Şah ve Sultan 
Prof. Dr. İskender Pala
KAPI YAYINLARI

Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
Kızılbaşlık!
Sünnilik!
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
Korku? Ya o?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk!
Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ve Sultan…
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.
Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala’dan…
***
Bu Vatan Böyle Kurtuldu (Özel Baskı)
Onlar Bizim İçin Öldüler
Erol Mütercimler
    Bu vatan nasıl kurtuldu? Bugün bu soruyu sorup yanıtını vermek çok kolay. Oysa 1920'lerin koşullarını hayal ederek yaşamaya çalışalım, bakalım neyle karşılaşacağız
    Anadolu İngilizlerin kışkırtmasıyla Yunanlıların işgali altında. Üstelik, uluslararası kurallara aykırı olarak, kadınların kızların ırzlarına geçiliyor, her yer yağmalanıyor, yakılıyor, yıkılıyor, camilerde ezanlar okunamıyor... Savaşacak silah ve cephane yok, yiyecek yok, giyecek yok, para da yok... Demiryolları işgal altında, karayolu da yok.
    Türk milleti bu koşullarda mucize yarattı. Silah yaptı, cephane üretti, işgal altındaki İstanbul'da silah depolarını soydu, subayları Anadolu'ya kaçırdı. Tüm bunları da İstanbul-Trabzon-Batum-Novorosisky-İnebolu iskeleleri arasında yaptı. Ölümden korkmayan, ölümü yenen sivil resmi bahriyeliler ile Anadolulu, Kastamonulu ve İnebolulu Türk kadınlarıyla başardı.Türk kadınlarının inanılmaz azim ve kararlılıkları bu memleketi kurtardı. Kar kış demediler, kağnıların arkasından gittiler. Dondular, yollarda öldüler ama yorganlarıyla, kazaklarıyla mermileri sardılar... Çocukları öksüz kaldı, yetim kaldı ama "bu vatan kurtuldu".
    Bu kitap, Gazi Mustafa Kemal'in askerlerinin, İpsiz Recep'in, Topal Osman'ın, Bandırma'nın kaptanı İsmail Hakkı'nın ve Erzurumlu Kara Fatma, Selanikli Ayşe, karşılıksız aşkın kurbanı Selanikli Fikriye gibi kadınların mucizesini anlatır... Onlar bizim için öldüler... Bu kitap, bu vatanı kurtarmak için ölenlerin öyküsüdür.
***
Türkiye'nin Yakın Tarihi
İlber Ortaylı
Timaş Yayınları
    'Osmanlı İmparatorluğu gürültüyle ve aniden ortadan kalktı. Büyük imparatorluklar artlarında üç-beş yıllık değil, yüz yıllık sancılar bırakır.' 'İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü, hem de hatalarının bir nedeni...' 'Türk toplumu yeryüzü tarihinin en büyük devrimini yaşayan yerkürenin devlerine karşı varlık mücadelesi vermiştir.' '1924 Anayasası hem bizim tarihimiz hem de yakın tarih için Balkanlar ve Ortadoğu'nun en ilginç kurucu belgelerindendir.' 'Birinci Dünya Savaşı'ndaki ağır hatalar ve boş özlemler sebebiyle, İkinci Dünya Savaşı'na ihtiyatla yaklaşılmıştı.' '6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi ile birlikte yakın tarihin en büyük sorun çıkaran iki tertibidir. Tertiplerin akışına sorumlular bile hakim olamamıştır.' 'Yassıada duruşmaları hiçbir hukukçunun onaylayamayacağı biçimdeydi.' 'Türkiye anayasaları boyuna yenileniyor. Yenilenmeyen politikanın örgütlenme biçimi ve eğitimidir.' Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden ilber Ortaylı Türkiye'nin gündeminden düşmeyen anayasa tarihimizden seçimlere, Birinci Dünya Savaşı'nın acı sonuçlarından ikinci Dünya Savaşfndaki denge politikasına, Enver Paşa'nın komutanlığından İsmet İnönü-Adnan Menderes çatışmasına, komşu ülkeler Irak, Suriye, iran ilişkilerinden ABD, Rusya ve Avrupa Birliği politikasına, askeri darbelerden eğitim sistemimize kadar birçok konuda yakın tarihimizin dönüm noktalarını farklı bir bakış açısıyla ve sıra dışı analizleriyle ele alıyor. Türkiye'nin Yakın Tarihi 20. yüzyılda Türkiye'nin geçirdiği değişimin arka planını merak eden okurlar için kaçırılmaması gereken bir kitap.
