ANADOLU coğrafyasının tam ortasında bulunan Yozgat Fethedildiği günlerden beri düşman ayağının değmediği, Türklüğün baş şehridir. Oğuz Boyu, Bozok Türkmenlerinin kadim yurdu! 

Bir toplumun “Millet” olabilmesi için aynı ırktan, aynı dilden olması gerekmez. Asıl olan ortak değerlerdir. Bununda adı kültür hazinesidir. Bizler elimizdeki hazinelerimizi vitrine koyamadık. 

Osmanlı Devletinin kuruluşundan beri yerleşik düzen içerisinde farklı kültürlerin harmanlandığı, hem doğu kültürü hem de batı kültürünün hayat bulduğu, Kafkasya’dan beri gelenek ve göreneklerinden ödün vermeden hayatta kalan Türk kültürünün canlı kaldığı ender illerimizden birisidir Yozgat. Bu yüzdendir ki Yozgat’a gelen yabancılar gariplik çekmez, çarçabuk mayalanır. Çünkü kültür insanın, millet olmanın mayasıdır. 

Yozgat Kültür Müdürlüğünde yaşanan bayrak değişimi ve bu makama Yozgat kültürünü çok iyi bilen bir ismin; Hüseyin ÇİFTÇİ Beyin getirilmesi şahsen geçmişte yaşadığım hayal kırıklıklarımı umuda dönüştürdü. Bizler elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince kültür adına örülen her binaya helik taşı olmaya hazırız. 

Önerilerim; 

Yozgat halkı aynı ağacın dallarını teşkil etmesine rağmen her ilçesinde ve köylerinde bin yıldan beri yaşatılan farklı gelenek ve göreneklerin yer aldığı, yaşatıldığı bir şehir.

1876 yılında Türkiye’de İlk özel gazete “Tercüman-ı Ahval’i” çıkararak Sansür yasasını yerle bir eden Agah Efendi adına sansürün kaldırıldığı gün olan 24 Temmuz tarihi veya altıncı ayın altısı gibi bir tarih belirlenerek basın ödülleri verilmeli, Türk basınının değerli kalemleri, yazar ve Tv yöneticileri Yozgat’a davet edilmeli.

Kültürlerin önündeki en büyük sorun olarak gözüken “şehirleşme” birçok değerlerimizi yozlaştırmış, bir çoğunu yok etmiştir. Türk kültürü bu coğrafyada yaşıyor.  Unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerimizi ortaya çıkarıp gelecek kuşaklara aktarmamız aslında hiçte zor değil. 

Yozgat Kültür Müdürlüğü bünyesinde geniş çaplı “kültür güncesi takvimi” hazırlamalı ve gönüllülük esasına dayalı saha araştırmaları yapılarak nerede hangi kültürel hazinelerimiz varsa konuya ilgi duyan araştırmacılar eşliğinde ivedilikle yazılı ve görsel kayıt altına alınmalıdır. 

Kültürel zenginliklerimizin yanında farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış nice medeniyetlerin kalıntıları gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki en büyük tapınağı Yozgat’ta toprak altında gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Büyük Nefes, Hattuşaş, Boğazkale, Alaca Höyük, Kazankaya, Çekerek Kızlar Kayası, Zile, Kesik Köprü, Kara Mağara Akdağmadeni kaleleri, Alişar, Roma Hamamı, Çayıralan’da bulunan Selçuklu eserleri, Kerkenez güzergahı turizm hattı olarak belirlenmeli ve ihtiyaca binaen sosyal ve kültürel altyapı çalışmaları başlatılmalı.

Bu hat güzergâhında bulunan il ve ilçelerle ortak çalışma yapılarak birlikte hareket edilmeli, ilgili ve bilgili tercüman, rehberler yetiştirilmeli, meslek odalarımız tarafından esnaflarımızda “turizm bilinci” oluşturulmalı.

Özellikle geleceğimizin teminatı yavrularımızı sanal dünyadan kurtarabilmek için yeterince güvenli ortamlar sağlanarak geçmişte oynanan toprak temaslı oyunlar yeniden hayata geçirilmelidir. Her köy  ve mahalledeki okul bahçeleri oyun parka dönüştürülmeli, çocuklarımızı yaş gruplarına ayırarak Yozgat folkloru mutlaka ve mutlaka öğretilmeli, çeşitli karşılama merasimleri, açılış ve benzeri etkinliklerde halk oyunu gösterileri yapmaları ve onura edilmeleri gerekir.

Bir diğer konu ise ”ilimizi tanıyalım”  Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde en az senede iki defa olmak üzere yaşadıkları şehrin tarihi, kültürü gelenek ve görenekleri hakkında Halk Bilimciler aracılığıyla çocuklarımızın bilgi sahibi olmalarıdır. Ne de olsa Yozgat en fazla göç veren il konumunda. Hiç değilse gittikleri memleketlerde yöresine ait değerleri doğru kişilerden öğrenmeli, gurbete çıktığında kültür elçisi vazifesini hayat düsturu haline getirmelidir. 

Yozgat mutfağı oldukça zengin ve damak lezzeti tüm yörelere hitap edecek nitelikte, Türk Dünyası Mutfağının merkezidir. Ülkemizin doğusundan tutun da batısına, Avrupa mutfağına varana kadar her yörenin yemek kültürünü Yozgat’ta görmek mümkün. Yüz yıl önce yaşanan savaşlar ve devamındaki göçler kültürel etkileşim zenginliğine dönüşmüştür. Eskiden köylerimizde düğün yemekleri en az kırk çeşit olurdu. Son yıllarda tıpkı diğer adetlerimizde olduğu gibi mutfağımızda işin kolayına kaçmışız, paket servise dönüşmüştür. Düğün yemekçileri olarak bildiğimiz her köyün bilge kadınları var ve son kuşak halen hayatta. İvedilikle Alan çalışması yapılarak yemek çeşitlerimiz kayıt altına alınmalı Kültür Müdürlüğü tarafından kitaplaştırılmalı.