16 yıldır iktidarını perçinleyen Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP ile kurduğu Cumhur İttifakı sayesinde Başkanlık seçimini az bir farkla kazanarak, var olan otoriter yönetimini daha da güçlendirmiş, Ulusal basın üzerindeki etkinliğini korumakla kalmayıp tüm kurum ve kuruluşlar üzerinde tek söz sahibi haline gelmiştir. Buna hak arayan Sendikalar ve STK’LAR da dahil.
Yerel basın neredeyse yok olmakla karşı karşıya.
Özellikle Yozgat gibi küçük illerde ve dar ekonomiye sahip şehirlerde günlük gazete çıkarmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. 
Ayakta durabilmesi ve çalışanlarına maaş ödeye bilmesi için tek gelir kaynağı “kamu ilanları ve reklam” olan yerel gazeteler can çekişiyor.
Gerçek amaçları, yayın yaptığı yerleşim bölgelerinde yaşanan olaylardan halkı haberdar etmek, İnsan hak ve özgürlüklerini koruyup kollamak, tarih ve kültürel varlıklara sahip çıkmak, halkın sıkıntılarını özgürce dile getirmek olan basınımız canı derdine düşmüş durumda. Yozgat’ın ekonomik yönden zayıf olması sebebiyle ilan ve reklam gelirinin yok denecek kadar az olması, nüfus oranına göre gazetelerin çok olması, reklam pastasındaki payını da iyice küçültmüş durumda.
Yozgat yerel basınına baktığınızda, çoğu gazetelerin sahiplerinin asıl işlerinin gazetecilik olmadığı açıkça görülür.
Çeşitli ticari faaliyetlerle uğraşan iş adamları şirket bünyesine gazeteciliği de dahil ederek bir taraftan kendi ticari metalarının reklamını yaparken diğer taraftan da siyasi ve sosyal alanda söz sahibi olma gayretindedir. Adeta güç bende demektedir.
Gazetecilik meslek erbabı olmayı gerektirir.
Halkın sıkıntılarını, sevinçlerini, yaşam kalitesini, ekonomi ve siyasi gelişmeleri taraf olmadan tüm gerçekleriyle gündemde tutmak, okurlarına yansıtmaktır.
İşine geldiğini manşete taşımak, işine gelmediğini, Yozgat’ın gerçek gündemini görmezden gelip örtbas etmek, Yozgat’a, Yozgatlıya, hem de “Basın Ahlakına” hakarettir.
Yozgat’ta olan biten her şeyi halkın gözüyle, tepkilere kulak vermek gerekir. Aksi halde ayaklı basın bugün olduğu gibi yazılı basının önünde gidecektir. Bu da memleketimizi fitne yuvası yapar. Eski bir deyimdir, 'terazi hakkı' diye bir söz vardır. Bir şeyi tarttığınızda mutlaka tüketici tarafı ağır basardı. 
Tıpkı terazi hakkı gibi, kalemin ve kağıdın da vebali vardır. Siyasi otorite ne der? Düşüncesiyle gerçek gündemi yansıtmadığınızda o kalem ve kağıt “kul kakıdır” gün gelir hesap sorar.
İzmir’de yaşanan cami hoparlörlerinden şarkı ve marş yayınının ardından bazı elektrik ve elektronik meslek sahipleriyle konu hakkında konuştum ve bilgi aldım. Benzer vakaların yaşanmasının imkansız olmadığını, istenildiğinde radyo frekansı “MERKEZİ SİSTEM” yayın yapan camilerin tamamında benzer şeylerin gerçekleşme ihtimalinin olduğunu ve bunu yapacak kişilerin bulunmasının da zor olduğunu söylediler.
Ramazan Bayramı sonrasında Yozgat camilerinde de tek merkezli Ezan okunmaya başlandı. Yozgat bunu fark etti mi bilmem. Şahsım olarak bir şikayetim olmamakla birlikte bazı endişelerim var.
On sekiz yıldan beri DEVletleşen Ak Parti iktidarı, ulusal ve yerel basının tamamını kendi gücü ile kontrol etmekle kalmamış, camilerimizde okunan Ezanı da tek ses haline getirmiştir.
ALLAH korusun, İzmir’de olduğu gibi benzer bir girişim ile bu merkezi sisteme bir hain bağlanıp provoke bir eylem gerçekleştirse, neler yaşanır bir düşünün..!
Geçtiğimiz yıllarda Lise Caddesinde yaşanan bayrak asma hadisesini bir hatırlayın derim..
Gazetemizin yeni yaş gününü kutlar, özgürlüğünün ve bağımsızlığının devamını dilerim. Dile kolay, 54 yıl sadece gazetecilik.   
İLERİ’DE olmak her zaman güzeldir.
İLERİ’DE olmayan geride kalmış demektir. 
Daha özgür, özlediğiniz, duymak istediğiniz haberler ve yazılarla buluşmak dileğiyle.