HEPİMİZ Hz. İsmail değil miyiz? Ya da…? 
Kurban Olurum; ne kadar içten, ne kadar samimi bir cümle değil mi? 
İki kelimeden oluşan bu sözcük, öyle kolay kolay herkes için söylenecek bir cümle değildir.
Her ne kadar lafın gelişi “kurbanın olayım” dense de, söyleyen kişinin samimiyetine bakılır.
Tıpkı Kınalı HasanMurat” öyküsünde yaşananlar gibi; Bir annenin evladını askere gönderirken kınalayıp göndermesi,  oğluna gönderdiği mektubu samimiyetle nakış nakış işlemesi, “ben seni vatana kurban olasın diye kınaladım” diyerek can paresini ölümsüz kılması gibi.
Şahsen ben içimden gelmeyen hiçbir kimse için bu cümleyi kurmam, uğruna canımı feda edebileceğim değerlerim, canlarım dışında kimseye laf olsun diye söyleyemem.
Evet hepimiz canımız pahasına korumakla yükümlü olduğumuz değerlerimiz için her birimiz Hazreti İsmail’iz aslında. Yeri geldiğinde vatan-bayrak uğruna, yeri geldiğinde namusumuz, canımızdan aziz bildiğimiz eşimiz, evlatlarımız gibi yüce değerlerimizi korumak uğruna seve seve can vermekten geri kalmayız.
Tabi bir de kurban ettiklerimiz var…
Özellikle çocuklarımıza, genç yaşlarda yavuklularımıza samimiyetle söylediğimiz, “seni yaratana kurban olurum” diyerek haykırmaktan çekinmediğimiz, reddedildiğimizde ise, nefsimize kurban ettiğimiz insanlar…
Evlenip çoluk çocuğa karıştığımız halde dün, “öl” dese öleceğimizi söylediğimiz sevgili, çocuklarının annesi, birilerinin kızı, birilerinin kız kardeşi  olan o canların katledilişi geliyor aklıma. 
Dün yalvarıp yakardığımız “Kurban Olurum” dediğimiz o insanları nasılda acımasıca kurban ederiz.  
Önce kurban oluyor sonra da kurban ediyoruz.
Eskiden Televizyonlarda özel günlere has programlar olurdu. Bir kurban bayramı günü, kısa bir oyunda şöyle bir sahne vardı; Kuzuyken aldığı bir hayvanı besleyip büyüten aile, kurban günü geldiğinde evin reisi bu koyunu kesmeye karar veriyor, ailenin yetişkin kızı koyunu kestirmek istemiyor, gerekçe olarak ta, “ben kendim beslediğim hayvanın etini yiyemem” babasını ikna ediyordu.   
Neredeyse her gün bir anne, bir eş, kimi sevgilisi tarafından, kimi öz kardeşleri ya da babaları tarafından katlediliyor, hemen her gün kadın cinayetleriyle yüzleşiyoruz.
ALLAH rızası için kurban kestiğimizi söyleyerek hayvanları bile katlediyoruz.
Her yıl, “Allah rızası için” diyerek kanlarını akıttığımız, gerçekte ise çoğumuzun bir yıllık et ihtiyacını karşılama gayretiyle kesilen hayvanların etlerinde fakirlerin hakkı olan paylarını bile konu-komşumuza kurban ettiğimiz bir gerçek. Derin dondurucuya doldurduğumuz yalnızca etler değil, inancımız insanlığımız ve ALLAH’a olan samimiyetimizdir aslında.
Madem öyle, bende hepinize kurban olurumu…