***
Ahmet Ümit
Everest Yayınları;
İstanbul Hatırası
    Yaşadığın şehir özgür değilse, sen de özgür kalamazsın! ..
    Byzantion'dan İstanbul'a uzanan heyecan yüklü, tarihsel bir serüven...
    Yedi hükümdar, yedi kadim mekân, yedi gizemli olay ve yalın bir gerçek!
    Ahmet Ümit'in beklenen romanı İstanbul Hatırası 1 Haziran tarihinde okurlarla buluşuyor. Romanlarında zengin arka planı polisiye kurgu içinde vermekteki ustalığı ile bilinen Ahmet Ümit'in bu romanı da yine peş peşe işlenen cinayetlerin çevresinde kurgulanmış. Ancak bu kitabı sıradan bir polisiye romandan ayıran birçok özellik var. Her şeyden önce zengin kadrosu ile İstanbul Hatırası, çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir araya getirerek içinde barındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Birbirine bağlanan bu alt öyküler bir yandan gerilimin etkisini artırırken bir yandan da romanı şenlikli ve çok yönlü bir yapıya ulaştırıyor.
    Kitabın bir başka önemli özelliği de İstanbul hakkında son derece detaylı bilgi içermesi. Kurgunun içine yerleştirilen bu bilgiler hem okumayı daha meraklı hale getiriyor hem de tarih aracılığıyla çok günümüzün dışındaki öykülerin de kurguya yerleşmesine imkan tanıyor. Böylece Ahmet ümit'in İstanbul Hatırası adlı romanı, başka başka dönemlerin öykülerinin eşliğinde, günümüz İstanbul'unun geniş bir panoramasını oluşturuyor. Tutucusundan modernine, eski İstanbullusundan yeni göç etmişine, milliyetçisinden gayrı Müslim'ine varana dek İstanbullu diye adlandırılabilecek herkes bu kitabın içinde kendi öyküleriyle birlikte İstanbul'un devasa çarklarının dişlilerini dile getiriyor. Binlerce yıllık tarihiyle İstanbul başrolü oluştururken romana girip çıkan her karakter de İstanbul'un nasıl İstanbul olduğunu aktarıyor.
***
Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat
Hanefi Avcı
Angora Kitaplığı;
    Emniyet Teşkilatının efsanevi ismi, Susurluk sürecinde cesur duruşuyla gerçek bir kanun adamı tavrı gösteren Hanefi Avcı yine doğru bildiklerini söylemeye devam ediyor. Ucunun kime dokunduğuna bakmadan, yalnızca ülkesine karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirmek için son dönemde yaşananların iç yüzünü kamuoyuna açıklıyor.
    Kitap iki bölümden oluşuyor. Devlet başlıklı ilk bölümde, yıllarca devlete hizmet etmiş bir güvenlik görevlisi olarak geçirdiği fikirsel dönüşümü, bu dönüşüme neden olan olayları okurlarla paylaşıyor. Bu fikirsel dönüşümün sonucunda Avcı artık, uzun yıllar mücadele ettiği, sisteme muhalif grupların demokratik ve sağlıklı bir sistemin olmazsa olmazı olduğuna, farklı fikir ve düşüncelerin topluma zarar değil, ancak bir zenginlik katacağına, güvenlik sorununa indirgenen Kürt sorununun ancak demokratik hak ve özgürlükler alanının genişletilerek siyasi yollarla çözümlenebileceğine ve ordunun batılı ülkelerde olduğu gibi siyasetin dışında kalarak güçlü bir ordu olabileceğine inandığını açık yüreklilikle ifade ediyor. Avcı, bu kitabı yazmaktaki önemli amaçlarından birinin, böyle köklü bir değişim yaşamasına neden olan mesleki tecrübelerini aktararak, çok geniş bir kriminal yelpazede çalışmış olmanın verdiği donanımla kendinden sonra geleceklere yol göstermek olduğunu belirtiyor.
