Aslında bizler bir sağlık problemi yaşadığımızda ihtiyacımız olan en önemli ilaç  her zaman moraldir. Ne işe yarar bilmiyoruz ama her hangi bir hastalıktan korunmak için akla uygun veya değil, bir uygulama yaptığımızda iyi olmayı bekleyen ruhumuza eklenecek her katkı terapi yerini aldığından iyi olma süremiz daha da kısalır...
Zannediyorum 1970’li yıllardı. Suna Bibinin örene çobanlar arazide gütmek için götüreceği koyun sürülerini biriktirirdi. Herkes öğle saatinde çobanların evlere getirdiği koyunları sağar, kuzularıyla emiştirir, öğleden sonra da tekrar çobanın sürüsüne katmak için Suna Bibi’nin örene getirirlerdi. Her evden gelen insanlar orada grup oluşturur, tatlı sohbetlere dalarlardı. İşte böyle bir günde aynı örende bulunan armut ağacına çıkan Grefenin Şekirin Salif, çürük bir dala basmış ve dalın kırılmasıyla birlikte şiddetli bir şekilde yere düşmüştü. Baygın halde yatan Salif’e o alanda bulunan Gocenin Apdıllanın Urhuya, Hosur Sülümanın Dönüş, Dağlı Satılmışın Cemayunur, Kaşifin Fadime, Durak Çavuşun Guddusünün Cennet, İpekgilin Pempe, İdinin Osman, Guyruğun Şavgının Mendufa, Gulünün Durağın Şukrüye, Nurettinin Durağın Gıymet, Tilki Zabitin Nuruya, Gıllı Paşanın Hanım, Poslu Hekmetin Sabire, Mama Bibi ve Urhuç Hala’dan oluşan kalabalık bir sağlık heyeti yaralıya anında müdahale ettiler. İçlerinde en isabetli teşhisleriyle tanınan Gulünün Durağın Şukrüye Başhekimlik görevini üstlenerek hemen uzun süre bastırmak suretiyle Salifin gotünün dutulması kararını verdi.
Yaklaşık 4-5 dakika gotü dutulan Salif, kendine geldi. Gözlerini açtı. Çocuk korkmuş diyerek Hatıcın Cennet başkanlığında yaklaşık 3-4 tane asistan, Salif’in damağını kaldırarak sert şamarlar attılar. Urhuç hala yağ erittirdi ve kaynar bir şekilde kaşıkla içirdiler. Mama Bibi çapıt yaktı ve yara yerlerine bastı
Şimdi hatırlamıyorum ama bürük ve gambıhlarla falan bir iki estetik müdahaleler daha yapıldı. El bebek, gül bebek bir şekilde Salif’i kucaklarında oturturlarken, Salif’in daldan düştüğünü öğrenen babası Gırefenin Şekir Dayı ve annesi Nallının Elif Eme olay yerine geldiler.
    Elinde sürekli ütülenmiş elma bir deynekle gezen Şekir Dayı önce olayın nasıl geliştiği hakkında Gocelilerin avratlardan ayrıntılı bilgi aldı. Baygın ve nazlı gözlerle babasına bakan Salif’e döndü ve kuvvetli bir şekilde boynunun kütüğüne elindeki deynekle yapıştırınca, Salif turbo sisteme geçti ve depara kalkarak evleri yönüne kaçtı. KÜfür ederek bir iki de peşinden taş fırlatınca Salif’i iki gün ev ve köy yakınlarında göremedik.
Kuş yuvalarını en profesyonel bir şekilde bozan, köydeki her meyve ağacında pantolonu ve kazağından bir lime bulunan, mazarat ve uslanmaz hareketleriyle kendinden küçükleri sürekli döven Salif, yukarıda isim ve unvanları yazılı Alcı Köyü sağlık kurulunun müdahaleleri ile tedavisi yapılmış, babası tarafından da elma deynekle taburcu edilmişti. 
Şekir Dayı çok sinirli ve sert bir adamdı. Oğlu Salif deyneği yiyip kaçtığında arkasından yaklaşık yarım saat demeç verdi. Diyordu ki, “Koçun d.... sallanırmışta, tilki sürekli arkasında dolaşırmış ki, düşecek diye..” diyordu. Biz gülüyorduk ya, olayla da bir ilgisini bulamıyorduk. Bizim köyde yaşanan sağlık problemlerine Salif örneğinde rastlandığı gibi benzer nitelikler taşıyan bazı ilk yardım müdahaleleri şunlardı.
Yatağını ıslatan çocuklara garacula yımırtası veya saksağan eti yedirirler, bademcikleri şişene mal pisliği sararlar, hastalanan ineklerin kuyruğuna kırmızı çapıt bağlarlar, yeni doğmuş sıpaların arka ayaklarından sinirini boğup, kulaklarını kurdele şeklinde bağlarlar, sırtı ağrıyan insanların gulucunu kırarlar, şişe yakarlar, beli ağrıyanların sırtını çiğnetirler, sesi kısılana çiğ yumurta içirirler,  gızılyuğrük olanları kızgın tavayla parpılarlar, it dirseği çıkaranları deniz suyu içtiğinden dolayı Saniyenin Ihsenin Hava’ya götürüp gözüne tüküttürürler, elinde siğil çıkanlara yumurtanın içine 40 adet arpa tanesi koyup, hocaya okutturularak eşiğin altına çıkıyla kömerler, sık sık eşşeğe binmekten poposu yangır olanlara kil çalarlar, kafasına bit düşene tetete (dedete marka bir haşara ilacı) sürerler, kışın karda donanları koyun gübresine gömerler, nazar değenlere gô boncuk takıp üzerlik tütütürler, cinni hareketler yapıp gafayı bozanlara guccük gulenüzü ve böyük gulenüzüyü okurlar, mazarat çocukları cemaat camide namaz kılarken getirip, cami direklerine kafasını vururlar, itten, örenden, karanlıktan vs. şeylerden korkanların damağını kaldırıp kuvvetli şamarlar atarlar vs. vs.
Geleneklerle iç içe girmiş bu ilk yardım ve ön kural hareketler böyüklerimizin huzurunda yapılınca hasta adam benim için her şey yapıldı, artık kesinlikle iyi olmam lazım moraliyle şartlandığından, gerçektende çabucak iyi olurdu. Bizim köyde kaza geçirmiş bir insana genelde ilk yardım got dutma şeklinde yapılıyordu. Aslında insanın yediği şamarlar, üzerinde uygulanan onlarca abuk sabuk deneyler ve çektiği eziyetler yanına kalıyordu ama, gerçekten yüksek moral her zaman bir işe yarıyordu.
Hatıralarımızın canlanması da moralimizi ve ruhumuzu gençleştirdiği için bu özlemleri beğenilerinize saygılarımla arz ederim.