AYNI görüşü birden fazla kişiyle paylaştığımı düşünüyorum. Bu düşünceye katılmayanlarda mutlak vardır. Olması da gerekir. Bir araya gelip, konuşalım, olgunlaştıralım düşüncesi bile oldu ama hasıl olmadı...
Günümüz eğitim sisteminin öğretimle sınırlı kaldığını, eğitim alanında kendisini gösteremediğini düşünüyorum. Eğitim olmayınca sadece öğretimle sınırlı kalınması, 'hazırcılık' anlayışını da gündeme taşımaktadır. 'Eğitim-Öğretim' sisteminde, 'eğitimin' sırılı bırakılması, 'öğretimin' ağırlıklı olması sonucunda, hayata atılan gençler, öğrendiklerini geliştirmek yerine, onunla yetinip, ileriye doğru adım atmaktan uzak kalıyor...
Derin bir muvzu... Konunun uzmanları ile bir araya gelip, tartışma ortamı sonrasında yine döneriz bu konuya. Konunun içerisinde asıl irdelemek istediğim, köy okullarının durumu, taşımalı eğitim uygulaması. Taşımalı eğitim bana anlamsız geliyor...
Milli Eğitim, her çocuğa ulaşıp, eğitim-öğretimden geri kalmaması için gerekli altyapıyı oluşturuyor. 'Evde Eğitim' modeli bile var. Hal böyle iken, köy okullarının 'öğrenci yetersiz' gerekçesiyle taşımalı eğitim kapsamına alınması normal gelmiyor...
Öğretmen ile birlikte İmam ve ebe-hemşire köyün danışmanı, önde gelen akil insanıdır. Bunları köyden çıkartıp, şehre taşıdığımızdan beri köylerimiz de boşalıyor. Toprağa olan sevgi-saygı azaldı. Önce, öğretmen, ardından ebe-hemşire köyden uzaklaştı. Köy camilerine genç imamlar vekil olarak verildi. Bu meslek grupları köyden çıkınca, köylü de köyünü terk etti. Kaç çocuk olursa olsun, hepsinin köyde okuyup, eğitim almaları gerekir. Öğretmen köyde ikamet etmelidir. İmam köyde kalmalıdır. Ebe-hemşire köyde barınmalıdır. Köylüyü anlayarak, birlikte yaşayarak yönlendirebilsin. Çocuklar, öğrenirken eğitimlerini de alabilsin. Fidan söküp, bina dikmeyi değil, fidan dikip, meyve almayı öğrensin...