BUGÜN Cumartesi ve hafta sonu, kimisi mesaide kimisi tatil yapıyor. Herkes gibi benim de sosyal medya hesabım var.
Bazen kapatmak istiyorum.
Lakin gazetenin internet editörlüğünü de yapıyorum ya. Mecburen haberleri sosyal medya hesaplarına aktarmak gibi bir görevim de var. O mecralarda da haberlerinizi halka ulaştırmak zorundasınız. Benim bu sosyal medya hesabım da 2009 yılında açılmış.
O günden beri aynı hesabı kullanırım.
Ne yazdığımı, ne söylediğimi, ne de paylaştığımı bugüne kadar silme gibi bir durumum olmadı.
Bazıları sürece ve gidişata göre sosyal medya hesabı yeniliyor.
Benim 2009 yılındaki gönderilerim aynen duruyor.
***
Aslında konumuz bu değildi ama nasıl buraya geldi anlamadım.
Sosyal medya hesabım eski olduğu için, geriye dönük gönderileri görebiliyorum.
Mesela 2014 yılında bu tarihlerde yağan kar fotoğraflarına denk geldim.
Her taraf beyaza bürünmüş ve çamlıktan fotoğraf çekmişim.
Yine 2016 yılında karlı bir Yozgat fotoğrafı gördüm.
Lakin her sene aynı tarihte kar yağışının biraz azaldığını fark ettim.
En son 2017’de çektiğim fotoğrafta kar yağıyor lakin şehri beyaza bürümemiş.
Yani her sene kar yağışı azalıyor.
Konunun uzmanları bunun nedenini biliyor ve izah ediyorlar.
***
Şu günlerde Yozgat’ın karlar altında kalması gerekiyordu değil mi?
Artık mevsimlerimiz de şaşırmış durumda.
Şimdiye kadar odun ve kömürü almak gerekiyordu.
Bundan 2 ay önce eskiden Yozgat halkı odun ve kömür stoklamaya başlardı.
Kömürün açık olarak satıldığını çocukluğumda hayal-meyal hatırlarım.
Traktörle getirilen siyah parlak taşlar kapıların önüne büyük gürültüyle dökülürdü.
Işıl ışıl parlardı o kömürler.
Sonra kovalara doldurularak kömürlüklere taşınırdı.
***
Sonra kömürler torbalara girdi.
Her rengini görmek mümkündü.
Kimisi ithal, kimisi yerli kömürdü bunların.
Bazıları ‘yeşil torba iyi yanmıyor’ veya ‘gri torbanın külü çok çıkıyor’ gibi kendince yorum ve analiz yapardı.
Halbuki torbanın rengiyle ilgisi yoktu.
İçindeki kömürle alakalıydı bu durum.
Odunu hiç anlatmadım bile.
***
Kimisi Odun Pazarı’nda satılan traktör içindeki odunu satın alırdı.
Bu odunların az ve yetersiz olduğunu söyleyenler de olurdu.
Onlar, köyleri varsa oraya gider odununu köyden getirirdi.
Atanın, dedenin diktiği bir ağacı baltayla yere indirir odun ederdik.
Şimdi kesilenin yerine diktiklerimiz de yok.
Çünkü günümüzde odun, kömür derdi yok artık. Yazın sıcağında bu odunları ince ince kesmeyen, kışın üşürdü.
O yüzen soba kovasına girecek şekilde ince ince odun kıyan vatandaşlar görürdük.
Doğalgaz ne büyük nimet…
Basıyorsun düğmeye içeriyi fırın ediyor.
E bu kadar lüksün ve konforun külfeti de maddi manada odununkinden fazla olabiliyor.
Haydi selametle…