İnsanoğlunun yeryüzü serüveni başladığında  Allah (c.c.), insana hakkı ve hakikikatı bulabilecek akıl ve vicdan gibi çok önemli nimetler lütfetmiştir. Rahmet ve merhametin kaynağı Yüce Rabbimiz, bununla da yetinmeyip, huzur ve mutluluğa ulaşmanın yolu olan vahyini, peygamberler aracılığıyla bizlere iletmiştir.
Her toplum için yol gösterici ve saadet kaynağı olan vahiy, en son gönderilen Kuran-ı Kerimle, tüm insanlığı hakka ve huzura yöneltecek bir evrenselliğe bürünmüştür. Bu gerçek, Yunus süresi 57. ayette şu şekilde dile getirilir:  ‚Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.‘ Ayette ifade edildiği üzere Kur’an, tüm insanlığa bir öğüt olmanın yanında, kendisine tabi olan müminler için de bir yol gösterici ve rahmet kaynağıdır.
Bu yüce vahiy, insanlığa sunulan saadet ve huzurun kaynağı olan uçsuz bucaksız bir deryadır. Bu huzur deryasından herkes bilgi ve birikimi ölçüsünce istifade edebilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim bizzat kendini :‘ Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.‘ diye tanımlamaktadır. 
Öyleyse akıl sahibi herkesin faydalanacağı bir ummandır Kur’an. Bazısı kaşığıyla o ummandan içerken, bazısı bardağıyla, bir başkası kovasıyla içebilecektir. Her insan bilgi ve birikimi ölçüsünce ondan istifade edebilir. Ama unutmayalım ki bu ilahi kelam, kendisine yönelen hiç kimseyi eli boş geri çevirmez.
Kendisine yönelen gönüllere nasıl bir şifa ve hayat kılavuzu olduğunu Kur’an’ın canlı örneği olan Rasulullah (s.a.v.) şu şekilde dile getirmektedir:’’Kuran okuyan Mü’min, turunçgiller gibidir. Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kuran okumayan Mü’min, hurma gibidir; kokusu yoktur tadı güzeldir.’’ Hadiste açıkça ifade edildiği üzere, Kur’an okuyan müminler, kokusu ve tadıyla güzel olur. Yani Kur’andan aldıkları mutluluk ve rahmeti, sözleri ve davranışlarıyla başkalarına yansıtırlar. Böylece hem kendileri hem de başkaları bu rahmet pınarından istifade ederler.
Özellikle Kur’an ayı olan Ramazan ayında, Kur’an-ı Kerimi okuyup anlamaya gayret etmemiz gerektiğini tekrar hatırlayalım. Evimizin ve gönüllerimizin kapısını bu rahmet deryasına açtığımız zaman, O’nun da huzur, saadet ve rahmet damlalarını evlerimize ve gönüllerimize yağdıracağını unutmayalım. 
Aile ocağımızın ve toplumumuzun bereket ve mutluluk vesilesi olan Kur’an ile bağımızı her zaman sıkı tutalım. Unutmayalım ki, karanlığın zulmetinden kurtulmak isteyen güneşe doğru adım atmalıdır. Çatlamış dudaklarını rahmet sularıyla ıslatmak isteyen, derya ve ummanlara yönelmelidir. ’’Doğrusu bu Kuran en doğru yola götürür ve yararlı iş yapan müminlere büyük ecir olduğunu müjdeler."
Kur’an-ı Kerim, insan için inmiştir. İnsanı dünya ve âhirette mutlu kılacak her şeyi ihtiva eden bir kitaptır. Böyle bir kitabı rehber edinen yanılmaz. Ona sımsıkı sarılan sapıklığa düşmez. Onun gösterdiği yoldan yürüyen şaşırmaz ve onu okuyanın ecri az olmaz.
Okullar tatil oldu. Diyanete bağlı camilerde yaz Kur’an kursları başladı: Çocuklarımız okullarını bitirdi. 3 ay boyunca ilgilendikleri bir şey olmayacak. Bu zamanlar onlar için çok önemli. Çocuklara küçük yaşta verilen eğitim, en önemli eğitimdir. Bu yaşta öğrenilenler, ömür boyu silinmeyecek olan bilgilerdir. Çocuklarımız namaz kılmayı, abdest almayı, ibadet etmeyi, Kur'an okumayı bu kurslarda öğreniyor. Her çocuğun dinini öğrenip bunları yapabilmesi için küçük yaşta bu eğitimleri görmesi gerekir.  Çocuklarınızı bu yaz kurslarına gönderelim. Bu zamanlar, altın zamanlar."