YOZGAT'ın tarihi, kültürü konusundaki anlatımlarımızla mangalda kül bırakmıyoruz. Sunumunu yapıp, övündüğümüz bu kültürümüzün yaşayabilmesi adına bugüne kadar kaç adım attık, bundan sonra kaç adım atacağımızı bile bilmiyoruz, ama övünüyoruz. 

Yozgat Belediyesi'nin resmi internet sitesinde 'Yemek Kültürü' başlığı altında, 'Şehrin yöresel yemekleri' sıralanıyor. Başta 'Testi kebabı' yer alıyor. Sonrasında, 'ayva basması, çörek, bazlama, katmer, cızlak, cıvık ekşili, erişte, çap çup, topak çorba, kaypak, helle çorbası, düğürcük çorbası, bulama çorbası, sakala sarkan çorba, haside, sütlü kabak, patlıcan turşusu ve tas kebabı' sıralanıyor. Ardından 'Parmak çörek, peksimet'in Yozgat'a mahsus özel bir ekmek türü olduğundan dem vuruluyor.

Dahası da var mutlaka, yemek kültürü ve geleneğimiz içerisinde yer alan yemek çeşitleri. Ama bilmediklerimizi bir kenara bırakıp, sıralanan bu yemeklerden kaçını Yozgat'ta yaşayan kaç kişi biliyor? Kaç kişi bu yemekleri yapabiliyor? Kaç kişi bu yemeklerin tadına bakmıştır? İstisnalar kaideyi bozmaz. Genel anlamda, bilen, tadına bakan, halen özel günlerde yapabilenler mevcuttur. Ötesi var mı? yok.

Ötesine geçilebilmesi için bir çalışma yapılmıştı. O çalışmanın sonucunda bugün her köşe başında var olma mücadelesi veren 'Yufkacılar' ortaya çıktı. Tescillediğimiz parmak çöreğin, arabaşının, testi kebabının bir standardı yok. Herkes kafasına göre takılıyor. O yüzden de 'Marka' olamıyor/olmuyor. Övündüklerimizi uygulamaya koyup, pazara sunabilsek, istihdama da ciddi bir katkı sağlamış oluruz. Devlet kapısında iş arayanlar, tavuk döner satmakla yetinenler yeni iş sahibi olurlar.