    Cemaat başlıklı ikinci bölümde ise Avcı devletin çeşitli kurumlarına nüfuz etmiş cemaat yapısının son zamanlarda meydana gelen olaylardaki (özel yetkili mahkemelerin sürdürdüğü tahkikatlardan, telefon dinlemelerine, vs.) rolünü ortaya koyuyor. Cemaatin polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşik örgütleme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engellediğinden, üstüne üstlük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içerden ve tamir olunmaz biçimde yaraladığından bahsediyor. Bugün özellikle özel yetkili mahkemelerce yürütülen tahkikatların, arka planda cemaatin talimatı ile Emniyet İstihbarat Şubesindeki unsurları ve cemaate bağlı savcılar desteği ve zorlaması ile yürütüldüğüne, yürütülürken hukuksuz işlemlerin yapıldığına dair ciddi emareler olduğunu iddia ediyor. Tüm bu iddialarını, delilleriyle sağlam bir zemin üzerine inşa ediyor.
    Avcı kitabın başlığında iki metafor kullanıyor; bunların devlet görevlilerinin, belli bir ideoloji etrafında örgütlenmiş grupların ve genel anlamda toplumun zihniyetini tanımlayabilmek için ne kadar isabetli bir biçimde seçilmiş olduğunu kitabı okuyup bitirdiğinizde anlayacaksınız. Görünen değil, perde arkasındaki gerçekleri merak ediyorsanız Emniyet teşkilatının güvenilir ve öncü ismi Hanefi Avcı'nın dürüst ve cesur sesine kulak verin!
***
Ye Dua Et Sev
Elizabeth Gilbert
Pegasus Yayınları;
    Ye, Dua Et, Sev kitabının satışları 2 milyona yaklaşırken önümüzdeki birkaç ay içinde bu rakamın 5 milyonu bulması bekleniyor. Kitap 36 dile çevrildi yaklaşık 1 Yıl boyunca bütün en çok satanlar listesinde 1. sırada ve halen ilk üçte yerini korumaktadır.2008 yılında filme alınacak kitapta hayatını Ye, Dua Et, Sev’de anlatan yazar Elizabeth Gilbert’i Julia Roberts canlandıracak.Ye, Dua Et, Sev bu olağanüstü kitabı çok sevdim.Hillary Clinton Bugünlerde sokakta gördüğüm kadınların neredeyse hepsinin elinde Ye Dua Et Sev’i görüyorum. Elizabeth’i programıma çıkarmak için oldukça sabırsızlanmıştım.Oprah WinfreyBu Sürükleyici ve cezbedici gezi anısında, gazeteci Liz Gilbert bir yıllığına İtalya, Hindistan ve Endonezya’yı kapsayan bir yolculuğa çıkar Şanslıyız ki öğrendiği şeyleri Kendimize katabiliriz. Marie Claire Müthiş, ilgi çekici, zekice ve yüksek derecede keyif veren bir anı romanı..Mutlaka Okuyun TimeOtuzlu yaşlarının başında, Elizabeth Gilbert modern bir kadının isteyebileceği her şeye sahipti iyi bir eş, şehre uzak büyük bir ev, başarılı kariyer fakat tatmin ve mutlu hissetmek yerine o, panik ve şaşkınlıkla tükendiğini hissediyordu. Bu, bilgelik ve heyecanla yüklü kitap onun sahip olduğu başarı göstergesi olan şeyleri arkasında bırakıp bunların yerine koyduklarının hikayesidir. Takip eden bir boşanma ve yıkıcı bir depresyondan sonra, Gilbert kendi doğasının gerektirdiği üç özelliği sorgulamak üzere ön plana plana çıkarır ve üç farklı kültür zeminin karşılaştırır: İtalya’da keyif, Hindistan’da ibadet ve Bali’nin Endonezya Adalarında dünyevi hazlar ve ilahi yücelik arasındaki denge.Yakın zamanda Elizabeth Gilbert gibi iyi bir yazar daha tanımış değilim. Gilbert’in kitabı zeka, neşe ve konuşma diline özgü tartışmasız bir canlılık ile yüklü.
Editör: TE Bilişim