DÜN 8 Mart Dünya Kadınlar Günüydü. Kutlamalar günler öncesinden başladı. Çiçekler alındı, hediyeler verildi, 'Gününüz Kutlu olsun' denildi. Kutlama yarışı dün itibariyle son buldu. Bugünden itibaren herkes istediğini yapma özgürlüğüne sahip!... 
Bu kutlamaları geçen yıl da yaptık. 8 Mart sonrasında sokakta ilk gördüğümüz kadını taciz ettik. Dövdük. Öldürdüklerimiz bile var. Mesele 8 Martı kutlamak mı? Yoksa 8 Martların olmaması mı? İşte bütün mesele bu. 'Kadınlar günü kutlanmasın' diyenlerdenim. Belirteyim...
'Dünya Kadınlar Günü' veya daha farklı günler, etkinlikler. Farkındalık yaratabilme adına kutlanmıyor mu? 'Kadın Hakları' konusunda herkes bilinçlensin isteniyor. 'Engelliler Günü' etkinlikleri yapılıyor. 'Engelli haklarını herkes bilsin' isteniyor...
İsteniyor. Çünkü bir sıkıntı var. Bu sıkıntıdan arınmak istiyoruz. Herkes her konuda bilinç sahibi olsun istiyoruz. Ama olmuyor. Olmayacak da. Çünkü biz günleri, haftaları 'gönül alma' dürtüsüyle yerine getiriyoruz. 'Bak biz kutladık' demek için, kutlamalar yapıyor. Elimize çiçekler alıp, kapı kapı dolaşıyoruz. Ötesi yok...
Bizler, birbirimizi insan olarak gördüğümüz, önceliğimiz insani ilişkiler üzerine kurulduğu zaman sorunu kökünden hallederiz. Kadına, kadın gibi davranma, algılama eksikliğimiz yüzünden kadınlar gününü kutlama ihtiyacı duyuyoruz. Sevgimizde, saygımızda bir sorun olduğu için sevgililer gününü kutluyoruz. Engelliye olan davranış biçimimiz farklı olduğu için engelliler gününü kutluyoruz. Hayvan haklarını, hayvanların da birer can olduğunu unuttuğumuzdan kutlama ihtiyacı duyuyoruz... 
Biz birbirimizle ideoloji, siyasi, dini, ırk gibi konularla değil, insan olarak tokalaşınca kutlamalar da biter...