İslam çalışmayı emreder

 İslam Dini kendisine inananlara sadece ahiret mutluluğunu vaat etmez ve bu mutluluk için hükümler getirmez. İslam Dini kendine inananlara dünya hayatında da mutlu olmayı vaat eder ve bu mutluluk için hükümler getirir.  İmani ilkeler böyledir. İbadet ilkeleri böyledir. Ahlaki ilkeler böyledir. Allah’a iman kişiye huzur verir, bir Rabbin varlığı kişiye güç verir, dayanma kuvveti verir. Ahirete iman kişiye bir bilinç kazandırır, dünyadayken yapıklarının hesabını vereceği bilinci kişiye dünyadayken güzel davranışlar sergilemesine vesile olur.  Namaz, oruç, zekat, hac, abdest, temizlik vb. tüm ibadetler ahret mutluluğun yanında dünya huzurunu da sağlar. Namaz kılan dünyada her türlü kötülüklerden uzak olur. Oruç tutan sıhhat bulur. Zekat veren malını sigortalatır. Hacca giden mahşeri provayı dünyada yaşar, tek başına olmadığının farkına varır. Abdest alan temiz olur. Temizliğe özen gösteren hastalıklardan emin olur. Doğru sözlü olmak ve yala söylememek, güvenilir olmak, gıybet ve dedikodu yapmamak, iftira etmemek vb. ahlaki ilkelerde dünya huzuru içindir. Ahlaki ilkeler yerine getirildiğinde, yalan söylenmediğinde, gıybet yapmadığında, iftirada bulunmadığında huzurlu olur.
Sizlere kısa bir girizgâh ile paylaşmak istediğimiz temel husus şudur ki Yüce Yaratan bizi dünyadayken en güzel davranışlar sergilememizi istiyor, bu mutluluğu elde etmemiz, hem dünyamızı hem de ahretimizi kurtarmamız için çalışmamızı emrediyor. Tüm namazlarımızda tahiyyata oturduğumuzda bir dua okumaktayız. Yüce Rabbimize şöyle yalvarmaktayız. “Onlardan, ‘Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem ateşinden koru’ diyenlerde vardır. ” (Bakara, 2/201)
Tüm namazlarımızda duamıza konu olan dünya-ahiret dengesi çalışma hayatımızın temelini de oluşturmalıdır. Çünkü bu dengenin olmasını Yaratan (c.c.) istemektedir. Kasas süresine kulak verelim.
Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. (Kasas, 28/77.)
Sevgili Peygamberimizde (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Dünya işlerinizi ıslah edip yoluna koyunuz, ahiretinizi de ihmal etmeyip onun için çalışınız,” (İbn Mace, nr. 2142) Yüce Rabbimizin bir imtihan vesilesi olarak verdiği farklılıklarımızı çalışma hayatımızın temeline oturtturamayız. Çünkü kimimizin amir kimimizin memur olması, kimimizin işveren kimimizin işçi olması ve farklı konumlarda olmamız Allah-u Teâlâ’nın sadece bir imtihanıdır. Bu hususlar ise aramızda bir ayrışmanın sebebi asla olamaz. Bir ayetle konumuzu daha iyi anlamaya çalışalım. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.” (Zuhruf, 43/32.)
Eskilerin çok güzel bir sözü vardır “Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa” Evet, herkesin ekonomik imkânlara sahip olduğu bir toplumda kimler çalışır ki?
Üstünlük ancak takva (Allah’tan sakınma) iledir. İşte Hucurat süresi ayet bize şöyle ışık tutuyor. “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat, 49/13)
Editör: TE Bilişim