasına ulaştı. Kendini bilmez, atasını tanımaz olarak yetişen çılgın gençlik Avrupa züppelerinin  modasına kapılıp yozlaştıkça yozlaştılar. Kutsal değerler adına hiçbir şey bırakmadan hepsini ayaklar altına aldılar. Bu başkalaşım toplu intihar noktasına geldi...
1960’lı yılların Türk Milliyetçiliğini savunan gençleri bugün 60 - 70 yaşlarında ve dünün hayalleri ile yaşıyorlar. Oyunların, istismarların ve siyasi çıkarların kurbanı olduklarına da pişman gözüküyorlar! Ama bedenlerindeki milli kimlik onları gururla ayakta tutmaya devam ediyor!.