BUGÜN günleden Perşembe, 14 Mayıs 2020. Bu demektir ki iki aydan fazla bir süredir. Koronatina hapishanesinde tutukluyum. Korkarım ki bu gidişle Kadri Şençalar merhumun çok ünlü, dillerden düşmeyen hüzzam şarkısı gerçek olacak. Baharı görmeden yaz geldi geçti! Okumak-yazmak, beyaz ekrana bakmaktan başka yapacak bir şey yok. 
Okumak yazmaya nazaran daha kolay gibi gözüküyor. Yazmak öyle mi? Yorgunluk şöyle dursun yazacak bir şeyler de olmalı. Yazmamak için grafofobi, ne bileyim oblomovluk gibi mazeretler de var! Artık bu bahaneler de işe yaramıyor. Zaman mı? Koronatina da zamandan bol ne var? 
Fakat Fuzuli atamızın tezhibli bir padişah fermanına benzeyen bedduasına ne yapmalı? Bu bedduayı okudukça hevesimiz kursağımızda kalıyor, cesaretim kırılıyor, elim titriyor, kalem yazmıyor. Kalem olsun eli ol katib-i bed tahririn. 
Ulu sözü dinlemeyen uluya kalır demiş atalar. Ne yapsam, nasıl etsem, tekrar uydurma bahaneler aramaya mı çıksam? Bilmeyen olmasa da kumdan zincir mi yapsam? Üstelik köhne meta olduk, devleti-i ali nezdinde! Revacımız yok! Bu nedenle hapse atıldık. 
Zaten kederlik çağındayız. Severek ve de isteyerek Narayama Türküsü çığırmaya hazırız. Bunları yazarken bir taraftan televizyon ekranına da bakıyorum.
 Yazdıklarım, yazamadıklarım birbirine karışıyor. Bu nedenle kaçıncı kez yazdığımı bilmiyorum. Seyrettiğim kanallarda eski şarapları, yeni testilere veya kadehlere koyan diziler mi, midelerinden ibaret attarlar mı ararsınız? Hepsi tam tekmil. İnsanın bu dizilere, reklam fırtınalarına baktıkça; Efendi köhne Yahudi akaidin satma! Nasıl bu taze maarifle eskiler alayım? Diyesi geliyor! Bu modası geçmiş dizilerde rol kestiren, süslü püslü, boyalı, birbirine benzeyen, kendisinden başka kimseye benzememenin bir neziyet, şahsiyet olduğunu bilmeyen hanımları ibretle izliyorum. 
Ve şimdi zarafet oldu eskilerin rezalet dedikleri kehanetine ben de katılıyorum. Fenomen olabilmek için bütün değerlerini haraçmezat malum pazara çıkaran androidler, quasimodolar! Nötr Damme’nin Kamburu güzel insan! Ben burada kelimeyi etimolojik anlamında kullanıyorum. 
Bütün bu saydıklarım, sayamadıklarım, gördüklerim, duyduklarım bende değişiklik, yenilik, farklılık, birlik, hayret gibi etik ve estetik değerleri silip süpürüyor!